İtalyan basınında yer alan haberlerde, politik hicivleriyle de ün kazanan ve 1997 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen Dario Fo, akciğerlerindeki bir sorun nedeniyle iki haftadır tedavi gördüğü Milano’daki Sacco di Milano Hastanesi’nde bu sabah hayata gözlerini yumdu.   Başbakan Matteo Renzi, Fo’nun ölümünün ardından paylaştığı mesajında, “Dario Fo ile İtalya, tiyatro, kültür, sivil hayatın baş aktörlerinden birini kaybetti. Onun hicvi, sahnedeki işi, çok yönlü sanatsal etkinlikleri, İtalya’ya büyük bir miras olarak kaldı” ifadelerini kullandı.   “Türkiye’de oyunlarımın yasaklanması, ikinci kez Nobel kazanmak gibi”   Dario Fo, darbe girişiminin ardından oyunlarının Türkiye’de sahnelenmesine engel konulmasına ilişkin haberlerin ardından, “Bundan onur duyuyorum, ikinci kez Nobel kazanmak gibi” açıklamasını yapmıştı.   Ancak yaşanan tartışmaların ardından Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürlüğü Basın Danışmanı Yılmaz Serter Kırçıl, yeni sezonda aralarında Shakespeare, Çehov, Brecht ve Dario Fo dahil olmak üzere pek çok yabancı yazarın oyununun sahnelenmeyeceği bilgisinin doğru olmadığını söylemişti.
Kırçıl, açılış oyunlarının dışında DT sezonuna eski ve yeni yabancı eserlerle devam edeceklerini belirtmişti.   Toplumsal Ajitör
24 Mart 1926’da Lombardiya Bölgesi’ndeki Sangiano kasabasında dünyaya gelen Dario Fo, oyunlarının temalarını güncel sorunlara dayandırdığı için “tiyatro karikatürcüsü”, “toplumsal ajitatör” ve “radikal palyaço” olarak nitelendiriliyordu.
Aykırı solcu kimliğiyle siyaset dünyasına sert göndermelerinden ötürü Fo, “Koronun dışında kalan solun adamı, bayraksız militan” olarak da anılıyordu.
Küçük kabare ve tiyatrolar için yergili revüler yazan bir metin yazarına yardım ederek kariyerine başlayan Fo, Oyuncu Franca Rame ile evlendi.
Fo çifti, 1959'da Dario Fo - France Rame Topluluğu'nu kurdu. "Canzonissima" adlı televizyon programında sundukları komik skeçlerle kısa sürede tanınan çift, daha sonra siyasal bir ajit-prop tiyatrosu geliştirdi.
İkilinin oyunları "Commedia dell'Arte" geleneğine dayanırken, Fo'nun kendi deyimiyle "resmi olmayan solculuk"la kaynaşmış bir tarzları vardı. 1968'de ise İtalyan Komünist Partisi'yle ilintili olan “Yeni Sahne” adlı bir başka topluluk kurdu.
1970'te Halk Tiyatrosu Topluluğu ile fabrika, park, spor alanı gibi halkın toplu olarak bulunduğu yerleri dolaşmaya başlamışlardır.
Fo, oyuncu olarak ise en çok, tek başına bir yetenek gösterisi yapmaya başladığı ve günümüze kadar sürdürdüğü Mistero Buffo'daki (1969) rolüyle tanındı.
Tiyatro Yapmak Dünyanın En Güzel İşi
Fo’nun, Türkiye'de tanınmasına yol açan “Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü (1970)” adlı eseri, İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda 8 yıl sergilenmişti.
Fo'nun yazdığı önemli eserler arasında “Klaksonlar, Borazanlar ve Bırtlar (Diğer adıyla Yüzsüz)”, “Kadın Oyunları (1981)”, “Elizabeth, Neredeyse Kadın, Ödenmeyecek Ödemiyoruz (1974)” bulunuyordu.
Fo, 1981'de Sonning, 1986'da Obie, 1997'de Nobel Edebiyat, 1997'de ise İtalya Kültür ve Sanat Altın Madalyası ödüllerine layık görülmüştü.
Fo, işine olan tutkusunu, “Tiyatro yapmak, dünyanın en güzel işi” sözleriyle ifade ediyordu.
“Tanrı Bir Siyahtı”
Dario Fo, “Darwin, ama baba tarafından mı anne tarafından mı maymunuz?” adlı son eserini, 20 Eylül’de Milano’da tanıtmıştı.
Bu eserinde yaratılışçılıktan bahseden Fo, “Bir zamanlar beyaz tenli olduğumuz doğru değil. Birçok asır önce, Afrika’nın ortasında doğduk ve doğal olarak bizler siyahtık. Adem ile Havva da siyahlardı ve özellikle Tanrı da bir baba olarak öyleydi” tezini ortaya atmıştı.
 Kaynak: Cumhuriyet.com.tr