ABD’nin New York Times gazetesi, Obama yönetiminin IŞİD’le mücadelede en etkin partneri Suriyeli Kürtleri doğrudan silahlandırma üzerinde çalıştığını yazdı. Şimdiye dek YPG’nin belkemiğini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) bünyesindeki Arap milislere silah verdiğini savunan ABD’nin bu hamlesi, Türkiye’yle gergin ilişkileri daha da gerecek. Habere göre ocakta görevden ayrılmadan önce cihatçıların Suriye’deki ‘başkenti’ Rakka’ya yönelik operasyonun başlamasını isteyen Başkan Obama’nın “IŞİD’le mücadeleyi hızlandıracak her teklif incelensin” talimatı üzerine, ABD Merkez Komutanlığı’ndan onaylı plan incelemeye alındı.

Suriyeli Kürtlere hafif silah, mühimmat ve belirli operasyonlar için malzeme sağlanmasını içeren planda, tank veya uçaksavar gibi ağır silahların temini öngörülmüyor. İki yıldır SDG’nin Arap fraksiyonlarına benzer yardımlar yapan ABD’nin “Türkiye’ye saygısından” Kürtleri doğrudan silahlandırmadığı; ancak Türkiye’nin Suriye’ye girmesinin Rakka taarruzunu geciktireceğinden kaygılı ABD’li komutanların Kürtlerin öfkesini yatıştırmak ve IŞİD’le mücadeleyi sürdürmelerini sağlamak için bundan vazgeçilmesini istediği belirtiliyor. Plan yönetimin en üst kademelerinin onayına henüz sunulmadı. Erdoğan’ın “ABD’yle ortak Rakka operasyonu” teklifiyse beklemede.

‘Arkadan vurabilir’

Amerika’nın Sesi’ne konuşan PYD lideri Salih Müslim “IŞİD’le savaşıyor gibi yapmakla” suçladığı Türkiye’nin tek derdinin “IŞİD’le bağının kesilmemesi” olduğunu savundu. “Onun için Türkiye ile operasyona kimse güvenmez, kimbilir belki arkadan vurur” uyarısı yapan Müslim, bağımsız devlet istemediklerini yinelerken “Suriye’de istikrar sağlanınca kantonlar zaten kendiliğinden birleşecek” dedi.

Suçlamalar havada uçuşuyor

ABD’nin Suriye askerlerini vurmasının ardından Halep’te BM yardım konvoyuna düzenlenen saldırıyla ateşkes fiilen çökerken, bundan kimin sorumlu olduğuna dair söz düellosu dinmiyor. Bu kez Paris merkezli Tıbbi Bakım ve İnsani Yardım Örgütleri Birliği (UOSSM), Halep yakınlarında cihatçı kontrolündeki Han Tuman kasabasında bulunan kliniğinin vurulduğunu, 4 çalışanının öldüğünü duyurdu. UOSSM’den Dr Zeydun Zubi, saldırının hedef gözetilerek yapılmışa benzediği iddiasıyla hükümet ve Rusya’yı suçladı. Muhaliflerin Gözlemevi de saldırıyı Rus ve Suriye uçaklarının düzenlediğini, 9 cihatçının öldüğünü duyurdu. Halep’teki konvoyla ilgili Rus savunma ve dışişleri bakanlıklarının “Nusra’nın roket saldırısıyla komplo kurduğunu” ima etmesi üzerine ABD yine Rusya’yı suçladı.

'Rusların intikamı'

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Ben Rhodes bunun hava saldırısı olduğunda ısrar ederek “Ya Suriye rejimi ya da Rus hükümeti sorumlu olabilir” derken, ABD’li yetkililer iki Rus SU-24 uçağının vurulduğu sırada konvoyun tam üzerinde olduğunu iddia etti. Daily Telegraph gazetesine konuşan üst düzey koalisyon gücü yetkilileri, Rusya’nın Suriye askerlerinin öldürülmesinin intikamını almak için Halep’te yardımları vurduğunu ileri sürdü. Batı medyası bunun kanıtlanması durumunda Rusya’nın savaş suçu ithamıyla karşı karşıya kalabileceğinden söz ederken, Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov şu açıklamayı yaptı: “Ordumuz, hava güçlerimizin o bölgede olmadığını açıkladı. Suriye hava güçleri de orada bulunmuş olamaz. Zira konvoya saldırı hava karanlıkken gerçekleşti. Suriye hava güçleri karanlıkken uçmuyor, böyle olanakları yok.” Lavrov, saldırının insani yardımların cihatçıların kontrolündeki doğu Halep’te boşaltıldığı anda gerçekleştiğine dikkat çekti.

 

 

 

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr