2017 Yılı Bütçe Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın görüşmeleri, TBMM Genel Kurulunda başladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kürsüde konuşma yapıyor. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının satır başları:

15 Temmuz gecesi 4 partinin milletvekilleri de sabaha kadar Meclis'te bekledi. Saraya davet gelince biz gittik. Orada da söyledim. 15 Temmuz'da gece bildiri imzalayan 4 parti temsilcileri de oraya davet etmeliydi. Bunu Saray'da da söyledim.

Ne yargı bağımsızlığı kardeşim. Kimse birbirimizi kandırmasın. Bir demokrasi üzerindeki her türlü vesayetin kaldırılması gerektiğine inanıyoruz. 16 Temmuz'da gelip bir konuşma yaptım. Ne söylüyorum; madem ki milletin takdiriyle buraya geldik, madem ki milli irade çok değerlidir. Demokrasi üzerindeki vesayete makamı ve mevkisi ne olursa olsun kimseye izin verilemez dedim. Herkes anayasal sınırları çerçevesinde hareket etmeli.

Arkamda Bakanlar Kurulu var. Her bir bakanın davulu vardır ama ses çıkaracak tokmağı kimse kusura bakmasın saraydadır. Bu olmaz, bunu kabul etmeyiz. Yürütme organının iradesine kimse gölge düşüremez.

Koltuğuna sahip çıkmayan Türkiye'ye sahip çıkamaz. Bakanların ve sayın Cumhurbaşkanının kendi yetki alanları içinde görev yapmaları lazım.

Hele hele bir ülkede bakanlar konu mankeni konumuna düşürülüyorsa orada bir sorun var demektir. Demokrasiyi güçlendirmek için ne gerekiyorsa ona destek vereceğiz dedik. Bugün de aynı şeyi söylüyoruz. Halktan daha büyük güç yoktur, ona inanıyoruz, ona güveniyoruz.

OHAL'le ilgili yasaya biz hatır dedik ve çıktı. Hukukun üstünlüğü dediğimiz bir kavram var. Üstünlerin hukuku değil!

Hukukun içinde birisi suç işlerse adalete teslim edeceksiniz. Bir işkenceler yapıldı! Türkiye'nin dünyaya rezil edilmesine kimin hakkı var! Bu fotoğrafları Anadolu Ajansı servis etti. Bir hükümet işkenceyi savunursa, orada Türkiye'nin saygınlığına derin bir gölge düşürür. Bu ülkenin saygınlığına en derin gölge düşüren hükümettir arkamdaki hükümet.

Hali Çevik, BM'ye bir dilekçe veriyor. Orada 13 maddelik bir sözleşme var. Bizde darbe girişimi oldu, biz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 13 maddesine çekince koyuyoruz dedik.

Bir madde diyor ki: Tutulanlara insani ölçüde davranmak. Hükümet diyor ki ben tutulanlara insanca muamele yapmayacağım. Bir hükümet nasıl oluyor da tutulanlara işkence yapacağım diyor! Bu benim ağırıma gidiyor!

14. maddeye adil yargılama maddelerine de çekince koyuyoruz. Uygulamalar da bu çerçevede yürüdü gitti. Hükümet dedi ki 'Terör örgütü öyle bir örgüttü ki bizi bile kandırdılar. Vallahi de billahi de haberimiz yoktu' diyebilirler. Bunların tamamından haberleri vardı.

Devletin istihbarat örgütleri, ordu güçleri diyor ki 'Ey siyasiler bu örgüt böyledir'. Sonra ne oluyor peki, Orada cemaatin himmet parası topladığı da ifade ediliyor. VE hükümetin önlem alması için karar alınıyor. Olay 2007 yılında medyaya yansıyor. Dönemin hükümeti diyor ki o karar bizim için yok hükmündedir. Devletin istihbarat örgütüne güvenmiyorsun, FETÖ üyesine güveniyorsun. Sonra da diyorsun ki 'Beni kandırdı!' Sorumlusu kimdir diye soruyoruz. Bu olayın sorumlusu kim? ank Asya'ya para yatıran mı bu işin sorumlusu! Yoksa onlara bütün bu fırsatları, devletin uyarılarına rağmen, Türkiye'yi adım adım darbeye hazırlayan kim? Siyaset kurumu derken 2 temel örnek vermek isterim.

MEHMET DİŞLİ

Birincisi Mehmet Dişli! Akıncılar Üssü'nde darbeyi yönetir. Mehmet Dişli'yi Genelkurmay'ın karargahına getirirler, kıta hizmetini tamamlamadan. Zaman gelir 2015. Dişli terfi eder Tüm General olur. Yine kıta hizmeti lazım ama ona da bir formül bulunur. Ve Mehmet Dişli kıtaya gitmeden yine Genelkurmay karargahında kaldır. FETÖ'nün asıl sorumlusu Mehmet Dişli'yi orada tutan mı yoksa Bank Asya'ya para yatıranlar mı? Çocuğunu cemaatin yurduna gönderenler mi suçlu, yoksa YAŞ'ta FETÖ'cülerin ihracını engelleyenler mi suçlu! Hükümeti uyardık! Hiç birisine uymadı! Hiç birisini dikkate almadı! Sorumlu bu arkada gördüğünüz hükümettir ve daha önceki hükümetlerdir.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr