Bina dışına yapılan mozaik, Kadıköy, Fener Kalamış Caddesi No/55 kentsel dönüşüm çalışmasında bina ile birlikte yıkıldı.

Günümüzde kentsel dönüşüm kapsamında yapılan çalışmalar, birçok alanda eleştirilere konu olurken gözden kaçan önemli bir nokta; İstanbul’un bazı bölgelerinde 1970 ve 1980 yılları arasında yapılan konutların cephelerinde zaman zaman karşılaştığımız seramik ve mozaik sanat panolarının korunması konusunda gerekli çalışmaların yapılmamış olmasıdır. Birinci ve ikinci Ulusal Mimarlık Akımları’yla gelişerek günümüze kadar uzanan mimarlık serüvenimizde; 1950’li yıllardan itibaren çağdaş seramik ve mozaik sanatı örneklerinin kamusal alanlarda mimariyle birlikte kullanılmaya başlandığını görmekteyiz.

En seçkin örnekleri Füreyya Koral, Sadi Diren, Jale Yılmabaşar, Beril Anılanmert, Bedri Rahmi Eyüboğlu, İlgi Adalan, Erdinç Bakla, Kenan Kızıl gibi sanatçılar tarafından gerçekleştirilen bu çalışmalar, yapının kendisine olduğu kadar kentsel peyzaja da simgesel anlamlar yüklemektedir. İstanbul’da kentsel dönüşüm uygulamalarıyla birlikte başlayan yıkarak yeniden yapım faaliyetleri sonucunda, bina cephelerinde bulunan bu sanat panoları korumasız bir durumda kalmıştır. Halen sürmekte olan saha çalışmasıyla, elli adet yapıda bu eserler saptanmış ve bunlardan dört tanesi ne yazık ki üzerinde bulundukları yapılarla birlikte yıkılarak yok olmuştur. Yeni uygulamalarda konut metrekareleri hızla küçülürken birbirinin aynı Fransız balkonlu apartman örnekleri hızla çoğalmaktadır.

Oldukça pahalı ve lüks inşa edilen bu konutlar, çevreyi yeniden biçimlendirirken kent bir döneme ait sanat eserlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Oysa bir kentin sanatla buluşması, o kentin uygarlıkla olan ilişkisinin en önemli göstergesidir. İnsanları estetikle buluşturan ve bugün tehdit altında bulunan bu yapıtlar; sanatçıların özgün üsluplarını yansıtmaları ve ülkemizde çağdaş seramik, mozaik sanatının gelişimine ait örnek olmaları nedeniyle, korunması gerekli birer kültür varlığı olarak değerlendirilmelidir. Bu eserlerin kaybolmasını önlemek için ilk yapılması gereken, envanterlerinin üniversiteler ve yerel yönetimlerle birlikte hızla hazırlanmasıdır. Ayrıca kentin yıllar içinde biriktirdiği kültürel değerlerinin gerçek sahibi olan yerel yönetimler; bu yapılarda yapılacak uygulamalarda, ruhsat hazırlama aşamasında eserlerin korunmasına yönelik tüm önlemleri almalıdır. Yerel yönetimlerin bu konuda göstereceği duyarlılık; Cumhuriyet Devrimleri dinamizmiyle birlikte geleneksel seramik sanatının çağdaş seramik sanatına evrildiği süreç içerisinde ortaya çıkan bu özgün eserlerin kaybolmamasını sağlarken, kentlilerin en yakın yaşam alanlarında sanatla olan ilişkisinin güçlenmesini olanaklı kılacaktır.

(*) Yrd. Doç. Dr., Beykent Üniv. End. Tas. Ürünleri Böl.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr