Erol Obdan, Beşiktaş eski yöneticisi, Apec Hafif Çelik’in yönetim kurulu üyesi, yıllarını telekomünikasyon, uluslararası deniz taşımacılığı, gayrimenkul geliştirmeyle geçirdi. Şimdiyse o bir çiftçi. Hem de öyle böyle değil, bildiğiniz çiftçi. Onunla ilgili bir sürü vasıflar saydıktan sonra, ilk akla gelen kendisinin varlıklı biri olduğu ve istediği evde istediği şekilde yaşayabileceği kanısı. Açıkçası, benim de öyleydi. Ta ki kendisinin sadece iş dünyasını değil iç dünyasını da sadeleştirdiğini görene kadar. Size tanıtacağım bu özel evde, kendisinin imkânları neydi bilinmez ama harcadığı para ve malzemeler çok şaşırtıcı.

Bu ev, hurdalıktan alınan 4 tane gemi konteynırından yapıldı. Hiç beton kullanılmadı. Hiç! Sadece çelik ve ahşapla imal edildi. 4 ay bir inşaat konteynırında yaşayarak, evdeki musluklardan duş perdesine her şeyi kendisi yaparak bu evi hayata geçirdi. Şimdiyse, kendi deyimiyle “Ben, keyfim, 6 at, 7 köpek, 15 kedi, tavuklar, yolu oradan geçen tüm hayvanlar ve milyonlarca metrekare gökyüzü birlikte yaşıyoruz.” Tüm sebze ve meyvelerini kendisi yetiştiren Obdan, kendi buğdayıyla taş değirmende öğütülmüş unuyla ekmeğini de kendisi yapıyor.

250 dönümlük arazi

Ev, Karamürsel’in bir köyünde, Yalakdere’nin yakınında. Arazinin bir kısmı Obdan’a annesinden kalmış. Ancak kendisi 2003’ten başlayarak metrekaresi 3TL’den (evet, yanlış okumadınız 3 TL!) arazisini 250 dönüme çıkartmış. Evin muslukları 2 TL’lik kırmızı vanalardan. Duş perdesi yaklaşık 250 kilo ağırlığında zincirlerden oluşuyor. Bu zincirleri yine hurdadan alan Obdan, kendisi kaynak yaparak bir demire monte etmiş. Evdeki bar, herkesin en çok sorduğu ve en beğendiği ünite. Bu barı bile üç haftada kendi başına tasarlayıp üretmiş.

Masif kapı

Evdeki en pahalı şeyin evin masif kapısı olduğunu söyleyen Erol Bey, bu kapı için 4 bin liralık malzeme alıp, çok iyi ve ünlü bir ustaya da 3 bin lira ödemiş.

Şimdi onun hayatı her şehirlinin hayal ettiği gibi. Yetiştirdiği sebze ve meyveleri kullanıyor, şehirdeki arkadaşlarını özleyecek zamanı kalmıyor çünkü herkes ona geliyor. Hatta gelenler dönmek istemiyor. Uydu bağlantısı ve interneti sayesinde kendi deyişiyle zaten istediği zaman kötü haberleri alabiliyor.

Sadeleşmek, elbette maddi güç gerektiriyor. Ancak istediğimiz hayatı kurmak, hatta istediğimiz eve sahip olmak biraz da emek ve yetenek istiyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr