Manisa’nın Soma ilçesinde Eynez Maden Ocağı’nda 13 Mayıs 2014’te resmi rakamlara göre 301 işçinin yaşamını yitirdiği facianın ardından, geçen 2 yıl içinde yaşananları açıklamaya çalışan sendikalar, meslek odaları, hukukçular onlarca rapor hazırladı. Ancak yitirilen canların yanında bölgedeki sosyal facia görmezden gelindi. Soma Davası’na müdahil avukatların istemiyle Türk Sosyal Bilimler Derneği (TSBD) üyesi akademisyenler, facianın sosyal bilançosunu açıkladı. Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir'in sunduğu raporda, Soma’nın “toplumsal bir felaket” olduğunun altı çizilirken, yaşananların ardından ortaya çıkan sosyal tablo “Soma faciasının ardındaki gerçek, toplumsal güç ilişkilerine feda edilmemelidir” ifadeleriyle özetlendi.

TSBD adına “İki yılın ardından Soma Maden Faciası” raporunu, hazırlayan akademisyenler arasında Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, Öğr. Gör. Gökhan Bulut, Arş. Gör. Çağrı Kaderoğlu Bulut, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Murat Özdemir, ODTÜ’den Doç. Dr. Galip Yalman, Arş. Gör. Coşku Çelik, Gaziantep Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Nevra Akdemir, Namık Kemal Üniversitesi’nden Arş. Gör. Dr. Denizcan Kutlu yer aldı.

 

 

Soma’daki 5 problemli alan

TSBD, Soma ile ilgili hazırlanan araştırmalar, hukuki sürecin incelenmesi ve bölgede yapılan görüşmelerin ardından hazırladığı raporda, geçen 2 yılda işletilen süreçlerdeki 5 problemli alanı ortaya koydu. Rapora göre, üretimde aşırı kâr hırsı, özelleştirme ve taşeronlaşma politikaları ile dayıbaşı sistemi, yetersiz işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri, yasa ihlalleri ve denetim eksiklikleri maden faciasının başlıca nedenleri olarak sıralandı. İkinci olarak Soma faciasının teknik bir “iş kazası” olarak görmenin yanlış olacağı, faciayı Türkiye kapitalizminin ve parçası olduğu küresel ekoniminin dışında görmemek gerektiği belirtildi.

Üçüncü olarak, facianın hukuki açıdan ele alınış biçiminde, faciaya neden olan etkilerinin birbirinden ayrı olarak ele aldığı için sorunlu hale geldiği görüşü paylaşıldı. Dördüncü olarak, facianın “biricik” bir olay gibi ele alınmasının hata olacağı ve benzerlerini yaratabilecek genel politika ve eğilimlerin görüldüğü kaydedildi. Son olarak ise, olaydaki işçi hatasına odaklanıldığına, fakat Soma maden faciasında işverenin üretim maliyetlerini düşürme ve verimi arttırma çabasının göz ardı edildiği vurgulandı.

Soma katliamı nasıl yaratıldı?

1- 2000’li yıllarda ivme kazanan özelleştirme ve piyasalaştırma süreçleri,

2- Madenlerdeki ölümcül düzeyde güvencesiz çalışma koşullarına razı olacak kadar yoksullaşma,

3- Faciayı ortaya çıkaran iş örgütlenmesi ve üretim süreci, iktisadi, siyasi ve ideolojik boyutların etkisiyle oluşan bir emek rejimi,

4- Madendeki üretim zorlaması, kar hırsı ve rekabet kadar siyasi ihtiyaç ve ilişkiler,

5- TKİ, şirket ve dayıbaşılıktan oluşan bir üçlü oluşum. Kâr odaklı, aşırı kapasite kullanımlarına dayalı, ucuz kömür üretimini hedefleyen, yüksek risk taşıyan, kuralsız, mühendislik bilim ve tekniğinden azade, ilkel iş aracılığı ve üretim yöntemleri ile gerçekleştirilen üretim ortamı, 6- Şirket yönetimi, hükümet ile yandaşlık, sendikayla ise hükmetme ilişkisi içinde yerel emek piyasası ve iş ilişkilerin belirlenmesi.

‘Dayıbaşılık için hukuki kılıf: Kiralık işçilik’

Mülkiyeliler Birliği’nde açıklanan raporun basın toplantısında, Meclis’te yasalaşan ve “kiralık işçilik” olarak adlandırılan hükümet uygulamasını eleştiren Arş. Gör. Çağrı Kaderoğlu Bulut, “Bu sistem yeni Somalar yaratır. Dayıbaşılık sitemi bir nevi onun fiili uygulaması olarak hayata geçmişti. Şimdi ona hukuki bir kılıf bulundu. Biz bu raporda dayıbaşılık sistemini ve onun yarattığı faciayı anlatırken, en azından bunun hukuksuzluğuna, yasa dışılığına ve bunun mafyatik ilişkilerle ortaya konma biçimine vurgu yaptık. Yeni Somalar ortaya çıktığında böyle bir şansımız olmayacak. Çünkü bu sistem artık yasal” dedi.

 

45 bin madenci Soma’da ölenler kadar güvende

CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, Soma’da yaşananların 2. yılı dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Soma’da 2 yıl önce madene giren ve bir daha çıkamayan 301 işçi ne kadar güvende ise bugün Türkiye'de 45 bin maden işçisi o kadar güvendedir” dedi.

Soma’da yaşananların unutturulmak istediğini vurgulayan Özel, facianın bir milat olabileceğini ancak üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen verilen sözlerin unutulduğunu, Soma davasının uzatıldıkça uzatıldığını, asıl sorumluların halen yargılanmadığını belirtti.

301 madencinin göz göre göre ölüme yollandığına dikkat çeken Özel, “Tüm bu yaşananların ise iki nedeni var; işçiyi karşısına, sermayeyi yanına alan, yani daha fazla kömür, daha fazla kar diyen bu sistem 301 madencimize mezar dolu. Soma’da siyaset, sermaye ve sendika üçgeninin oluşturduğu kara delik 301 madencimizi yuttu. Bu anlayış ise bugün aynen devam ediyor. Ne işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili kalıcı tedbirler alındı ne de ülkedeki tüm madenler gerçek manada denetlendi. Bunlar olmadığı sürece, yeni ve kalıcı çözümler üretmedikçe, ne yazık ki bu ülkede her an yeni maden faciaları yaşanabilir” dedi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr