Başından sonuna dek, Louisiana’da namlı, zengin bir avukat olan babasını (Jim Belushi) bıçaklayarak öldürmekten tutuklanmış, 17 yaşındaki bir gencin yargılandığı duruşmaya odaklanan ve “Yüce Adalet” adıyla gösterime giren “The Whole Truth”, seyirciyi yer yer meraka gark eden (daha doğrusu ortaboy bir merak girdabına çeken) dakikaların ardından doğrusu yeterince ikna edici olamayan, beklenmedik, sürprizli bir finale bağlanan, ABD yapımı, beylik bir mahkeme filmi.

Polis raporlarını, tanık ifadelerini, kadın hostesin ve komşunun açıklamalarını izledikçe, özel uçakla çıktığı iş gezilerine hayat kadınlarını da alan, hep aşağılayıp hor davrandığı karısı Loretta’ya (Rene Zellweger) şiddet uygulayan, seks düşkünü, zalim, zorba bir koca ve aşırı otoriter, baskıcı bir baba olduğu izlenimini veren film maktulü daha baştan hikâyenin kötü adamı olarak belirliyor, hatta ölümü hak ettiğini bile düşündürüyor.

Sorunlu senaryo...

Birinci dereceden cinayetle suçlanan ama onu savunmayı üstlenen avukatı Ramsey’e (Keanu Reeves) tek laf dahi etmeyen, suskun oğul sonunda ağzını açıp yıllardır azgın babasının cinsel istismarına uğradığı ‘mahrem’ sırrını ifşa edince jürinin kanaati ve filmin gidişi değişiyor. Tabii ki oğlunu kurtarmak isteyen ama tutarsız, kuşkulu davranışları göze batan, mutsuz anneyle aile dostu avukat Ramsey’in gizli ilişkisinin açık edildiği, şaşırtmacalı finalde gerçek katilin kim olduğunu öğreniyor ve kötü kocanın zaten ölümü hakettiği hissiyatıyla ayrılıyoruz 1.5 saatlik filmden. Avukatın katil çıktığı ve büyük adli hatanın örtbas edildiği bir finalle sonuçlanan, sorunlu senaryosu bir yana, standart düzeyi tutturan, yalın kat, düz bir anlatıma ve görselliğe sahip filmi parlak oyuncu kadrosu da kurtaramıyor sonuçta. Yine böylesi safha safha gelişen, merak ve gerilim öğesine dayanan mahkeme filmlerinden hoşlananların (ve Keanu Reeves hayranlarıyla geçirdiği plastik operasyonlardan pek umduğunu bulamamış Rene Zellweger tutkunlarının da) belki ilgi duyabileceği, yönetmenliğini Courtney Hunt’ın üstlendiği “Yüce Adalet”, bu türün Billy Wilder imzalı klasiklerinden, Marlene Dietrich, Tyrone Power, Charles Laughton’un oynadığı o unutulmaz “Witness for the Prosecution- Beklenmeyen Şahit” (1957) başyapıtını anımsattı bize.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr