Cleveland Clinic Abu Dhabi Akademik Yöneticisi ve Kalp- Damar Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Tuzcu, geçen günlerde “İyi ve Sağlıklı Yaşam: Temel İlkeler, Pratik Öneriler” konulu konferansa katılmak için bir günlüğüne İstanbul’a geldi. Toplantı öncesi Prof. Tuzcu ile kalp ve damar hastalıklarından korunmanın yollarını konuştuk.

Yüzde 90’ı önlenebilir

Tuzcu, kalp- damar hastalıklarının ülkemizde ve dünyada giderek arttığını, risk faktörlerinin başında ise sigara, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kan yağlarındaki anormallikler, kötü kolesterol denilen LDL’nin yüksek, iyi kolesterol denilen HDL’nin düşük olması, metabolik sendrom, hareketsizlik gibi faktörlerin geldiğini söyledi. “Bu hastalıkların yüzde 90’ı önlenebilir” diyen Tuzcu, yalnızca kişisel alınacak önlemler ile kalp ve damar sağlığı korunmasının da zor olduğunu anlattı.

Öğle arası yoga

Kalp krizinin önlenmesinde farkındalılığın tek başına yeterli olmadığını, “yalnızca sağlıklı beslenin” demekle sorunun çözülemediğini vurgulayan Tuzcu, işverenler, çalışanlar ve yerel yönetimlere de büyük görevler düştüğünü söyledi. Tuzcu, “Yalnızca ‘sağlıklı beslenin, hareket edin’ demekle olmuyor. Farkındalılık sorunu çözseydi şimdiye kadar çoktan kronik hastalıklar sorunu çözülürdü” diye konuştu. 50 bine yakın çalışanın bulunduğu Cleveland Clinic’in sağlık kuruluşlarında 5 yıldır özel bir program uyguladıklarını anımsatan Tuzcu, çalışanların hiçbirinin sigara içmediğini, tansiyon, kolesterol, şeker gibi hastalıklarını kontrol altında tutmak için çeşitli programlara katıldıklarını, öğlen aralarında yoga gibi egzersiz programlara katıldıklarını, işverenin ve çalışanların ortak hareket ettiklerini, oldukça da iyi sonuçlar aldıklarını anlattı.

Menapoz riski artırıyor

Menapoz sonrası kadınlarda kalp krizi görülme riskinin arttığını anlatan Tuzcu, özetle şunları kaydetti: “Kadınların, bazen kalp krizi nedeniyle acil servislere başvurduğunda tedaviye başlanma oranı, erkeklere göre daha uzun olabiliyor. Yakın zamana kadar kalp krizi belirtilerinin her zaman erkeğinki gibi olabileceğini düşünüyorduk. Daha çok ağrı, baskı hissi, sıkışma hissi, nefes darlığı gibi ortaya çıkan belirtilerin yanında, hiç ağrı olmadan derin bir yorgunluk hissi, bir bulantı, kusma, baygınlık, baygınlığa yakın bir durum, kendini kötü hissetme, ölecekmiş gibi hissetme, panik atağa benzeyen derin bir ümitsizlik olabiliyor. Bu belirtilere eskisine göre çok daha hassasız.”

Çalışanlara adım ölçer

Cleveland Clinic Türkiye Bölge Direktörü Dr. Aylin Özdemir Lorenz ise sağlık sigorta primlerini düşürmek için Cleveland Clinic’te çalışanlara adım ölçerlerin verildiğini ve böylelikle egzersiz yapmaya teşvik edildiğini söyledi. Lorenz, bunun yanı sıra sağlıklı beslenmenin bir alışkanlık haline gelmesi için kampüslerinde asla şekerli içeceklerin de satılmadığını ifade ederek “Bu programın uygulandığı dünya çapında bilinir pek çok firmanın sağlık giderlerinde gözle görülür tasarruflar sağlamıştır. Türkiye de şirketlerin genelinde uygulanması önerilen bu sistem sayesinde, çalışanlar sağlıklı ve bu konuda bilinçli bir yaşam sürerek yaşam kalitelerini artırabilecek” dedi.

Tereyağ yemeli mi?

“Tereyağ yenmeli mi yenmemeli mi?” tartışmaları ile ilgili Prof. Murat Tuzcu, “Bundan 20 yıl önce söylenen ‘tereyağ kötü, her şeyin başı’ demenin yanlışları olduğunu gördük. Bu demek değil ki tereyağ çok iyi. Ama tereyağ ve benzeri ürünlerin damar sertliğinin baş nedeni olduğu düşünüldüğünden, ‘bunlara tamamıyla bırakın’ denildiğinde onun yerine işlenmiş ve unlu, şekerli gıdalar aldı. Genel olarak baktığımızda, yağ olarak zeytinyağının daha iyi olduğunu gösteren araştırmalar var. Tereyağı ile zeytinyağı karşılaştırılan araştırma sayısı çok değil. Bana sorarsanız ‘kimseye tereyağı yemeyin demiyorum’ ama genel beslenmenizin zeytinyağı temelli olmasını söylüyorum. Yararlı beslenme tarzı bitki merkezli beslenme olduğunu gösteriyor, dengeli beslenme önemli” dedi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr