Ege'de Son Söz'den Yeşim Yavuzer'in haberine göre, ‘Batı sessiz kalıyor’, ‘duygusal kopuş yaşanıyor’ sözlerine karşılık geldiklerini belirten göçmenler, barışın sesini Diyarbakır’dan yükselterek savaştan ve ölümden değil, barıştan ve yaşamdan yana olduklarını vurguladı.

Çözüm yerinin parlamento olduğunu hatırlatan göçmenler, Türkçe, Kürtçe, Arnavutça ve Makedonca ‘Yaşasın Halkların Kardeşliği’ dedi.

Göçmenleri CHP Diyarbakır İl Başkan Yardımcısı Mehmet Şerif Doğru, Diyarbakır Sur İlçe Başkanı Mehmet Bayın, CHP il parti yöneticileri ile il kadın kolları karşıladı.

Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği bölgelerden göç eden ve ihtiyacı olan Diyarbakırlı vatandaşlara yardım götüren göçmenler, Diyarbakırlı vatandaşlar ve esnafla görüştü.

İhtiyacı olan vatandaşlara içinde kuru gıda, süt ve çocuk maması gibi temel yiyecek ihtiyaçlarının bulunduğu bin koli ile çocuklara ayakkabısı yardımı Diyarbakır'a ulaştı. Yardımların bir kısmı vatandaşlara dağıtılırken, geri kalanı ise ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere sivil toplum kuruluşlarına gönderildi.

Basın açıklamasıyla seslenen göçmenler, aynı acılara Balkanlarda maruz kaldıklarını belirtti. Grup adına basın açıklamasını İzmir Bakırçay Havzası Balkan ve Rumeli Göçmenleri Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Gürol Türkmentepe okudu.

HALK KARAMSARLIĞA, UMUTSUZLUĞA VE SESSİZLİĞE GÖMÜLÜYOR

Ülkenin ve katliamların dayatıldığı karanlık bir ülkeye dönüştürüldüğünü belirten Türkmentepe, halkın karamsarlığa, umutsuzluğa ve sessizliğe gömülmek istendiğini ifade ederek, “7 Haziran’dan sonra başlayan bombalı saldırılar, sokağa çıkma yasakları ve çatışmalarla ülkemiz savaş alanına çevrilmiştir. Bir yandan birileri kaosu tırmandırırken dökülen kanlardan beslenmekte, diğer yandan halk karamsarlığa, umutsuzluğa ve sessizliğe gömülmek istenmektedir. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın verilerine göre, Ağustos 2015 ile Şubat 2016 tarihleri arasında sadece resmi sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş zaman dilimleri içerisinde ve ilgili bölgelerde 42'si çocuk, 31'i kadın, 30'u 60 yaşının üstü olan en az 224 sivil insanımız hayatını kaybederken, 7 Haziran'dan bugüne 330'dan fazla askerimiz ve polisimiz şehit oldu. Ülkemiz, vatandaşlarının can güvenliğinin kalmadığı, hukuksuzluğun ve katliamların dayatıldığı karanlık bir ülkeye dönüştürüldü” şeklinde konuştu.

YİTEN HER CAN, SÖNEN HER OCAK BİZİM!

Halkın yaşanılan acıların yasını tutamamasının öfkeyi büyüttüğünü söyleyen Türkmentepe, “Suruç'ta, Ankara'da, Cizre'de, Sur'da, Sultan Ahmet'te, Reyhanlı'da, Nusaybin'de yiten her can bizim, sönen her ocak bizi. Birileri savaş gerekçesi üretirken, canlı bombalar kol gezdi aramızda, intihar saldırılarında paramparça oldu arkadaşlarımız... Her şey o kadar art arda oluyor ki yaşadığımız acıların yasını bile tutamıyoruz. Yasını bile tutamamak öfkeyi büyütüyor, ruhlarımızda tahribata neden oluyor” ifadelerini kullandı.

GÖÇMENLER OLARAK AYNI ACILARA MARUZ KALDIK...

Göçmenler olarak Balkanlarda aynı acılara maruz kaldıklarını belirten Türkmentepe şu şekilde konuştu: “Bizler bu acıları, bu kayıpları yıllar önce Balkanlarda, Bosna’da, Bulgaristan’da, Çameriya’da yaşadık. Hem de en ağır şekilde yaşadık. Bu acılara maruz kalmanın, sesinizin duyulmamasının, siviller olarak çaresiz olmanın ne demek olduğunu en iyi bilenlerden, burada yaşayan sivil halkı en iyi anlayanlardanız. Bizler savunmasız çocuklarımızı, dedelerimizi, ninelerimizi, evimizi bir hiç uğruna yürütülen savaşta kaybettik. Aynı şeyin yaşanmasına izin vermemek, bu cennet vatanda birlik içinde yaşayabilmek için yanınızdayız.”

‘BATI SESSİZ KALIYOR’ SÖZLERİNE KARŞILIK GELDİK

‘Batı sessiz kalıyor’ sözlerine karşılık geldiklerini vurgulayan Türkmentepe, barışın sesini Diyarbakır’dan tekrar yükseltmek için geldiklerini belirterek, “Biz Türkiye’nin en Batısından, kardeşliğin ve hoşgörünün hakim olduğu İzmir’den geldik. Diyarbakır’daki ve bu bölgedeki kardeşlerimize yalnız olmadıklarını hissettirmek, omuz vermek istedik. ‘Batı sessiz kalıyor’, ‘duygusal kopuş yaşanıyor’ sözlerinin asılsız olduğunu, yaşadığınız her acıyı kalbimizde hissettiğimizi bir kez de buradan söylemeye, barışın sesini buradan tekrar yükseltmeye geldik. Geldik ve burada 'yaşam hakkı' için mücadele veren hukukçunun, sağlıkçının, gazetecinin ve burada yaşayan halkın yanında olduğumuzu ifade etmek istedik” dedi.

İZMİR’DE HAYATIMIZA DEVAM EDEMİYORUZ!

Savaştan ve ölümden değil, barıştan ve yaşamdan yana olduklarını vurgulayan Türkmentepe çözüm yerinin parlamento olduğunu hatırlatarak “11 çocuk anası Taybet ananın cansız bedeni 1 hafta sokakta kalırken, 3 aylık Miray bebek kundağında yaşamını yitirirken, 10 yaşındaki kızı Cemile'yi cansız bedeni bozulmasın diye buzdolabında saklarken annesi, Türkiye'nin dört bir yanına düşerken şehit ateşleri, geride yetim kalan çocuklar son kez bakarken babalarının bayrağa sarılı tabutlarına ve her seferinde maalesef 'vatan sağ olsun' ifadelerini duyarken biz, İzmir'de hayatımıza devam edemiyoruz. Biz, savaştan ve ölümden değil, barıştan ve yaşamdan yanayız. Asker ölmesin, polis ölmesin, çocuk ölmesin, kadın, erkek, genç, yaşlı ölmesin. Biliyoruz farkımız yok hiçbirimizin, aynı topraklar üzerinde kardeşçe yaşamamız da mümkün, biliyoruz. Son olarak şunu haykırıyoruz; Bu işin çözüm yeri parlamentodur! Bir an önce bu savaş ortamının son bulmasını istiyoruz” diye sözlerini tamamladı.

10 YAŞINDA BİR ÇOCUK OLARAK GÖRDÜM KATLİAMLARI...

İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu Başkanı Vahap Savaşhan, “Balkanlardan gelen insanlar olarak, yaşadığınız zulmü görmüş birileri olarak geldik. Ben 10 yaşında bir çocuk olarak gördüm katliamları... Burada yaşananları tasvip etmiyoruz. Burada kardeş olduğumuzu dile getirmek için geldik ve İzmir’deki hayır sevenlerden topladığımız yardımları getirdik. Bir nebze olsun yardım edelim istedik. Analarımız sıkıntıda... Bizler İzmir’de rahat uyuyamıyoruz, insanlarımızı kaybettikçe canımız yanıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor ama bizlerin de canı yanıyor. Bu kardeşliği göstermek için Balkan göçmenleri olarak geldik. Teşekkür ederiz” dedi.

İNSAN KANI ÜZERİNDEN SİYASET YAPMANIN ANLAMI YOKTUR!

CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın ise Balkan göçmenlerinin Diyarbakır’a gelerek barışa ses yükseltmelerinin çok önemli olduğunu belirterek, “Gerçekten Balkan göçmenlerinin böyle bir günde Diyarbakır’da olmaları çok anlamlıdır. Halkların kardeşliği için çok önemlidir. Ülkenin bütünlüğü içinde çözemeyeceğimiz hiçbir şey yok. Burada katliamlar oluyor, kardeş kanı dökülüyor. Bunu sebebi yoktur, bunun sonu barıştır. Kürt sorunu ülkemizin en önemli sorunudur, bu sorunu tarafların mecliste çözeceğine inanıyoruz. İnsan kanı üzerinden siyaset yapmanın anlamı yoktur” şeklinde konuştu.

DİYARBAKIR’A GİDEN DERNEK VE FEDERASYONLAR

Diyarbakır’a giden dernek ve federasyonlar: Ege Balkan ve Rumeli Dernekleri Federasyonu, İzmir Balkan Dernekleri Federasyonu, Ege Makedonya Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği ile İzmir Bakırçay Havzası Balkan ve Rumeli Göçmenleri Kültürünü Yaşatma ve Dayanışma Derneği…

Grup, yıllar önce Bulgaristan’dan göç ederek Diyarbakır’a yerleşen göçmen köylerini de ziyaret edecek.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr