Beyoğlu Levanten kültürünün yaşayan simgelerinden, sinema eleştirmeni, tarihçi ve ‘vampir uzmanı’ yazar, araştırmacı Giovanni (Gio) Scognamillo, dün İstanbul’da hayata gözlerini yumdu. Scognamillo yarın saat 13.00’de İstanbul Feriköy Katolik Kilisesi’nde yapılacak törenle birlikte, aynı bölgede yer alan mezarlığa defnedilecek. İtalyan Hükümeti’nin şahsına verdiği Şövalye unvanına da sahip olan 24 Nisan 1929 doğumlu aydın, hayatı boyu kültür - sanatın içinde bir isim olarak, 60’a yakın kitaba imzasını attı. Kalabalık bir ailenin içinde, Asmalımescit’teki eski bir binada yaşamış olan Scognamillo, Rum bir anne ile İtalyan asıllı bir babanın tek çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası, eski adıyla El-Hamra sineması müdürü iken, eniştesi de Kadıköy’deki Süreyya Sineması’nın müdürüydü. Yazarın büyükbabası Napolili Gennaro, İtalyan Elçiliği’nde aşçıbaşı, büyükannesi ise yine Napoli’den önce İzmir, sonra İstanbul’a göç etmiş bir ebe idi.


Dört yaş filmi

İstanbul doğumlu Scognamillo, henüz dört yaşındayken ilk sinema filmini, babasının sinemasında seyredemeden, saniyeler içinde korkup salonu terk etti. Herbert George Wells’in “Dr. Moreau’nun Adası romanından uyarlanan filmde, yarı insan yarı hayvan canavarların doktoru parçalama sahnesine verdiği tepki, duyduğu ilk ve son korkuydu. Yazar öğrenimini İtalyan okullarında tamamladı ve İtalyan Lisesi edebiyat bölümünden mezun oldu. İlk işi, kitabevi yöneticiliğiydi. Ama bir süre bankacılık da yaptı. Babası İstanbul Beyoğlu Elhamra Sineması müdürü olan, 13’ünde Edgar Allan Poe okuyan Scognamillo, 1960’lı yılların ikinci yarısında Türkiye’de çekilen İtalyan, İspanyol ve Fransız filmlerinin yapım görevlisi ve yönetmen yardımcısı olarak çalıştı. 1974’te ilk kitabına başlayan ve 2000’de İKSV 19’ncu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde “Sinema Onur Ödülü”nü alan yazar yabancı basında, İtalyan “Successo” dergisinde 1948’de başlayan yazılarını, Türk basınına taşıyarak günümüze değin devam ettirdi.

1979’da Erler Film’de Dış İlişkiler Müdürü olarak görev alan Scognamillo, Ulusal Video kurulduğunda Program Müdürü olarak çalıştı. Buradan 1988’de emekli oldu. Bundan sonra sinema yazarlığını seçti. 1960’lardan sonra kimi filmlerde küçük roller aldı. Çeşitli festivallerde onurlandırılan Scognamillo, “Bir Levantenin Beyoğlu Anıları” ile, 1973- 82 arası 21 baskı yaparak 100 bin satışa ulaşan “Dünyamızın Gizli Sahipleri” ve aynı dönemde 17 baskıya erişen “Uzaydan Geldiler”in yanı sıra, “Fantastik Türk Sineması” ile “Beyoğlu Kâbusları”, “Bay Sinema Türker İnanoğlu” ve “Türk Sinemasında Şener Şen” ile “Türk Sinema Tarihi” gibi ‘kült’ kitaplara imzasını attı. Scognamillo ayrıca, takma isimle bir de astroloji kitabı yazmıştı. “Johan Marqus”un yazdığı kitap “Aşk ve Evlilik Falı” idi. Aynı zamanda ressam olan ve “Nostromo” isimli bir bilimkurgu dergisi de çıkaran Scognamillo, “Vampirler” temalı son sergisini, iki yıl önce açtı. Vampirleri “kişiliği olan canavarlar” olarak gören yazar, bir söyleşide “vampirizmin kurallara karşı gelen bir davranış olduğunu” açıklamıştı. “Türk Sinema Tarihi”, “Dracula mito perenne/ Dracula Sonsuz Mitos”, “Fantastik Türk Sineması”, “Beyoğlu Kâbusları ve Diğer Öyküler”, “Ziyaretçiler”, “Canavarlar Yaratıklar Manyaklar”, “Dehşet Öyküleri” ve “İstanbul Gizemleri” ile “Türk Sinemasında Şener Şen” gibi kitapların yazarı onuruna, Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği de,“Gio” adlı bir ödül takdim etmeye başlamıştı.

Herkes için ‘rol modeli’ydi

Scognamillo’nun 25 yıllık dostu ve asistanı Nalan Söylemez, yazarı şu sözlerle andı: “Bildiği herşeyi herkesle yürekten paylaşan, çok paylaşımcı biri oldu. Ve onu seven, çok sayıda genç yazarı ardında bıraktı. Çok kişi için “rol modeli” oluşturan biriydi.

Beyoğlu’ndaki evini gelen herkes için açık üniversite gibi kulllandırırdı. Yaptığı işi kendi sevdiği kadar, başkalarına da sevdirmeyi başardı. Birçok insan tarafından da örnek alınacak bir kişilikti.”Aktör Şener Şen ise, “Türk Sineması’nda başvurulacak yetkin kaynaklardan biriydi. Ölümü hepimiz için kayıp. Sinemamızda araştırmacı kimliğiyle önemli bir yer edindi. Benle ilgili kitabı benimle yüz yüze görüş alışverişinde bulunarak hazırlamadı, kitap tamamen onun özgün çalışmasıydı. Güzel bir çalışmaydı” sözleriyle yazarı andı.

 

Bir ‘tatlı su Frenki’

Yazar, Levantenliği de 21 yıl önceki bir röportajında şöyle özetlemişti: “Levanten Doğu’da kök salmış bir Batılı. Mutlaka Hıristiyan olması şart değil. Türkiye’de yaşayan azınlık gruplar ile Levantenler arasındaki fark şu ki, onlar genellikle Türk vatandaşı değiller... Levanten bir tatlı su frenkidir. Bir Batı- Doğu karmaşası, yoksa bir fantezi.”

 

 

 

Beyoğlu için kaygıları vardı

Scognamillo, dört yıl önce WoMEN dergisine verdiği bir röportajda, doğup büyüdüğü Beyoğlu semtindeki dönüşüm için şunları dile getirmişti: “Hayatımın 83 yılını Beyoğlu’nda geçirdim. O Beyoğlu başkaydı tabii. Bütün kentler değişiyor. O bir kuraldır. İlerlemedir. Yeni yaratılan bir Beyoğlu’nun, bir İstiklâl Caddesi’nin amacı ne? Nasıl bir sonuç verecek ve neden böyle bir sonuca varılmak isteniyor? Bu soruları göz önünde tutmak gerekiyor. Tüm dünyada büyük ve eski şehirler oldukları gibi kalırlar. Özellikle bir büyük kentin merkezi neyse o olduğu gibidir. Roma’da Romalılardan kalma halen yollar var. Beyoğlu bir kültür mekânı. İstiklal Caddesi, ta kurulduğundan beri kültür merkezi oldu. Bugün Beyoğlu’nda çok kalabalık var. Sabahtan akşama kadar çok kişi geziniyor. Oturup yemek yiyor, içki içiyor, kız tavlıyor... Ama artık kültür denecek olay gitgide azalıyor. Beyoğlu sinemanın merkeziydi. Bugün İstiklal Caddesi’nde sinema salonu kalmadı. Kitabevlerinin sayısı da düştü. Tiyatro pek yok. Bugün İstiklâl Caddesi eğlenme yeri oldu sadece.”

Dorsay: Rahmet okumak geliyor

Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Onursal Başkanı, eleştirmen Attilâ Dorsay, yazarın ardından şunları söyledi: “Giovanni ile birlikte, yalnız Türkiye’de sinema eleştirmenliğinin kurucularından biri değil, aynı zamanda tarihçilerinden ve ayrıca, kendi kültürünü kitaplarla, anılarla bizde de duyuran aydın Levantenlerinden birini de yitirdik. Onun gözüyle Yeşilçam tarihi Yeşilçam tarihi olduğu kadar, Beyoğlu semti de en canlı hali ile karşımızdadır. Ayrıca korku filmlerini, özellikle vampirliğe olan düşkünlüğü de çok keyifli anılara ve sohbetlere dönüşmüş, ayrıca da kitaplaşmıştır. O, eşi benzeri bir daha gelmeyecek, çok özel kişilerdendi. İçimden neredeyse, rahmet okumak geliyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr