İKV Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin gerek ticaret hacmi ve doğrudan yatırım düzeyi gerekse siyasi ve ekonomik reform çıpası olarak AB ile ilişkilerini canlı tutması gerektiğini vurguladı.

Zeytinoğlu, Avrupa Parlamentosu’nun müzakerelerin geçici olarak askıya alınması yönündeki öneri kararının, ilişkilerin sağlığı açısından soru işaretleri doğurduğunu belirterek ilişkilerdeki kötüye gidişin geri çevrilmesi gerekliliğine dikkat çekti.

Zeytinoğlu, “Türkiye’nin AB perspektifini kaybetmesine ne Türkiye ne de AB izin veremez” diyerek Komisyon Başkanı Juncker, Almanya Başbakanı Merkel ve Yunanistan Başbakanı Chipras’ın açıklamalarının da bu yönde bir görüşün AB içinde de ağırlık kazandığını gösterdiğini vurguladı ve ekledi:

“Komisyon Başkanı Juncker’in AB’nin mülteciler konusunda Türkiye’ye ders vermekten kaçınması gerektiği yönündeki sözleri dikkate alındığında, Komisyon’un Parlamentodan farklı bir şekilde konuya yaklaştığı görülüyor. Sadece mülteci anlaşmasının devamı için değil, Türkiye ve AB’nin enerjiden, dış politikaya ve güvenliğe kadar birçok ortak konuda işbirliğinin sağlanması ve Türkiye’nin AB’ye daha fazla entegre olması için iletişim ve müzakere kanallarının açık olması lazım.”

“Türkiye’nin AB sürecini tıkanıklıktan çıkaracak yeni bir ivmeye ihtiyaç var”

İKV Başkanı Zeytinoğlu AP kararına rağmen, AB Konseyi’nin müzakereleri askıya alma yönünde bir karar almayacağını söyledi ve sürecin geldiği bu aşamada yeni bir ivmeye ihtiyaç olduğunu vurguladı:

“Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik zorluklar AB çıpasının önemini her zamankinden daha fazla artırıyor. Bu süreçteki tıkanıklığın aşılması için aşağıda belirttiğim unsurları da içeren yeni bir stratejiye ihtiyaç var;
• Üyelik hedefinin yakın gelecekte gerçeklemese de yeterli koşulların olgunlaşmasına bağlı olarak saklı tutulması,

• Kıbrıs’ta çözümün desteklenmesine yönelik olarak AB’nin devreye girmesi,

• Türkiye’de AB kriterleri ekseninde reform hamlesinin canlandırılması,

• Türk vatandaşları için vize serbestliğinin en kısa zamanda gerçekleştirilmesi,

• Gümrük birliğinin modernizasyonu sürecinde müzakerelere başlanması,

• Mülteci işbirliğinin devamı,

• Üst düzey ekonomi, enerji ve siyasi diyalog mekanizmalarının devamlılığının sağlanması,

• Müzakere sürecinde blokajların kaldırılmasına yönelik bir ivme yaratılması,

• Türkiye ve AB arasında teknik ve diplomatik düzeyde düzenli temas ve danışma sürecinin süreklilik kazanması,

• Sivil toplum diyaloğu mekanizmasının güçlendirilmesi gerekmektedir.

Türkiye’nin AB içindeki değişimleri de yakından izleyerek, alternatif stratejiler geliştirmesi ve dış ilişkilerine dengeli yaklaşması gerekiyor. Ancak farklı ülke grupları ile geliştirilecek tüm ilişkilerin dışında, AB ile ilişkilerimiz özel bir önem taşıyor. İhracatımızın yüzde 48’ini yaptığımız ve yüzde 70’in üzerinde yabancı yatırımların kaynağını oluşturan bir Birlik olarak, AB’nin kalkınmamızdaki önemi ve reform sürecindeki tetikleyici konumu yadsınamaz. Soğukkanlı ve akılcı davranarak, AB ile ilişkilerimizi rasyonel ve dinamik bir temele oturtmalı ve etkin bir strateji kapsamında ilişkilerde yeni bir ivme yaratmalıyız”. 
 

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr