"AB üyeliğini destekleyen Türk vatandaşları bile derin bir hayal kırıklığı yaşıyor" diyen Kalın, Brüksel'e 'Türkiye'deki birlik-beraber ruhunu ıskalamayın' uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Avrupa Birliği'nin (AB),  darbe girişiminden sonra Türkiye'ye karşı sergilediği tavrın, AB üyeliğini destekleyen Türk vatandaşlarını bile derin bir hayal kırıklığına uğrattığını belirtti. Kalın, Brüksel merkezli Politico medya kuruluşu için kaleme aldığı 'Brüksel'in Bir Sorunu Var' başlıklı makalesinde eleştirdi. Kalın'ın makalesi şöyle:

"Türkiye'de yaşanan başarısız darbe girişimi sadece Türk halkı için değil, Türkiye-AB ilişkileri açısından da dönüm noktası oldu. Avrupa Birliği kendisini demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünün hamisi olarak gösteriyor; ama herhangi bir aday ülkede demokrasiye karşı yaşanan en büyük saldırıya zayıf tepki göstererek hayal kırıklığı yarattılar.


BİRÇOK SUBAY, GENERAL, FETÖ ÜYESİ OLDUKLARINI, EMİRLERİ ÖRGÜ YÖNETİCİLERİNDEN ALDIKLARINI KABUL ETTİ


Darbe girişiminden beri geride kalan bir ayda darbenin, 1980'lerden beri devlet kurumlarına sistematik şekilde sızan Fetullah Gülen'in takipçileri tarafından planlandığı ve gerçekleştirildiğine dair güçlü kanıtlara ulaşıldı. Dindar veya seküler, muhafazakâr veya liberal olsun, Türk halkının çoğunluğu FETÖ üyelerinin darbenin arkasında olduğuna ve Pensilvanya'da yaşayan Gülen'in Türkiye'ye iade edilerek adalete hesap vermesi gerektiğini düşünüyor. 70 savcının gece-gündüz çalışarak sürdürdüğü darbe soruşturması kapsamında birçok subay ve general, FETÖ üyesi olduklarını itiraf ederek emirleri örgüt yöneticilerinden aldıklarını kabul etti.


TÜRKİYE HER ZAMANKİNDEN DAHA GÜÇLÜ VE BİRLİK-BERABERLİK İÇERİSİNDE


Başarısız darbe girişiminin siyaset üzerinde de önemli etkileri oldu. O tarihi gecede siyasi görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak darbecilere karşı birlik olan ve demokrasi uğruna hayatlarını tehlikeye insanlardan 240'ı hayatını kaybetti, binlercesi ise yaralandı. Darbe teşebbüsü tüm partiler tarafından kınanırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ana muhalefet liderleri ile buluştu. 7 Ağustos'ta bu liderler ülke tarihinin en büyük mitingine katılarak dünyaya net bir mesaj verdi: Türkiye her zamankinden daha güçlü ve birlik-beraberlik içerisinde.


MLESEF BRÜKSEL BU BİRLİK-BERABERLİK RUHUNU ISKALAMIŞ GÖZÜKÜYOR


Maalesef Brüksel bu birlik-beraberlik ruhunu ıskalamış gözüküyor. AB liderlerinin ilk açıklamalarındaki muğlaklık, öfkeye ve komplo teorilerinin ortaya çıkmasına sebep oldu. Avrupalılar, darbeyi kayıtsız şartsız kınayıp darbecilerin adalete teslim edilmesine destek olacaklarına Türk liderlere 'cuntacılara hesap sordukları' gerekçesiyle saldırmayı seçti. Bu aşamada tüm siyasi görüşlerden insanlar, FETÖ ve benzeri grupların bürokrasiye sızmalarına karşı gerekli önlemlerin alınmasını istiyor. FETÖcülerin devlet kurumlarından temizlenmesi, Doğu ve Batı Almanya'nın birleşmesi sırasında Doğu Alman rejimiyle bağlantılı 500.000 memurun tasfiye edilmesinden çok farklı olmamasına rağmen AB yetkilileri Türkiye'nin çabalarına destek olmadı.


TEK BİR AVRUPALI DEVLET BAŞKANI DAYANIŞMAK İÇİN TÜRKİYE'Yİ ZİYARET ETMEDİ


Aralarında AB üyeliğini savunanların da olduğu birçok Türk vatandaşı, kendi güvenliğinin Türkiye'ye endeksli olduğunu unutan Brüksel'in tavrı sebebiyle derin bir hayal kırıklığı yaşıyor. Bugüne dek tek bir Avrupalı devlet başkanı Türk halkıyla dayanışmak için Türkiye'yi ziyaret etmedi. İsveç Dışişleri Eski Bakanı Carl Bildt'i saymazsak, kimse bu konuyu gündeme dahi getirmedi. Hatta bazı yorumcular dikkatleri başka yere çekmek için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın St. Petersburg ziyaretini Avrupa'ya bir mesaj olarak yorumladı. Bu iddia, doğru bile olsa şu soruya cevap vermeleri gerekir: Avrupalı liderler Türkiye'ye giderek Türk halkı, Meclis'i, Cumhurbaşkanı ve hükümeti ile dayanışmalarını sergilemekten alıkoyan nedir? Demokrasi, insan hakları ve hukuk devletinin hamisi olan Avrupa Birliği'nin itibarı tehlike altında. Türkiye'ye soğuk davranarak yalnızca önemli bir müttefiki kendilerinden uzaklaştırmıyor, aynı zamanda kendi değerlerine ve ilkelerine ihanet ediyorlar. Brüksel, bu tavırlarını değiştirerek demokrasisini ve özgürlüğünü savunurken, tanklara ve F16'lara kafa tutan yiğit Türk halkına daha yakın davranmalı.


AB YETKİLİLERİ EV ÖDEVLERİNİ YAPARAK FETÖ'NÜN YARATTIĞI TAHRİBATI KABUL ETMELİDİR


AB yetkilileri de darbecilere karşı atılan adımların, yaşanan olayın ciddiyetine uygun olduğunu idrak etmeli. Avrupalı devlet başkanları, Türkiye'yi ziyaret etmenin ötesinde zaman zaman hatalı bilgiler içeren açıklamalar yapmadan önce Türk yetkililer ile işbirliği ve iletişim içerisinde olmalıdır. Ayrıca ev ödevlerini yaparak FETÖ örgütünün yarattığı tahribatı kabul etmelidir. Benzer şekilde, bugüne kadar bir başarı öyküsü olarak tarihe geçen Türkiye-AB mutabakatı, Türk vatandaşlarına vizesiz seyahat hakkı tanınarak yürürlükte tutulmalıdır.


AB ÜYELİĞİ TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK HEDEF; ANCAK AVRUPA'NIN DA ÇABA GÖSTERMESİ LAZIM


Türkiye bugüne kadar PKK ve DAEŞ olmak üzere iki büyük terör örgütü ile mücadele ediyordu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından üçüncü bir terör örgütü ile karşı karşıya olduğumuz açıkça ortaya çıktı. Türkiye'den bu mücadeleyi tek başına yürütmesini beklemek ne gerçekçi ne de ahlâken doğru olur. Avrupalı ve Amerikalı müttefiklerimiz bize gereken desteği vermelidir. Avrupa Birliği üyeliği Türkiye için stratejik bir hedef; ancak Avrupa'nın da çaba göstermesi lazım."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr