Tekirdağ Süleymanpaşa Belediyesi’nin düzenlediği etkinlikte ilk olarak Balaban’ın sergisi açıldı. Sergi sonrası “Nâzım’la Yaşayanlar” söyleşisi yapıldı. Nâzım’la Bursa Cezaevi’nde birlikte 7 yıl kalan Balaban, “Ben ressam Balaban. O şair baba Nâzım. Artık bütün dünya ona şair baba demeli.

Çünkü hepiniz şair baba Nâzım’ın evlatlarısınız. Şair babanın ortaya çıkardıklarıyız. Onca yıl hapiste yatmasına rağmen umudunu hiç kaybetmedi” dedi. Moskova’da birlikte pek çok günü paylaşan Karaveli de Nâzım’ın yeni şiirlerini dinlediğini, birlikte ağlaştıklarını ve o yeni şiirlerin bir kısmını gizlice Türkiye’ye getirdiğini söyledi. Karaveli, “Bir gün Nâzım’a sordum, hiç mi korktuğun bir şey yok?” diye. O da “Var, benim ülkemde yanlış tanınmaktan korkuyorum. Bundan daha büyük korkum yok” dedi.

Nâzım’a vatan haini diyenleri affetmiyorum. Nâzım, memleketinin hapishanelerini bile sevmiş büyük bir şair. Asla ülkesi hakkında olumsuz konuşmamıştır. Nâzım inanılmayacak kadar yurtseverdi... Ama ona vebalı gibi davrandılar. “Merhaba Nâzım” demeye korkarlardı. Bu utanç verici. Bir de “öldüğüme yanmam, burada gömüleceğime yanarım” demişti. Onu istediği yere gömmek millet olarak görevimiz. Nâzım Türkiye’ye gelmeli. Nâzım kimin burnunu kanatmış, kime kötülük etmiş. Nedir Nâzım’ın suçu?”

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr