Gazetemizin Şişli’deki merkezinde altı gündür süren gece nöbeti, Gezi Direnişi’nin bir yansıması gibi. Farklı görüşten insanların buluştuğu, fikir alışverişinde bulunduğu bir platforma dönüştü. Öğrenciler, kadınlar, erkekler, işçiler, işsizler, çocuklar, kimsesizler, partililer, aktivistler ve toplumun farklı kesimlerinden çok sayıda kişinin uğrak noktası oldu. CHP İstanbul Milletvekili Didem Engin, önceki gece nöbet tutan yurttaşları ziyaret etti. Halkevleri, üzerinde “Faşizme teslim olmayacağız” yazılı kocaman bir pankartla geldi.


‘Faşistlerden dayak yerdik’

Metin Öcalan ve eşi Gülseren Öcalan da ‘40 yıllık Cumhuriyet okuru’ olarak nöbete gelenler arasındaydı. Mimar Metin Öcalan, 1973 yılından beri Cumhuriyet okuyor. Gülseren Öcalan ise, “Gözümü açtığımdan beri Cumhuriyet okuruyum” diyerek özetliyor durumu. “Biz Cumhuriyet yazısını saklayarak gazetemiz ile fakülteye girerdik. Çünkü faşistlerden dayak yerdik. Cumhuriyet gazetesini korumak, Cumhuriyeti korumaktır” diyor. Metin Öcalan da Cumhuriyet okumanın anlamını şu sözlerle ifade ediyor: “Türkiye’de, Cumhuriyet Gazetesi, Cumhuriyetin eseridir. 1970’li yıllarda, üniversite öğrencisi Cumhuriyet gazetesi olmadan okula gittiği zaman, ilk duyduğu şey ‘Faşist misiniz?’ sorusu oluyordu. Cumhuriyet okumak bir alışkanlıktır. Koltuğunun altında Cumhuriyet gazetesi gördüğümüz bir insanın aydın bir insan olduğunu anlarız.”

Nöbet için yurttan kaçtı


Yetiştirme yurdunda büyüyen K.K. (18), geçen yıl anne ve babasına kavuşmuş. Yurtta kalmaya devam ediyor. Elektrik mühendisi olmak isteyen K.K., geçen yıl Halkevi’nin yaz okuluna da katılmış. Şimdi Liseli Genç Umut’un bir üyesi. K.K., önceki gece yurttan kaçıp nöbete gelmiş. Yönetimden izin alamayacağını düşündüğü için kaçtığını söylüyor. “Özgür basına yapılan saldırıya direnmek gerekiyor. Direnmek için buradayım” diyor. Liseli Genç Umut’tan H. D. (17) ise şunları söylüyor: “Bize düşen direnmek. Gündüz okulda direniyoruz. Okul çıkışı da buraya geliyoruz. İktidarın amacı muhalif kesimi susturmak. Buna izin vermeyeceğiz.”

Gezi Direnişi anıları...

Kaldırma oturan bir grup, Bandista’nın “Haydi Barikata” şarkısını söylüyor. Ağızlarda hep aynı söz: “Gezi Direnişi’nde ne çok söylerdik...” Berkin Elvan unutulmuyor. Grup Yorum’un bestelediği, “Uyan Berkinim”, Berkin Elvan anısına söyleniyor. Hüzün, bir süre sonra, yerini direniş halayına bırakıyor. Saatler ilerledikçe, köşelerde kümeleniyor nöbetçiler. Banklarda oturan gençler, tabu oyununa dalıyor. İçlerinden birinin ‘Frappe’yi anlatma çabası ise görülmeye değer. Herkes kahkaya boğuluyor. Geyikler dönüyor: “Bizim kahvede Frappe vardı da biz mi içmedik...” Forum bölümünde gündem, yazarlarımızın, HDP eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın tutuklanması. Birileri ‘Nasıl olur’ diye tepki gösterirken, karşıdan yanıt geliyor: ‘Faşizm bu her şey olur!” Söz, dönüp, dolaşıp, sol muhalefetin birleşmesi konusuna geliyor. O birleşmenin nasıl sağlanacağı ise merak konusu..

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr