Erdoğan’ın cevap dilekçesinde “devlet başkanlarına özel koruma getiren hakaret suçunun kaldırılması gerektiğini” savunan bir AİHM kararını emsal göstermesi de dikkat çekti.

Dava açana ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ davası

Barış İçin Akademisyenler grubunun “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildirisine imza atan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Baskın Oran, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a akademisyenler için kullandığı ifadeler nedeniyle manevi tazminat davası açmıştı. Oran, Erdoğan’ın 4 ayrı konuşmada kullandığı “alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş” gibi ifadeler nedeniyle toplam 10 bin TL manevi tazminat talep etmişti.

Tazminat talebinin “düşünce özgürlüğü” gerekçesiyle reddini savunan Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın, dilekçesinin sonunda ise Sedat Peker’in “kanlarında duş alacağız” sözlerine yer veren Baskın Oran’ın dava dilekçesi için yasal haklarının saklı olduğunu belirtti. Baskın Oran’ın dava dilekçesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın akademisyenlerle ilgili açıklamalarının ardından Sedat Peker’in "akademisyenlerin kanlarında duş alacaklarına" yönelik tehdit dolu sözlerinin geldiğine dikkat çekilmişti. Erdoğan’ın cevap dilekçesinde ise şöyle denildi: “Sedat Peker’in açıklamalarını sayın Cumhurbaşkanımıza atfetmeye çalışmak iyiniyetten uzak, ahlaki olmayan bir yaklaşımdır. Devletin başı olarak hukuk dışı yöntemlere tevessül etmesi düşünülemeyeceği gibi, buna yönelik çağrışımlar ve isnatlar sadece şahsına değil cumhurbaşkanlığı makamına da açık bir saygısızlıktır.

Dilekçede Erdoğan’a karşı “Cumhurbaşkanı himayesinde konuşan bir mafya liderinin akan kanlarınızla duş yapacağız ifadesi endişelerimi güçlendiriyor” diyen CHP milletvekili Gürsel Tekin hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan düzenlenen fezlekeye de yer verilerek “Davacının dava dilekçesindeki benzer ithamları için yasal haklarımızı saklı tutuyoruz” ifadesi kullanıldı.

Emsal gösterdi ama...

Erdoğan’ın cevabında sözlerinin tazminat gerektirmeyeceğine ilişkin görüşlere dayanak olarak AİHM’in Handyside / Birleşik Krallık, Kayasu/Türkiye, Otegi Mondragon / ispanya kararları örnek gösterildi. AİHM, Erdoğan’ın avukatının emsal gösterdiği Mondragon / İspanya davasında Bask Bölgesi Özerk Topluluğu Parlamentosunda sol kanattan Bask ayrılıkçı parlamento grubumnun sözcüsü olan Mondragon’un İspanya Kralı’na karşı söylediği ağır sözlerin cezalandırılması nedeniyle İspanya’yı mahkum etmişti. Mondragon, Bask Özerk Bölgesi Başkanı’nın İspanya Kralı’nı ağırlamasını eleştirirken ““Kral İspanyol ordusunun başkomutanıyken, başka bir deyişle işkencecilerin şefiyken, işkenceyi savunurken ve monarşi rejimini işkence ve şiddetle halkımıza kabul ettirmeye çalışırken, nasıl oluyor da bugün Bilbao’da İspanya Kralı ile fotoğraf çektirebiliyorlar?” demişti. Bu sözler için yargılanan Mondragon’a 1 yıl hapis cezası verilmişti. AİHM ise Mondragon’a hapis cezası verilmesini “düşünce ve ifade özgürlüğüne” aykırı bulurken “Genel kaygı konusu olan bir politik tartışmada yer alan herhangi bir birey bir dereceye kadar abartma ya da hatta provokasyona izin verilebilir, bir başka deyişle, belirli bir dereceye kadar aşırılığa izin verilebilir” hükmünü vermişti.

Kararda ayrıca “Hakaret konusunda devlet başkanlarına özel bir yasayla daha fazla koruma sağlamanın kural olarak Sözleşmenin ruhuna uygun olmadığını” belirtilmişti. AİHM’in bu kararı Türkiye’de de Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun AİHM kararlarına aykırı olduğu
görüşünün en önemli dayanağını oluşturuyor.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr