ABD Başkanı Barack Obama, Beyaz Saray’a geldiği günden beri ilk kez Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı basının önünde eleştirdi. Nükleer Güvenlik Zirvesi’nin bitişinde soruları yanıtlayan Obama, bir gazetecinin “Brookings Enstitüsü’nde yaşanan çirkin sahnelerden saatler sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’la buluştunuz. Kendisini bir otoriter olarak görüyor musunuz?” sorusuna zehir zemberek bir yanıt verdi. Obama, Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Makamına, demokrasi sözü vererek geldi. Türkiye tarihi itibarıyla da her zaman için derin bir İslam inanışına sahip olsa da modernizm ve giderek daha çok dışarıya açılım ile yan yana yaşayabilmiştir. İşte onun takip etmesi gereken miras budur. Bilgiyi baskı altına alan ve demokratik tartışmayı kapatmayı içeren bir strateji yerine” dedi. Türkiye’de basına yönelik yaklaşımın ülkeyi “sıkıntı verici bir yola sokabileceği” uyarısında bulundu. Böylece Erdoğan yönetiminin basına yaklaşımına doğrudan ilk kez eleştiri getirmiş oldu. Bunu bizzat Erdoğan’ın kendisine de söylediğini açıkladı.

 

‘Bunları doğrudan söyledim’

Obama’nın AFP muhabiri Andrew Beatty’den gelen soruya tam yanıtı şöyle oldu:

“Türkiye bir NATO müttefiki. IŞİD’e karşı savaşımızda son derece önemli bir partner. Geçmişi eskiye dayanan ve stratejik ilişkilerimiz olan bir ülke. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlığa geldiğimden günden beri ilişkide olduğum biri ve birçok konuda verimli bir ortaklığımız oldu. Ama aynı zamanda şu da doğru, ki bunu doğrudan ona da söyledim, Türkiye’de beni rahatsız eden bazı eğilimler olduğu sır değil. Ben basın özgürlüğüne güçlü bir biçimde inanan biriyim. Dini özgürlüklere güçlü bir biçimde inanan biriyim. Hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye güçlü bir biçimde inanan biriyim. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demokratik bir süreçle defalarca seçildiğine şüphe yok. Ama basına karşı benimsedikleri yaklaşımın Türkiye’yi çok rahatsız edici bir yola sürükleyebileceğine inanıyorum. Ve onlara tavsiyede bulunmaya devam edeceğiz. Ve bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da söyledim. Ona, göreve demokrasi vaadiyle geldiğini ve Türkiye’nin tarihsel olarak derin bir İslam inancının modernite ve gittikçe artan açıklıkla yan yana yaşadığı bir ülke olduğunu hatırlattım. Ve (Erdoğan’ın) enformasyonu baskı altına alma ve demokratik tartışmayı engellemenin dahil olduğu bir strateji yerine izlemesi gereken miras bu. Bunu söylerken (Türklerin) işbirliğinin birçok uluslararası ve bölgesel konuda önemli olduğunun altını çizmek isterim. Öyle olmaya da devam edecek. Birçok dost ve ortağımız için geçerli olduğu gibi onlarla çalışır, işbirliği yaparız, çabalarına minnet duyarız ve bazen bazı farklılıklar olur. Ve farklılıklar olduğunda bunu söyleriz. Burada da bunu yapmaya çalıştım.”

 

Bir günde olmadı

İlişkinin bu noktaya gelmesi bir günde olmadı. ABD Başkanı Obama, 2009 yılında iktidara geldiğinde ilk yurtdışı gezisinde Türkiye’ye de gelmişti. Türkiye’nin Müslüman ülkeler arasında desteklenmesi gereken bir demokrasi olduğunu düşünüyordu. 2012 yılında Fareed Zakaria’ya verdiği röportajda o dönem başbakan olan Erdoğan’ı en yakın olduğu 5 lider arasında saymıştı. Beyaz Saray 2013 yılında Erdoğan’ı resmi ziyaret için Washington’a davet ettiğinde insan hakları kuruluşları ve Türkiye’deki demokrasi yanlısı grupların çağrısına rağmen Erdoğan ve heyeti birinci sınıf ağırlandı. Hatta Erdoğan, Beyaz Saray’ın karşısındaki Blair House’da misafir edildi. Türkiye’de artan baskı ortamına rağmen Obama, bu ziyarette, en azından kameraların önünde hiçbir eleştiride bulunmadı. Mayıs 2013’teki ziyaretten yalnızca iki hafta sonra Gezi Parkı olayları başladığında da Erdoğan’a eleştirilerini kapalı kapılar ardında iletmeyi tercih etti. O günden sonra iki lider daha az görüşmeye başladı. Beyaz Saray ve ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin Türkiye’de insan hakları ile ilgili açıklamaları da gittikçe sıklaştı ve sertleşti. Ancak Nükleer Zirve’nin kapanışında Başkan Obama’nın kendisi ilk kez bizzat Erdoğan’ı eleştirdi.

 

Brookings öncesi saldırı

Başkan Obama’nın beklenmeyen çıkışında Washington gezisinin olaylı geçmesi de etkili oldu. Erdoğan’ın saygın Brookings Enstitüsü’nde önceki gün yaptığı konuşma öncesinde korumaların gazetecilere ve protestoculara saldırması büyük tepki çekti. Obama’nın Nükleer Zirve’de Erdoğan’ı eleştirdiği gün Amerikan gazetelerinin hemen hepsinde bu olay “Erdoğan şehre kaos getirdi” gibi başlıklarla detaylarıyla anlatılıyordu. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Elizabeth Trudeau da günlük basın brifinginde “barışçıl protestoculara şiddet kabul edilemez’’ demişti. Üstelik Brookings Enstitüsü’ndeki soru-cevap bölümünde Erdoğan’a gazetecilerin soru sormasına izin verilmemiş, Erdoğan moderatörün basın özgürlüğü ile ilgili sorusuna gazetecilikten hapis yatan kimse olmadığı klişesini tekrarlayarak yanıtlamakla yetinmişti. Tüm bunlar Başkan Obama’nın Erdoğan’a tepki göstermesi yönündeki baskıları artırdı. Obama, Erdoğan’a karşı sert sözlerini bu ortamda sarf etti.

 

Erdoğan cevap verecek mi?

Erdoğan, Maryland eyaletinde 100 milyon dolara mal olduğu açıklanan Türk camisini de açaçak. Erdoğan’ın bu açılışta Obama’ya cevap verip vermeyeceği dikkatle izlenecek. Erdoğan’ın açılışını yapacağı Türk-Amerikan Kültür ve Medeniyet Merkezi, başkente 30 kilometre mesafede 60 dönüm arazi üzerine kuruldu. 16. yüzyıl Osmanlı mimarisini yansıtan iki minareli ve dört şerefeli caminin içinde Türk hamamı, havuz, spor salonu gibi birimler de var.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr