İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan Dündar ve Gül hakkında köşe yazıları ve haberlerin delil olarak gösterildiği 473 sayfalık bir iddianame hazırlamış, iddianameyi de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunmuştu. Fidan iddianamede davanın aynı mahkemede görülen Selam Tevhid soruşturmasında usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla görülen dava ile birleştirilmesini ve yargılamanın gizli oturumla yapılmasını talep etmişti. Mahkemeye sunulan dilekçede, iddianamede suç teşkil eden eylemin sadece yayın eylemi olduğu belirtilerek, “İddianamede başkaca bir eylem iddiası yoktur. Bilindiği gibi ceza hukuku niyetlerle, fikirlerle değil eylemlerle ilgilidir; eylemi cezalandırır” denildi.

Düşme kararı verilmesin diye...

Dava konusu yapılanın yalnızca iki haber olduğunun altı çizilerek, “Suçun basın yoluyla işlenmiş ve Basın Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca davanın süresinde açılmamış olması nedeniyle düşme kararı verileceği öngörüsü ve endişesiyle, suçlamayla ilgisiz, ilintisiz haber ve yazılar da herhangi bir açıklamaya yer verilmeden, soyut olarak iddianameye eklemlenmiştir” değerlendirilmesi yapıldı.

410 sayfa Dündar ve Gül ile ilgili değil

473 sayfalık iddianamenin 410 sayfasının Dündar ve Gül ile ilgisi olmayan ve aralarında bir bağ kurulmayan başka sanıklar hakkındaki soruşturma dosyalarından alıntılar olduğu belirtildi. Yalnızca 63 sayfanın Dündar ve Gül ile ilgili olduğu aktarılarak, “Bu 63 sayfanın 58 sayfası müvekkillerden Can Dündar’ın suçlamaya dayanak olarak gösterilen köşe yazılarının ‘kopyala yapıştır’ yöntemiyle, tırnak içinde aynen aktarılması ve tırnak kapatılarak ‘şeklinde yazı yazdığı’ bağlacıyla bitirilen bölümlerden oluşmaktadır. 2 sayfasında müvekkillerin savcılık ifadeleri aktarılmıştır” denildi. 473 sayfalık iddianamenin yalnızca 3 sayfasında Dündar ve Gül’e yöneltilen suçlama ve eyleme değinildiği vurgulandı. Dilekçede, soruşturma aşamasında verilen tahliye ve itiraz dilekçelerinden bahsedilerek, “Sesimiz her defasında kalın bir duvara çarptı, geri döndü. Biz söyledik, biz ve duymak isteyen iç ve dış kamuoyu duydu. Duyması gereken yargı yetkilileri duymazdan, görmezden geldi. Üstelik, dilekçe ve taleplerimiz değerlendirilirken verilen kararlarda olmayan suçlamalara bile yer verildi. Savcılığın yöneltmediği suçlamalar gerekçe gösterildi” denildi.

“Toplum vicdanında kabul görmüyor”

Dilekçede, Dündar ve Gül’ün hiçbir hukuki temeli ve yasal dayanağı olmaksızın 2 ayı aşkın süredir tutuklu olduğu aktarılarak, “Kendilerinin ve gazetecilik mesleğinin, basın özgürlüğünün daha fazla mağdur edilmemesi bakımından yapılacak tensiple birlikte tutukluluğun kaldırılarak müvekkillerin tahliyesine de karar vermeniz adalet ve hakkaniyet duygusuna katkı sunacak, gerek ulusal gerek uluslararası toplum vicdanında da kabul görmeyen bu tutuklamanın yarattığı tahribat daha fazla büyümeden sona erecektir." denildi

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr