Birleşmiş Milletler tarafından 20 Kasım 1989 günü ilan edilen Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle Diyarbakır Barosu tarafından çocukların yaşadığı ihlallerle ilgili bir rapor hazırlandı. Hazırlanan raporu açıklayan Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Mahmut Çiftçi, mülteci yoksulluğu, beraberinde çocuk ölümleri, çocuk işçiliği, dilencilik, çocuk fuhuşu ve ticareti de mücadele edilmesi gereken komplike sorunlar olarak artış gösterdiğini söyledi.

"YAŞAM VE KORUNMA HAKLARI AĞIR BİR ŞEKİLDE İHLAL EDİLİYOR"

Tüm dünyada her yönü ile sömürülen çocuk işçilerin, yaşam haklarının ihlal edildiği, cinsel istismara maruz kalan ve fuhuşa itilen çocuk sayısının hızla arttığını belirten Çiftçi, "Suriye'de 6 yıldan fazla bir süredir devam eden iç savaş nedeniyle yaşanan kitlesel göçlerde, Türkiye'ye göç yönetimi ve yasadışı göçle mücadeledeki yetersizliklerden en fazla yara alan kesimin çocuklar olduğu; bu süreçte çocukların yaşama ve korunma haklarının ağır bir şekilde ihlal edildiği görülmektedir. BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 22'nci Maddesi'ne göre, Türkiye kendi topraklarında mülteci olan tüm çocukların sözleşmede yer alan haklardan faydalanması için gerekli önlemleri almakla yükümlüdü" dedi.

"TÜRKİYE'DEKİ BOMBALI SALDIRILARDA BİR ÇOK ÇOCUK HAYATINI KAYBETTİ"

Türkiye'nin bir çok kentinde yaşanan bombalı saldırıda çocukların hayatını kaybettiğini hatırlatan Çiftçi, çocukların temel haklardan mahrum bırakıldığını dile getirerek, "En temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlali ne yazık ki çocuklara yönelik olarak her geçen gün artarak devam etmektedir. Yaşam hakkına yönelik ihlallerin yanı sıra çocukların eğitim, barınma ve sağlık gibi en temel haklardan mahrum bırakıldıkları bilinmektedir. Sokağa çıkma yasağı ile başlayan çatışmalı süreçteki çocuk ölümlerinin yanı sıra Türkiye'nin değişik illerinde yaşanan bombalı saldırılarda da yine birçok çocuk hayatını kaybetmiştir" diye konuştu.

Çiftçi, yaşam hakkı ihlal edilen çocuklara yönelik soruşturmaların bağımsız bir biçimde yürütülmesi ve makul bir süre içinde sonlandırılmasının hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz gereği olduğunu belirtti.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr