Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle;

- Doğum yapan kadın aslında vatani bir görev yapıyor. Kadınların doğuma ilişkin izin ve haklarını güçlendireceğiz. 

- Yeni anayasa talebi ertelenemez bir taleptir. Türkiye mevcut anayasa ile yoluna devam edemez.

- Kimse benden 'hayır' oyu verdiğim 1982 anayasasını savunmamı beklemesin.

- Biz Toledo deyince Endülüs medeniyetini hatırlarız. Onlar Franco'yu hatırlar.

- Biz Toledo deyince biblo gibi inşa edilmiş o köklü medeniyetimzin her bir minaresini hatırlarız. 

- Bunlar ise zihinleri Franco, Statlin zihniyeti olduğu için başka bir şey akıllarınıza gelmez. Toledo'da bir taş bile oynatamazsınız. Modern bir bina yapamazsınız. Gökdelen dikemezsiniz. Mimari dokusunun korunması için aynı taştan eserleri de aynen muhafaza ederek imar faaliyeti yaparsınız.

- İstismar edecekler ya ben kültürel mimari özelliklerin korunması bağlamında Diyarbakır'ı Toledo ile ya da Dubrovnik ile karşılaştırdım diye birinin aklına Franco geliyor, diğerine de özerklik geliyor. 

-Şartlanmış zihniyetlere ne derseniz deyin, 'benim oğlum bina okur, döner döner onu okur' misali başka bir şey bilmez bunlar. Biz onlara, o faşist zihniyetlere faşizmin ne olduğunu da öğretiriz, tarihin ne olduğunu da öğretiriz, Tuleytula'nın ne olduğunu da öğretiriz Allah'ın izniyle.

-Franco zihniyeti arayacaklarsa aynaya baksınlar. Franco zihniyetiyle, Stalin zihniyetini Türkiye'de temsil edenler, kendilerinin olduğu yerde başka hiçbir siyasi harekete, farklı düşünceye izin vermeyecek şekilde terör uygulayanlardır.

Davutoğlu'ndan Cizre açıklaması: Muhtemelen o yaralılar hiç yok - VİDEO   Cizre'deki yaralıların bulunduğu bodrum katından vahşetin ses kaydı "Bir vali sorumluluk alanındaki her mahalleye gitmemişse..."

-Birincisi bu görevlerin anlamı, muhtevası halkımızın geleceğidir. Halkla içiçe olunacak, izole bir devlet olmayacak. Bir vali, kaymakam makamı dışında sorumluluk alanındaki her mahalleye gitmemişse, vatandaşın gözyaşı silmemişse ne kadar çok çalışırsa çalışsın vazifesini yapmış olmaz. Önce siz o yaşı göreceksiniz. Her ne surette olursa olsun halkla içiçe olacaksınız. Acısında da, düğünde de bir arada olacaksınız. Gelenek neyse her faaliyette en önde siz olacaksınız. STK önderleriyle doğrudan bilgi almanızı, onların hissiyatına önem vermenizi istiyorum. O halk o kanaat önderinin fikirlerine önem veriyorsa, devlet de ona önem verecek. 

-İkincisi kamu düzenini koruma boyutu. Bu da hukuk. Biz de kamu düzenini koruma diyoruz. Otorite demiyoruz. Devlet kudrettir ama aynı zamanda şefkattir. Bunu yaparken de, tek meşru güç kullanma yetkisi halk tarafından seçilene tabi olan güvenlik güçlerinindir. Yetkinizi kimse ile paylaşmayın. Bazı akademisyenlerin şanssız bildirisi sonucu, onlara akademisyen olarak seslenmiştim. Cevap gelmedi. Bu terör örgütünün tehdit ettiği insanlar, terör örgütünü tenkit ettiğiniz zaman başınıza ne geleceğini biliyor musunuz? Bu kaygıyı kimseye yaşatmayacaksınız. Düşüncesini açıklamaktan dolayı terör örgütü tehdit eder korkusu yaşatmayacaksınız. Terör örgütü üzerinde hepimizin görevini ve kudretini göstererek bunu engelleme vazifesi çıkarıyorum. Bu akademisyenlerin tahayyül ettiğinden başka bir ülke bu ülke. Sizi tehdit edene devlet kudret elini gösterecek. İşte buna kamu düzeni diyoruz. 

-Üçüncü boyutu terörle mücadele. Dini, etnik gerekçesi ne olursa olsun. hiçbir tereddüt göstermeyeceksiniz. 

-Dördüncü husus kamu hizmetlerinin aksamasına izin vermeyeceksiniz. Kamu hizmetleri olmazsa olmazdır. Halk ile teröristi ayırt edeceksiniz halka şefkat, teröriste kudret elinizi göstereceksiniz. Hiçbir şekilde eğitimde aksamaya izin vermeyeceğiz. Yoksa terör örgütü çocukları barikat arkalarında ölüme gönderiri. Öğretmenler bilgi ve bilim aktarmak için oradalar, onlarla içiçe olacaksınız. Yine sağlık hizmetleri aksamayacak. Birileri onları itham altında bırakmaya çalışıyor. Sağlık hizmetlerini anında yerine getireceğiz. Devletimizin artık gücü, kudreti var.

-Cizre'de iddia edilen bölgede sağlık ekiplerimizi hazır tuttuk. Ama bu hastaların varlığını ispat edemediler. Ortada hasta, yaralı çıkmadı. 

-Beşinci unsur iletişim, algı. Dünyada pek az demokratik hukuk kurallarını işletip hem de terörle mücadele eden tek ülke Türkiye'dir. 3 terör örgütüyle mücadele eden tek ülke Türkiye'dir. Biz ikisini bir arada yapmaya çalışmamıza rağmen, her türlü algı operasyonları yapılıyor. Bazen terör örgütler, bazen paralel yapılar sizleri ve bizleri suçlamak için seferberlik halindeler. Benim algı oluşturacak dahi vaktim yok. Var olan algıyla uğraşıyorum. Her bir valimizin, kaymakamımızın bu olayın arkası aktarılacak, kamuoyu önce bizim tarafımızdan bilgilendirilecek. Bunun için sürekli ve çeşitlendirilmiş iletişim stratejisi geliştirmenizi istiyorum. Mücadelemiz ne kadar başarılı olursa olsun, algısı istediğimiz gibi olmaz.

-Altıncı unsurda, operasyon öncesi, operasyon sırası ve operasyon sonrası yapılacakları konuşmuştuk. Operasyonlardan sonra süratle hayat normalleştirilecek. Koordineli olarak çalışacağız. Tek bir devletin hizmetinde, tek bir milletin geleceği için çalıştığını belirterek, şahsi ve kurumsal hiçbir rekabete girilmeyecek. Bunun için varız, bunun için de çatlak tek sesin çıkmadığı, planlananın dışında hiçbir gelişmenin yaşanmadığı uyum sağlanmalı. Son aylarda tepeden en detay birimine kadar bütün devlet organlarında gördüğüm uyum konusunda memnuniyet duyuyorum. Bunun alana yansımasını da görüyoruz. Bilin ki bu entegre stratejisinin uygulanması için hepimiz bir zincirin halkalarıyız. Kim bu halkada kopukluğa sebep olursa, hesabını verir. Bu koordinasyonun her alanda her aşamada sürdürülmesi konusunda özen göstermenizi rica ediyorum.

-Milletin vicdanı ile devletin aklını bir araya getireceğiz. O aklı meşruyeti de gücü de milletten desteğini almış olan siyasi iradelerinindir. Milletin vicdanı da ta Hacı Bektaş'a, Yunus Emre'ye geçmiş kadim erenlerimize dayanan köklü bir mirastır."

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr