Habertürk gazetesinden Kübra Par'a konuşan Reşat Petek, 15 Temmuz gecesi derdest edilerek rehin alınan Akar'ın Komisyon'a çağrılması hakkında "Genelkurmay Başkanımızla ilgili meseleyi uygun bir zamanda çözeceğiz. Türkiye şu anda hem Suriye’de hem Irak’ta bir savaş yürütüyor. Bu savaşı Genelkurmay Başkanı sevk ve idare ediyor. Dolayısıyla onun müsait olduğu zamanı belirlememiz lazım" dedi.

HAKAN FİDAN, BAŞBAKAN YILDIRIM'A BAĞLI

Hakan Fidan'ın ağrılmasının ise Başbakan Binali Yıldırım'ın iznine bağlı olduğunu hatırlatan Petek, "Hakan Fidan konusu biraz daha farklı. Dünyada istih­barat birimleri tek başına araştırma ve soruş­turma komisyonlarının muhatabı olarak kabul edilmez" ifadesi kullandı.

Reşat Petek'in Habertürk gazetesinden Kübra Par'a verdiği söyleşinin öne çıkan bölümleri şöyle:

Darbe girişiminin üzerinden aylar geçmesine rağmen Yurtta Sulh Konseyi’nde kimlerin yer aldığı neden bir türlü tespit edilemiyor?

Bunu biz değil adli makamlar ortaya çıkarabilir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ve İstanbul Başsavcılığı’nın 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ilgili ilk iddianameleri hazırlanıyor. Bunları biz de inceleyeceğiz. Ama bu yapıda öyle bir gizlilik var ki Hava Kuvvetleri’ndeki organizasyonu Kara Kuvvetleri bile bilmiyor...

"ByLock’un sahibi David Keynes ile konuştum"

Komisyonun ByLock programı­nın patentini elinde bulunduran David Keynes’i de dinleyeceği iddiaları doğru mu?

Bu konuda komisyon tutanaklarına geçirdiğimiz bir konu var. Keynes, tele­fonla bana ulaştı ve kendisiyle uzunca bir konuşma yaptık. Hürriyet Gazetesi’n­deki röportajdan sonra önce komisyon üyemiz Hüseyin Kocabıyık’a ulaşmış. Hüseyin Bey de benimle konuşmasının daha uygun olacağını düşünerek “Tele­fon numaranızı verebilir miyim” diye sordu. “Verin, arasın, görüşelim” dedim. Çünkü ByLock sistemi FETÖ soruştur­malarında kilit bir konudur. Telefonum çaldı, kendisini David Keynes olarak tanıttı ama fevkalade güzel bir Türkçesi vardı. Çok güzel Türkçe konuştuğunu söyledim. “Ben zaten Türk’üm, sonra­dan bu ismi alıp Amerikan vatandaşı oldum. Türkiye’de siyasal bilgiler fakülte­sini bitirdikten sonra Amerika’ya geldim. 11 Eylül’den sonra Müslümanlara karşı bakış açım olumsuz etkilendiği için Ame­rikan vatandaşlığı aldım” diye bir açık­lama yaptı. Sonra bana niye ulaşmak istediğini sordum. “Siz Darbe Araştırma Komisyon Başkanı’sınız. Ben de Türki­ye’de ByLock’un telif sahibi kişi olarak biliniyorum ve benimle ilgili konuşma­lar var. Bu konuda bildiklerimi söylemek istiyorum. Ben Fethullah Gülen’e yakın bir cemaatçi olarak biliniyorum. Halbuki benim bir ilgim alakam yok. Bir arkada­şım bir programı Apple Store’a koyabil­mek için para gerektiğini, bunun için de kredi kartı olmadığını söyledi ve bana ‘Kredi kartını verebilir misin? 49 dolar çekerek bu uygulamayı yükleyeceğim’ dedi. Ben de kartımı verdim. Meğer o yükleyeceği ByLock’muş. Fakat uygu­lama benim kredi kartımla indiği için adım geçiyor” diyerek durumu izah etti. Tabii ben mesleki açıdan tecrübeli oldu­ğum için bazı sorular yönelttim.

Neydi o sorular?

11 Eylül’ü hassasiyet görüp Türk ismini dahi değiştirecek şekilde tedbir­ler alırken, böyle bir konuda nasıl hassas davranmadığını sordum. “Bu uygulama­nın Apple Store’dan ya da Android’den indirilemediğini, özel yüklendiğini bütün teknik uzmanlar söylüyor. Bunu nasıl izah ediyorsun?” dedim. “Eskiden iniyordu ama yükleyen arkadaş geliştirebilseydi yazılım iPhone 6 ve yukarı modeller için de güncelleştirilecekti ama 2016’nın Nisan-Mayıs ayları gibi buna imkân kal­madı ve yapmadı. Bunu da biliyorum” dedi. Ben de bu konuşmalar sadece iki kişi arasında kalmasın diye kendisine “Madem suçsuz olduğunu iddia ediyor­sun, gel bunu Türkiye’deki yargı makam­larına anlat. Seni en güzel yargı temizler” dedim. Ama “Gelirsem ne olacağını bile­mem. O nedenle gelmeyi düşünmü­yorum” dedi. Ben de o zaman “Bana bir e-mail gönder, tüm bu söyledikle­rini, senin ne yaptığını ve yapmak istedi­ğini anlat. Yetkili makamlara göndereyim. Samimiysen böyle bir katkın olur” dedim. Gerçekten daha sonra bana bir mail ile bunları gönderdi. Ben de hem komisyo­numuzu bilgilendirdim hem de gönder­diği maili yazılı olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirdim.

Röportajın tamamını okumak için tıklayın.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr