CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında gerçekleşen Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Toplantısı'nın gündemini düzenlediği basın toplantısında anlattı. Böke, Türkiye’deki yönetim krizinin çok açıkça kendini her alanda ortaya koyduğunu savunarak, “Bu iktidar yapısı ve umutsuzluğu besleyen kötü yönetim farklı toplum kesimleri arasında bir duygusal kopuş oluşturuyor. Bizleri birbirimizin derdini hissedemez, duyamaz hale getirmek için ciddi bir gayret gösteriyor. Bu kırılmalar, bu gerginlikler, yılgınlıklar kendiliğinden ortaya çıkmıyorlar. Doğrudan saray tarafından ve iktidar tarafından planlanan bir mühendisliğin sonucu olarak ortaya çıkıyorlar. Onlar biz konuşmayalım, bir araya gelip Türkiye’ye dair ortak bir hayal kurmayalım istiyorlar. Biz CHP olarak ortak Türkiye hayaline ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu bir kez daha tespit etmiş oluyoruz. Biz bir bütün Türkiye olarak bu ortak hayal için daha güzel gelecek için birbirimizle konuşarak siyasetin çok ötesinde bir ortak hayali yaşatabileceğimiz bilinciyle çalışıyoruz. Eğer siyaset toplumu germezse, bölmezse bu toplum beraber çok zorlukları aşmış ve Türkiye’yi her zaman umutlu günlere taşımış bir toplumdur” diye konuştu.

“BU CHP'NİN SORUNU DEĞİL, BU BİR TÜRKİYE SORUNU”
Türkiye’de toplumu siyasetin böldüğünü kaydeden Böke, “Dolayısıyla bize düşen görev bunun bir siyasi sorumluluk olduğu bilinciyle yeniden Türkiye’yi bir toplum olarak hep birlikte yaşayabileceği bir zemine taşımaktan geçiyor. Biz CHP olarak bu kötü yönetimin ve kötü siyasetin ülkede yarattığı bu riski bertaraf etmek için gayret göstermeye devam edeceğiz. Ortaya çıkartılan ve bir sosyal soruna dönüştürülmeye gayret gösterilen bu siyasi mühendislik kendisini çok ciddi bir biçimde bir baskı unsuruna dönüştürüyor. Toplumu benden olan ve benden olmayan diye ikiye bölmeye çalışıyor. Kendinden görmediği tüm kesimleri düşmanlaştıran bu siyasete ‘hayır’ dememiz gerekiyor. Kendine itiraz edebilecek bu siyasete ve bu iktidara ‘hayır' dememiz gerekiyor. Ancak baskı ile tehditle varlığını sürdüreceğini bilen bir siyaset Türkiye'yi bölüyor. Bu kötü yönetim ve kötü yönetimin ortaya koyduğu siyaset artık sorunu bir parti sorunu olmasının ötesine taşıyor. Bu CHP'nin sorunu değil, bu bir Türkiye sorunu. Türkiye’nin CHP’nin önderliğinde aşabileceği bir soruna dönüşmüş vaziyette” ifadelerini kullandı.

“İKTİDAR KENDİSİNDEN FARKLI DÜŞÜNENLERİ HAPSE ATARAK FİKİRLERDEN KURTULABİLECEĞİNİ ZANNEDİYOR”
Siyasilere düşen görevin Türkiye’yi barıştırmak olduğunu ifade eden Böke, “Devletin verdiği gücü suistimal ederek kullanan iktidar kendisinden farklı düşünenleri hapse atarak fikirlerden kurtulabileceğini zannediyor. Bütün dünyanın sınır tanımadan haber yapan gazetecilerini ve Türkiye’de farklı ses olmak için gayret gösteren gazetecileri sınır tanımayan bir hukuksuzlukla hapse atıyorlar. Bu hafta yine çok değerli 3 gazeteciyi, insan hakları savunucusunu sadece farklı fikirleri yazdılar diye hapse atan bir iktidarla karşı karşıyayız. Geçtiğimiz hafta da DİSK’in genel sekreterini gözaltına almışlardı. Eğer hapislere atıyorsanız, bunu bugünkü hukuk düzeninde yapıyorsanız değişen yargı düzeninde yarın hiçbirimizin hukukunun olmadığı gayet açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Bunu sadece gazeteciler yaşamıyor. Bunu Türkiye’de kendi sesini duyurmak isteyen ama bu ses farklı geldiği için hoşlanılmayan bütün vatandaşlarımız yaşıyor. Binlerce insan Cumhurbaşkanına hakaretten davaya mazur bırakılmış durumda. Devletin kendisine sağladığı gücü vatandaşına karşı kullanan yaklaşım kendisini açık bir şekilde bir hafta içerisinde tutuklanan gazetecilerle, insan hakları savunucularıyla somut bir şekilde ortaya çıkartıyor” dedi.

“BİZLER ASLA ASLA SADECE AKP’Yİ SAVUNACAK BİR HUKUK DÜZENİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”
Bu hafta yargıda yapılan yeni düzenlemelerin bir kez daha bu alanı açıkça ortaya koyduğunu söyleyen Böke, “Kendilerinin arka bahçeleri olarak tarif etmek istedikleri bir hukuk düzeni var. Bizler asla asla sadece AKP’yi savunacak bir hukuk düzenine izin vermeyeceğiz. Biz Türkiye’de bütün vatandaşların hakkını hukukunu savunacak bir hukuk düzeni için mücadele vermeye devam edeceğiz” diye konuştu.
Maarif Yasası'yla Milli Eğitim kurumlarının içinin daha da boşaltılmak için adımlar atıldığını kaydeden Böke, şunları söyledi:
“Çocuklarımızı cemaatlere teslim eden, başkalarına devreden bu yaklaşıma asla izin vermeyeceğiz. Milli eğitimi ve yargıyı Türkiye’nin kurumları olduğu gerçeği üzerinden yeniden kazanmak için bütün mücadeleyi vereceğiz. Nasıl ki başbakan atanıyorsa öyle gözüküyor ki şimdi bir de keyfi şekilde büyükelçiler atanıyor. Atanmış başbakandan sonra şimdi liyakata göre yapılması gereken büyükelçilik atamaları tamamen yandaşlara bir ödül olarak verilir hale gelmiş gözüküyor. Biz bu atanmışlığa son vereceğiz. Hak edenlerin, bilenlerin iş yaptığı yepyeni bir Türkiye’nin inşası için gayret göstereceğiz. Saray rejimi Türkiye’nin önündeki en büyük güvenlik riski olarak ortaya çıkıyor.”
Böke, yargıya dair ortaya çıkan bu düzenlemelere ilişkin AYM’ye hızla gideceklerini de sözlerine ekledi.

“O MAHKEMELERE DAVET EDİLİRSEK O MAHKEMELERİN AKP’NİN YARGILANDIĞI MAHKEME SÜREÇLERİNE DÖNÜŞMESİ İÇİN HER TÜRLÜ ADIMI ATIYOR OLACAĞIZ”
Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Böke, bir soru üzerine, “Biz kendi adımıza hiçbir şeyden korkmuyoruz. Eğer biz o mahkemelere davet edilirsek o mahkemelerin AKP’nin yargılandığı mahkeme süreçlerine dönüşmesi için her türlü adımı atıyor olacağız. Türkiye asla gerçeklerden yoksun bırakılmayacak” yanıtını verdi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr