ABD’de kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’nin adayının Hillary Clinton olmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Vermont Senatörü Bernie Sanders’ın adaylığı ise en iyi ihtimalle “geçici bir heves” olarak yorumlanıyordu.

Kendini sosyalist olarak tanımlayan politikacının sosyal adalet vaatlerinin ciddiye alınacağına ise kimse ihtimal vermiyordu. Fakat bir sürpriz oldu. 74 yaşındaki Sanders bir anda gençlerin favori adayı haline geldi. Öyle ki ön seçimlerin ilk ayağı olan Iowa’da Clinton’ın ardından, sadece yüzde 0.2 farkla ikinci oldu. New Hampshire’daki ön seçimlerden ise Clinton’a 22 puan farkatarak galip çıktı. Sonuç  açıktı:Demokrat Parti’de gençler herkes için ücretsiz sağlık hizmeti vaat eden, parasız eğitim sözü veren Sanders’in kendi seslerini en iyi duyuran aday olduğunu söylüyordu. Artık adaylığını görmezden gelmek mümkün değildi.

Babası Holokost’tan kaçmıştı

ABD’de gençleri ve liberalleri arkasında toplayan Bernie Sanders çılgınlığının ilk kıvılcımları New York’un o dönemki Yahudi gettosu Brooklyn’de atıldı. Diğer başkan aday adaylarının aksine çocukluğuyla ilgili nadiren konuşan ve bunu seçim kampanyasının bir parçası haline getirmeyi reddeden Sanders, işçi sınıfında Yahudi bir ailenin çocuğu olarak 1941 yılında Brooklyn’de doğdu. Babası Holokost’tan kaçarak ABD’ye gelen Polonyalı bir boya satıcısıydı. Annesi New York’ta doğup büyümüş ve 46 yaşında hayata veda etmişti. Ailesiyle küçük bir apartman dairesinde yaşayan Sanders, daha sonra Guardian gazetesine verdiği bir röportajda göçmen çocuklarıyla birlikte geçirdiği Brooklyn yıllarını “Adaletsizliği orada gördüm. İşte bu benim siyasetimin en büyük ilham kaynağı oldu” sözleriyle anlatacaktı.

Yurttaşlık hakları aktivisti

Liseden sonra önce Brooklyn College’a giren Sanders, ABD’de yurttaşlık hakları mücadelesinin alevlendiği yıllarda Chicago Üniversitesi’ne geçti.Üniversitedeki 60’lı ve 70’li yıllarını savaş karşıtı ve yurttaşlık hakları  aktivisti olarak geçirdi. Martin Luther King Jr’in 1963 yılında başkent Washington’daki Lincoln Anıtı’nın önünde yaptığı ünlü “Bir rüyam var” konuşmasını gençlik önderi olarak en ön sıradan izledi. Üniversitenin ardından düzenli bir işe girmek yerine, İsrail’de kolektif yaşam ve tarım öncelikli toplu üretimin benimsendiği kibbutz’lara yerleşmeyi  seçti. Burada geçirdiği bir yılın ardından, Vermont eyaletine taşındı. 70’li yılların sonunda marangozluktan belgesel film yapımcılığına kadar birbirinden  farklı işlere soyundu. Sonunda siyasette karar kıldı.



8 buçuk saatlik konuşma

Sanders, 1981’de Burlington Belediye Başkanı oldu. 1990’da, 40 yıl aradan sonra ABD Temsilciler Meclisi’ne giren ilk bağımsız siyasetçi oldu. Temsilciler Meclisi’nde 16 yılın ardından Barack Obama’nın da desteğiyle Senato seçimlerine girdi ve kazandı. 2010 yılında vergi yasasına karşı yaptığı 8 buçuk saatlik konuşmayla tarihe  geçti. Başkanlık seçimlerine girebilmek için mecburen Demokrat Parti üyesi oldu ancak herkese ücretsiz sağlık hizmeti verilmesi, silah taşıma kanunlarının baştan aşağı değiştirilmesi gibi Amerikan siyaseti  için radikal fikirlerini savunmaktan vazgeçmedi. Demokrat Parti’nin adayı olması halinde Amerikan seçmenini arkasında toplayıp toplayamayacağı ise  büyük bir soru işareti.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr