Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 14 Mart Tıp Bayramı etkinliğinde dün, 'Elinde silahı olan, bombası olan teröristle, konumunu, kalemini, ünvanını, amacına ulaşabilmesi için teröriste emir verenin de hiçbir vasfı yoktur. Akademisyen olması, gazeteci olması, STK yönetici olması, aslında o kişinin terörist olduğu gerçeğini değiştirmez' ifadelerini kullanmasının ardından bugün İstanbul Nöbetçi 5. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen akademisyenler Esra Mungan, Muzaffer Kaya, Kıvanç Ersoy tutuklandı. Tutuklama kararı adliye önünde protesto edildi.

Barış isteyen 3 akademisyenin tutuklanmasına sosyal medyada büyük tepki



Akademisyenler Esra Mungan, Muzaffer Kaya, Kıvanç Ersoy "terör örgütü propagandası yapmak" ve TCK 301. maddesinde yer alan "Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve organlarını aşağılamak" suçundan tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi.

İstanbul Nöbetçi 5. Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan, 3 akademisyenin TCK'nın 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan tutuklanmasına karar verdi.

Mungan, Ersoy ve Kaya savcılığa ifade vermek üzere bugün 11:00 civarında Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne getirilmişti. Sorgular saat 13.00’te başlayıp 15.00 sularında sona erdi.

Avukat Meriç Eyüboğlu, meslektaşlarını adliyede bekleyen akademisyenlere ifadelerle ilgili açıklama yaptı. Eyüboğlu, ifadeleri dosyanın savcısı İrfan Fidan’ın almadığını, 10 Mart’taki açıklamayla ilgili soru sorulmadığını söyledi.

Savcı İrfan Fidan’ın kararını saat 16.20 sularında duyuran avukatlar, savcının üç akademisyeni tutuklama talebiyle nöbetçi mahkemeye sevkettiğini belirtti.

5. Sulh Ceza Hâkimi Cevdet Özcan, 3 akademisyenin TCK'nın 7/2 maddesinde yer alan "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan tutuklanmasına karar verdi.

'Bildiri, Bese Hozat'ın sözleriyle paralel'

Kararda, KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat’ın 22 Aralık 2015’te “Aydın ve demokratik çevreler özyenetimlere sahip çıksın" sözleri hatırlatılarak, bildirinin Hozat’ın açıklamalarıyla paralel olduğu iddia edildi.

'Akademisyenler terör örgütüyle  fikir ve eylem birlikteliği içinde'

Kararda şu ifadelere yer verildi:

Avrupa ülkelerinde de aynı uygulamaların yapıldığı öne  süren hâkim kararda, ‘devletin esasen savunma pozisyonunda olduğu, devletin katliam yaptığından bahsedip, asıl saldırıları gerçekleştiren terör örgütü mensuplarının eylemlerine hiç değinilmemesinden şüphelilerin terör örgütüyle aynı fikir ve eylem birlikteliği içinde olduklarının delili olduğu, yayınlanan bildirinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı’ ifadelerine yer verdi.

İşte bildirinin tam metni

"Barış için Akademisyenler" tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle:

Bu suça ortak olmayacağız! Em ê nebin hevparên vî sûcî!

Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!

Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.

Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye'nin kendi hukukunun ve  Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.

Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.

Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.

Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."Kaynak: Cumhuriyet.com.tr