Tutuklu Cumhuriyetçilerin 24 Temmuz’daki duruşmaya odaklandıklarını belirten Çakırözer, “Tüm bu temelsiz, mesnetsiz iddiaları tek tek hâkim karşısında çürüteceğiz” dediklerini aktardı. Tüm gazetecilerin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’nü selamladıklarını belirten Çakırözer, Bülent Utku’nun da Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için “Türkiye’nin demokratik, sosyal hukuk devleti olduğunu ileri sürenlere ve tüm insanlık camiasına, çok acil olarak, bu sese kulak vermesi çağrısı yapıyorum” dediğini dile getirdi.

‘Hâkim karşısında tek tek çürüteceğiz’

Çakırözer, görüştüğü tüm gazetecilerin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı “Adalet Yürüyüşü”nü selamladıklarını söyledi. Çakırözer, tutuklu Cumhuriyet yöneticilerinin de 24 Temmuz’daki ilk duruşmada yapacakları savunmalara odaklanmış durumda olduklarını belirtti. Çakırözer, Cumhuriyetçilerin, “Tüm bu temelsiz, mesnetsiz iddiaları tek tek hâkim karşısında çürüteceğiz” dediklerini aktardı. Çakırözer ayrıca, tutuklu tüm gazeteciler için mektup alma ve gönderme yasağının da sürdüğünü söyledi. Arkadaşlarımız Silivri’den şu mesajları gönderdiler:

Ahmet Şık: Yolu yol yapan, yolcusudur. Buradan görüyoruz ki Kemal Kılıçdaroğlu ve Adalet Yürüyüşü’ne katılan binler iyi bir yolculuğa çıktılar” dedi. Turhan Günay ise, “Her gün sabah, öğle ve akşam, koğuşun önündeki avluda, ‘adalet’ için yürüyorum. Tişörtüme üzerinde adalet yazan bir kâğıta iliştiriyorum.”

Murat Sabuncu: Türkiye iç ve dış politikada vahim bir süreçten geçiyor. İçeride temel hak ve özgürlükler kısıtlanmış durumda. Bundan sadece biz gazeteciler değil; eleştirel, muhalif her kesim payını alıyor. Dış politikada ise Türkiye içinden çıkılması çok zor tercihler üstleniyor. Ülkemizin geleceği yanlış dış politika tercihleri ile ipotek altına alınıyor. Bu vahim süreçte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ‘Adalet Yürüyüşü’ tüm Türkiye’yi olduğu olduğu gibi, biz tutuklu gazetecileri de çok heyecanlandırıyor. Silivri’den Türkiye’de demokrasi; hak, hukuk, adalet mücadelesi için yola düşen tüm yurttaşlara selam olsun.

‘Telefonum 3 aydır incelenmiyor’

Emre İper: Türkiye’de tüm darbeler, muhtıralaralar, Ergenekon kumpasında hep Cumhuriyet hedef alındı. Şimdi de yine FETÖ’cülükle hiç ilgisi olmayan bizler hedef alınıyoruz. Türkiye’de yaşanan tüm kötü şeyleri hep bizler mi çekmek zorundayız? Kumpasları düzenleyenler farklı ama mağduru hep bizleriz. Telefonumda ByLock olduğu iftirasının düzeltilmesi için telefonumun incelemeye alınması talebim 3 aydır yerine getirilmiyor. Kendi bilirkişi raporumuzu savcılığa teslim etmemize karşın, 81 gündür, telefonumun bir an önce ilgili makamlarca inceletilmesi yönündeki talebim yerine getirilmiş değil. Bir an önce bu talebim karşılansın ve haksız, hukuksuz tutuklanmam sona ersin. Okurlarına, arkadaşlarına Bedri Rahmi’nin çok sevdiği şiirini “bayram ikramı” olarak paylaşmak istediğini belirten Musa Kart ise, “Ülkemin iyi kalpli insanları, kekik, ıtır, fesleğen kokuları arasında adalet için Ankara’dan İstanbul’a yürüyorlar. Aklımız onlarda” dedi. Kart’ın “bayram ikramı” Bedri Rahmi dizeleri şöyle: Marifet hiç ezilmemek bu dünyada/ Ama biçimine getirip ezerlerse/ Güzel kokmak/ Kekik misali/ Lavanta çiçeği misali/ Fesleğen misali/ Itır misali/ İsa misali/Yunus misali/ Tonguç misali/ Nâzım misali...

Silivri'den Sincan'a: Bu ülkeye sağlıklı lazımsınız

Bülent Utku ise OHAL KHK’si ile ihraç edildikleri işlerine dönmek için açlık grevine başlayan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’ya seslendi. Utku, Silivri’den Sincan Cezaevi’ne “Haklı taleplerini tüm Türkiye’nin gündemine getirmeyi başardınız. Eyleminizde büyük ölçüde başarıya ulaştınız. Bundan sonra, siz bize, bu ülkeye sağlıklı biçimde lazımsınız. Lütfen kararınızı bir daha gözden geçirin” sözleri ile seslendi. Utku ayrıca, “Nuriye ve Semih’in seslerine bugüne kadar kulak vermeyen vicdanların ne ile beslendiğinin anlaşılması mümkün değil. Türkiye’nin demokratik, sosyal hukuk devleti olduğunu ileri sürenlere ve tüm insanlık camiasına, çok acil olarak, bu sese kulak vermesi çağrısı yapıyorum” dedi.

‘Yandaş basın iddianameleri sansürlüyor’

Sözcü Gazetesi’nden Gökmen Ulu ise önümüzdeki günlerde aylık tutukluluk değerlendirmelerinin yapılacağını belirterek, “Hakimlerin özgürlüğümüz yönünde karar vereceğine inanıyorum. Ben buradan torpille, lütufla deği, hukukla çıkmak istiyorum. Bizi burada tutarak asıl cezayı çocuklarımıza, ailelerimize, sevdiklerimize veriyorlar” dedi. Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerinin hayatlarının FETÖ ile mücadele ile geçtiğini dile getiren Ulu, sadece 15 Temmuz gecesinin bile basının önemini tüm Türkiye’ye gösterdiğini vurguladı: “Biz Sözcü olarak da hiç tereddütsüz darbe karşısında durduk. Ben bizzat en kritik anlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanındaydım, onun ilk açıklamasını dünyaya ben duyurdum. Daha sonra hem Erdoğan hem Başbakan Yıldırım medyaya teşeekkür etti. Gerçekten de darbe girişiminin başarısız olmasında kırılma anı basının verdiği mücadeledir. Basın sadece Erdoğan’ın hayatını kurtarmadı. Aynı zamanda tüm milletin uçuruma sürüklenmesini engelledi. Evet muhalifiz, evet eleştiriyoruz ama hiç kimseye iftira atmayız, haksızlık hukuksuzluk yapmayız. Gazeteci olarak sadece doğruları dosdoğru söyleriz. Hükümetin bir konuya dikkatini çekmek isterim. Muhalif basın, eleştirel basın aslında en çok hükümete yarar sağlar. Bakın mesela FETÖ iddianamelerinde çok başarılı mücadele veren kanun adamları, cesur savcılar var. İddianameleri basında haber oluyor. Bakıyorsunuz 15 Temmuz sonrasında dahi FETÖ ile ilişkisini sürdüren hükümete yakın bazı isimler o iddianamelerde yer alıyor. Fakat o kimseler yandaş basında iddianamelerin kendileri ile ilgili bölümlerini sansürletiyorlar. Erdoğan’ın ve hükümetin bunlardan haberdar olmasını engelliyorlar. Hükümet yanlısı basının yazmadığı gerçekleri muhalif basın kimseden korkmadan yazıyor. Bizler işte böyle gazeteciyiz. Sözcü’den Cumhuriyet’ten zarar gelmez, fayda gelir memkelete.”

‘1 hafta 10 gün doktor bekliyoruz’

Aralarında uyku apnesinin de olduğu 11 kronik rahatsızlığı olan Şahin Alpay ise “Son olarak haziran ayında sağ bacağımdan iki küçük operasyon geçirdim” dedi. Ahmet Turan Alkan da tutukluların ihtiyaç duyduklarında doktorla temas sağlama konusunda büyük güçlük yaşadıklarını vurguladı. Alkan, “Aramızda şeker, tansiyon gibi sorunları olanlar doktora ulaşmak için bir hafta on gün beklemek durumunda kalıyorlar. Bu sürenin bu kadar uzun olmaması lazım. Kötü niyet olduğu kanaatinde değiliz ama demek ki ihtiyaca yetişemiyorlar” diye konuştu.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr