Avrupa Parlamentosu’nun ‘müzakereler dondurulsun’ tavsiyesinin ardından bu defa da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Türkiye için alarm zilleri çalıyor. Türkiye’nin durumunun değerlendirileceği ocak ayındaki oturum öncesinde AKPM’nin özel olarak oluşturduğu alt komitesi, Türkiye’nin yeniden denetleme sürecine alınmasını isterken, AKPM’deki Türk milletvekillerinin yetkilerinin ise askıya alınmaması tavsiyesinde bulundu.

Komitenin raporunda AKPM’deki Türk milletvekillerinin yetki belgelerinin askıya alınmasının sadece yanlış olmayacağı aynı zamanda ters tepeceği de belirtildi ve “Türk parlamenter heyetiyle oy kullanmaya ve tam işbirliği yapmaya devam etmeliyiz” denildi. Türkiye’nin Avrupa Komisyonu kurucu üyesi olduğunu anımsatan heyet başkanı Danimarkalı Mogens Jensen, “Ailemizin bir parçası olmaya devam etmeli” dedi. AKPM, ekim ayında yaptığı oylamada, Türkiye’nin durumunu ocakta değerlendirme kararı vermişti. 2004 yılında Türkiye’yi denetleme sürecinden çıkartıp, denetleme sonrası sürece alan AKPM, Türkiye’nin demokraside basamak atladığını onaylamıştı. Ardından da AB ile müzakereler başlamıştı. Raporda, 18 kişiden oluşan Türk heyetinin yetki belgesinin iptal edilmemesi çağrısında ise muhalif milletvekillerinin telkini etkili oldu.

‘Biz sizi Gülen için uyardığımızda...’

Gülen hareketinin AKP’nin on yıllarca müttefiki olduğu anımsatılan raporda, “Nisan 2013’te izleme sonrası sürece dair hazırlanan raporda Josette Durrieu, Gülen hareketinin etkisine işaret etmiş ve ‘kamu kurumlarına nüfuz etmiş ve toplumda etkisini artırmayı hedeflemektedir’ demiştir. Bu o zamanki Türk heyeti başkanı tarafından ‘Kanıt olmadan’ yapılan ‘Ciddi bir iddia’ olarak değerlendirilmişti. O zamanki başkan Nursuna Memecan’ın “Bir gruba bağlı olmak onları güvenlik güçlerine ya da kamu görevine atanmaktan mahrum bırakmamalı. Sadece, Türk hukukuna göre yaptıkları yanlışlar için hesap sorulabilir” sözleri anımsatılırken raporda, “Ne yazık ki bu çizgi artık Türk yetkililer tarafından izlenmiyor” denildi.

Jensen başkanlığındaki heyetin 21-23 Kasım tarihlerinde Ankara’ya yaptığı ziyaretin ardından hazırladığı rapordan bazı başlıklar şöyle:

Mücadele hukuk içinde olmalı: Devletin darbe girişiminde bulunanları tespit etme ve cezalandırma hakkı ve görevi ile her şekilde vatandaşlarını koruma ve terörle mücadele görevi vardır. Ama yanıtlar ancak hukuk kuralları içerisinde verilirse etkili olabilir. Bu, İstanbul’daki eşzamanlı son trajik saldırıların gösterdiği gibi Türkiye’nin gerçek terör tehdidiyle karşı karşıya olmasıyla değişmez.

Hukukun ötesine gittiniz: 15 Temmuz’un ardından OHAL ilan etmek ve hükümete olağanüstü yetkiler vermekte hiç şüphe yok. Ancak hükümet tarafından alınan önlemlerin, bu gücü çok geniş yorumladığı ve Türk Anayasası’na ve uluslararası hukuka göre izin verilenin çok ötesine gittiğine de hiç şüphe yok.

Ölüm cezası tartışılmamalı bile: Duygusal tepkileri anlarız ama idam cezası örgütün en eski üyelerinden birinde tartışılmamalı bile. Bu aşılmaması gereken çizgilerden biridir.

367’de Referandum sözü: AKP Başkan Yardımcısı bize anayasa reformunun parlamentoda üçte iki (367) oyla kabul edilse dahi referanduma sunulacağını söyledi. (Anayasa teklifine göre) Orduyla ilişkisi olanlar seçimlerde aday olamayacak. Parlamentonun bakanları soruşturma ve hükümeti sorumlu tutma yetkisi kaldırılıyor. Biz temaslarımızda, ne olursa olsun güçler ayrılığına saygı duyulmasını söyledik. Bu demokratik bir sistem için ön şarttır. Şu anda görülen, bu yönde ilerlemediği.

Şimdi Anayasa zamanı değil: Anayasa değişikliğini OHAL’in kaldırılmasının ardından uygulamak yeterli değil; tüm bu süreç daha sakin bir sosyal ortamda, bu sürecin hızlandırılmasını gerektirecek bir neden görünmediğinde yapılmalı. Daha geniş bir toplumsal uzlaşı olmalı. Umarım Venedik Komisyonu ile bu konuda temasa geçersiniz.

‘Denetlemeliyiz çünkü...’

* Rapor ile 15 Temmuz’un askeri bilançosu ilk defa açıklandı: Genelkurmay Başkanlığına göre 8651 askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74’ü tank 246 silahlı araç ve yaklaşık 4 bin hafif silah 15 Temmuz’da kullanıldı.

* KHK’lerin parlamentoda onayının gecikmesi, parlamenter kontrolün etkisini zayıflattı. OHAL ardından söylenen partilerarası komite gibi Cezaevleri Komisyonunun da ziyarette bulunmaması hayal kırıklığı yarattı.

* Parlamentoyu milletvekillerinin dokunulmazlıklarını yeniden vermeye çağrıyorum. Dokunulmazlıkları kaldırmak yerine, her birini teker teker ele alarak muafiyetlerini kaldırın.

* Söz verilmesine karşın Demirtaş ve Yüksekdağ ile görüştürülmedik. Türk yetkilileri tutuklu vekilleri serbest bırakmaya ve onların ziyaret edilmesine izin vermeye çağırıyorum. Demokrasiye, böyle saldırıldığı zamanlarda, ulusal birlik, diyalog ve uzlaşma sağlamak çok önemlidir. İkinci muhalefet partisinin vekillerini tutuklamak Türk demokrasisi hakkında doğru mesaj vermiyor.

TMY AK’ye uygun değil

Yetkililerden ısrarla “Türkiyede bir tek gazeteci bile mesleki faaliyetleri nedeniyle tutuklu değil” söylemini duyduklarını belirten Jensen, Sabuncu ve gazetemiz icra kurulu üyelerine yönelik FETÖ ve PKK’ye üye olmadan yardımcı olmakla suçlandığını belirtti. Ardından da Parlamentonun 2121 No’lu kararında Terörle Mücadele Yasası’nın “aşırı yorumlandığı”na yönelik yorumunu anımsatarak, bunun “Avrupa Konseyi standartlarını ihlal” olduğu belirtildi ve “2013’te de çağrı yapıldığı gibi Türkiye terör ve suç örgütüne üyelik ile ilgili bu tanımlarını gözden geçirmeli” denildi.

15 Temmuz’un bilançosu

Rapor ile 15 Temmuz’un askeri bilançosu ilk defa açıklandı: Genelkurmay Başkanlığı’na göre 8651 askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74’ü tank 246 silahlı araç ve yaklaşık 4 bin hafif silah 15 Temmuz’da kullanıldı.

FETÖ’de hapise 16 AB kriteri

Raporda iktidar ve muhalefet arasındaki görüş farklılıklarına da sık sık yer verilirken, neden yüz binlerce kişinin görevden uzaklaştırılmak yerine ihraç edildiği konusunda yanıt alamadıkları belirtildi. Hapis cezası için 16 kriter bulunduğu ve bunların resmen açıklanmadığı belirtilirken sadece bilinen ByLock, Bank Asya, kısa zamanda yükseliş, okullarına çocuk gönderme gibi kriterler sıralandı.

Delil sadece itiraf

Darbe araştırma komisyonunun FETÖ’nün 15 Temmuz’un arkasında olduğuna dair kanıt olarak sunulduğunu belirten Jensen, “Muhataplarımız itiraflar haricinde bize bir kanıt sunmadı” dedi. Raporda bu kadar çok hâkim ve savcının atılması için itirafların yeterli olamayacağı belirtildi.

Murat Sabuncu ile görüşemedik

177 basın kuruluşunun kapatıldığı anımsatılan raporda, heyetin Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu ile görüşmesine izin verilmemesine de işaret edildi. 140’tan fazla gazetecinin tutuklu olduğuna işaret edilirken Sabuncu’nun yanı sıra Cumhuriyet Vakfı üyelerinin de FETÖ ve PKK’ye üye olmadan “gerçeği manipülasyon ile çarpıtmak ve Türkiye’yi yönetilemez hale getirecek hikâyeler basmakla” suçlandığı anımsatıldı. Tüm gazetecilerin derhal serbest bırakılması istendi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr