Barış için Akademisyenler İnisiyatifi’nin ‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisine imza atan 1128 akademisyene yönelik soruşturmaların yurtiçindeki ve yurtdışındaki yankıları sürerken, İstanbul ve Yıldız Teknik üniversitelerindeki akademisyenlere soruşturma açıldı.

İstanbul Üniversitesi’nde bildiriyi imzalayan 18 profesör, 8 doçent, 15 yardımcı doçent, 11 araştırma görevlisi olmak üzere toplam 53, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde ise 32 akademisyen hakkında rektörlük tarafından disiplin soruşturması başlatıldı. İstanbul Üniversitesi’nde oluşturulan soruşturma komisyonunda ifade vermek üzere akademisyenlere tebligat gönderilmeye ve telefonla tebligatların alınması için bilgi verilmeye başlandı. Soruşturma komisyonu başkanı tarafından akademisyenlere gönderilen tebligatta bildiriye değinilerek, “Türkiye Cumhuriyeti devletinin katliam yapmakla suçlandığı bildiri altında imzanız yer almak suretiyle ilgili iddiaları öne sürmenizdir” denilerek bildirideki ifadelere yer verildi.

Stavila istifa etti

Facebook’ta ‘Barış İçin Akademisyenler’ bildirisiyle ilgili bir paylaşıma yorum yazan Romanyalı akademisyen Andrei Stavila, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’ndeki görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Bianet’e konuşan Stavila, 15 Ocak’ta İngiltere’deki profesör bir arkadaşının Facebook’ta Türkiyeli akademisyenleri destekleyen bir bildiri paylaştığını gördüğünü ve altına şu yorumu yaptığını söyledi: “Türkiye’de şu anda olanlar inanılmaz. Buradaki yabancı öğretim üyeleri, ben de dahil, ciddi şekilde en kısa zamanda ayrılmayı düşünüyoruz. Türkiye karanlık çağlara geri dönüyor, bazılarımız yöneticiler ve öğrenciler tarafından tehdit ediliyoruz.”

Bu yorumunun sahte isim kullanan biri tarafından rektöre iletildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Stavila, iki saat sonra bölüm başkanının kendisini arayıp çok kızdığını ve YÖK’ün sözleşmemi yenilemeyebileceğini’ bildirdi. Aynı gün istifa mektubunu veren öğretim üyesi, Muğla’dan ayrıldığını ifade etti. Türkiye’de kendini özgür hissetmediğini söyleyen Romanyalı akademisyen, “Türkiye, ne yazık ki ölüyor ve onu kurtarmak isteyenler her gün azalıyor. Türkiye’den ayrıldım, hikâyemi anlatmak için güvendeyim” dedi.

Sendikacılardan destek

Türk-İş, DİSK, KESK ve bağımsız sendikalara üye 256 sendika yöneticisi, ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlığıyla bildiri yayınlayan 1128 akademisyene destek verdi. Sendikacılar, “Barış ve ortak gelecek için yaşamı savunuyoruz. Barış İçin Akademisyenler Girişiminin ‘silahların susması ve müzakerelerin başlaması’çağrısı, bu toplumun ortak aklının ve vicdanının sesidir.” dedi. Sendikacıların ‘Barış ve Ortak Gelecek İçin Yaşamı Savunuyoruz’ başlıklı destek bildirisinde şu görüşler yer aldı: “Silahların ve çatışmaların ortasında yaşamaya mahkûm bırakıldığımız bugünlerde iki binin üzerinde akademisyenin yapmış olduğu “barış” çağrısı hepimize güç vermiş, geleceğe dair umudumuz olmuştur.”

Görevden uzaklaştırıldı

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyoloji Bölümü araştırma görevlisi Deniz Ali Gür hakkında iki ay süreyle görevden uzaklaştırma kararı verildi. Gür, Türk Sosyal Bilimler Derneği tarafından düzenlenen Genç Sosyal Bilimciler Yarışması’nda geçen ay ödül almıştı.

Adıyaman Üniversitesi’nde görevli Yrd. Doç. Dr. Güler Yavuz ile Abdurrahman Aydın ve Mustafa Altıntop, Terörle Mücadele Müdürlüğü’ndeki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

Bolu’da ev baskını

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. Bahadır Aydın, Prof. Dr. Cem Somel, Yrd. Doç. Dr. Cengiz Ekiz, Yrd. Doç. Dr. Cesim Çelik, Yrd. Doç. Dr. Mete Çetik ve araştırma görevlisi Orhan Kaya da 3 akademisyene destek amacıyla aynı bildiriye imza attı. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı, sonradan bildiriye imza atan 6 akademisyen hakkında da aynı suçlamayla soruşturma başlattı. İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, soruşturma kapsamında akademisyenlerin evlerine eş zamanlı baskın yapıldı.

Feyzioğlu’na protesto

Çağdaş Hukukçular Derneği Mersin Şubesi avukatları Mersin Barosu toplantısında Metin Feyzioğlu’nu protesto etti. “Tayyip seninle gurur duyuyor” sloganları atılınca Feyzioğlu protestocu avukatlara, mikrafonu uzatarak ‘gel burada konuş’ dedi. Feyzioğlu, “Konuşma süremi yarı yarıya paylaşalım. Buyurun söyleyeceklerinizi kürsüden söyleyin” diyerek protestocu avukatlardan birini kürsüye davet etti. Kürsüde konuşan avukat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yasadışı davranışlarına dikkat çekti. Bunların eleştirilmesini istedi.

Küçük’ten kehanet!

İktidar yandaşı Star Gazetesi’nde yazıları çıkan ve gazetecileri hedef göstermesiyle bilinen Cem Küçük, ‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisine imza atan akademisyenleri hedef gösterdi. Küçük, akademisyenler hakkında daha önce söylediği ifadeleri yineleyerek, “Türkiye Cumhuriyeti de medeni bir ülkedir ve imzacı akademisyenler de bu ülkede artık yok hükmündedir. Çok yakında yaşayıp yaşamadıklarını bile kimse bilmeyecektir. Medeni çözüm budur” dedi.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr