11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski danışmanı ve Yeniçağ gazetesi yazarı Ahmet Takan' MİT Müsteşarı Hakan Fidan'la ilgili çok konuşulacak bir yazı kaleme aldı. Hakan Fidan'ın Körfez ülkelerine ziyaretleriyle ilgili olarak "AKP'deki çok önemli isimlerden duyduğu" bir iddiayı köşesine taşıyan Ahmet Takan, Katar'daki FETÖ'cülerle Hakan Fidan arasında 'barış görüşmeleri' yürütüldüğünü öne sürdü.

"Ayrıntı sorarsanız; var ama şahsi görüşlere dayalı. Bana sorarsanız referandum ve sonrasında takip edilen ince ayarlı süreçte hiçbir gelişme bana sürpriz gelmez" ifadelerini kullanan Ahmet Takan, "Nedenlerini kaba taslak şöyle sıralayabilirim" deyip şöyle devam etti:

* 15 Temmuz hain darbe girişiminin baş aktörlerinden Tümgeneral Mehmet Dişli ile ilgili bazı şaibelerin hâlâ ortalıkta dolaştığı ve abisi AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'nin mevcut görevine hâlâ devam ettiği ...

* 15 Temmuz hain darbe girişimini araştırmak için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu'nun  çalışmasını çok yakından takip eden bir gazeteci olarak, dosyanın nasıl kapatıldığını çok iyi bildiğimden, nasıl suyuna tirit bir çalışma yürütüldüğünü gördüğümden.. Devlet ve millet bekasını tehdit eden böyle hain bir girişimi aydınlığa çıkarmak için ek çalışma süresini bile kullanmamasından... Başbakan, Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu'nun komisyona getirilmemesi... Tutuklu olan darbecilerin gidip dinlenilmemesi...

* Adil Öksüz muamması..

*Ziraat Bankası, Halkbank ve THY gibi kuruluşların Varlık Fonu'na devredilmesi...

* Son olarak da, AKP Genel Başkan Yardımcısı Erol Kaya'nın bir toplantıda açık açık sarf ettiği, "Hükümet üyelerinde ve Milletvekillerimizde ByLock çıkmadı" sözleri. Hani!.. "Kabine içinde en az 6 Bakanda ByLock tespit edildi, AKP'de 50'ye yakın da ByLockcu mebus var" iddialarını sarayın en baş danışmanlarından ve bazı AKP ileri gelenlerinden kulaklarımla duymasam neredeyse ben de inanacağım Erol Kaya'ya!.. 

* Oslo görüşmelerinin önce hakaretlerle nasıl inkar edildiğini,  sonra da "çözüm süreci" adına nasıl can siparene savunulduğunu da hatırlayın.

Ahmet Takan'ın yazısını okumak için tıklayın.

Kaynak: Cumhuriyet.com.tr