KAMURAN KARACA*

Memur sen ve Eğitim Bir Sen genel başkanı, Ali Yalçın, Yeni Şafak gazetesine 8 Nisan 2016 günü bir yazı yazmış. Sendikamıza ve kendiler gibi düşünmeyen birçok çevreye hakaretler yağdırmış. Öncelikle yazısında bir eğitim sendikasının temsilcisi mi yoksa diyanetin ya da dini vakıf veya cemaatlerin temsilcisi ya da sözcüsü mü olduğuna açıklık getirmesi de gerekirdi. Bir öğretmen olarak Karaman'daki çocuklarımıza sahip çıktığını ve sonucu kime, nereye giderse gitsin açığa çıkarılmasını istemeliydi. Ama bu işlerin açığa çıkarılması bir tarafa, suçlu kurum yada kişilerin perdelenmesi anlamına gelecek tutumla bize, olayın üstüne giden Eğitim Sen'e saldırıyor.

Bakın Ey Yobaz Takımı

4+4+4 düzenlemesi ile eğitimin yapısının bozulacağını, bunun için gerekli araştırma ve düzenlemelerin olmadığını, bir siyasi dayatma biçiminde getirilme endişemizi paylaştığımızda gene bize ağır laflar söylediniz. Bugün sonuçlarına baktığımızda; Okul öncesi zorunlu olmaktan çıkarıldı. Yerlerine her gün ülkenin her köşesinde açılan ve sizlerin de projesi olan 4-6 yaş arasında çocuklarımızın hedeflendiği "Sıbyan Mektepleri" oturtuluyor. Ana okullarından başlayarak kız erkek öğrenciler ayrı sınıflarda okusun diye zorluyorsunuz. İlkokul 1. sınıflardan başlayarak Din dersleri için zorluyorsunuz. Liselerde ve diğer tüm okullarda; laboratuvar, işlik, atölyeler, spor alanları, kütüphane, yeterli donanım, eğitimin kalitesi hiç umurunuzda değilken, mescit açılması, bu okullarda din dersleri saatlerinin artırılmasını, mümkünse her okulun İmam hatiplere dönüştürülmesine çalışıyorsunuz.

Eğitim Bir Sen üyesi olmayan binlerce müdür görevden alındı. Mahkeme kararlarına rağmen görevlerine iade edilmedi. Müdür yardımcıları bile artık yalnızca sizin sendikanızın üyeleri olsun diye zorluyorsunuz.

Stajyer öğretmenler için; yazılı sınavlar yanında, mülakatla asalete geçeceği düzenlemesi üzerinden Eğitim Bir Sen üyesi olmazsa stajyerliğinin kaldırılmayacağı baskılarını hemen her gün yaptırıyorsunuz.

Dershanelerin kapatılması ki; biz kurulduğumuz günden beri, yani siz ortada yokken de savunuyorduk. Ama böyle cemaat siyaset tartışması dışında ve tümden kapatılmalı eğitim modelimiz buna göre düzenlenmeliydi. Şimdi ne oldu? "Temel Lise" diye bir kurum ortaya çıkarıldı. Dershane mi Okul mu belli değil. Ancak çocuklarımız ve veliler şimdi daha çok para ödeyerek buralara kayıt yaptırmak zorunda kalıyor. Ayrıca tüm liseler dershanecilik faaliyetine zorlanıyor.

Okulları çeşitli adlar altında cemaat, tarikat vb. çevrelerle buluşturan yüzlerce uygulama başlatıldı. Çocukları ve eğitimcileri bu çalışmalara katılmaya zorluyorsunuz.

Diğer taraftan, çatışmaların yaşandığı merkezlerde 150 bin civarında çocuk eğitim hakkını kullanamadı.

Bunları dillendiren ve düzeltilmesini isteyen Eğitim Sen üyelerini, yaptığımız sendikal ve demokratik çalışmalar suçmuş gibi gösterip hedef haline getiriyorsunuz. Bir çok arkadaşımız görevden çıkarma dahil farklı cezalarla tehdit ediliyor. Bu doğrultuda MEB Denetle Kurulu ,müfettişleri toplantıya çağırıyor ve ceza vermeye zorluyor. Mahkemelerin, Danıştay'ın ,Anayasa Mahkemesi'nin, AHİM' karaları ortadayken sendikal etkinlik ve eylemler üzerinden binlerce üyemize soruşturmalar açılıyor.

Daha onlarcasını sayabileceğimiz zorlama yönelimlerinizle, eğitim içinden çıkılmaz hale geldi. Eğitimin her kademesi ve müfredatı hemen her gün yeniden tartışmaya açılıyor. Bu durum, bu gidişten kaygı taşıyan ,sürece bağımsız bakabilen, tüm eğitim çevrelerinde, toplumsal kesimlerde konuşuluyor. Çocuklarımızın ve ülkenin geleceği karartılıyor.

Öyle lafı dolandırmaya gerek yok. Biz Eğitim Sen olarak; laik bilimsel eğitimi ve seküler yaşamı savunuyoruz. İnançlarla ve inancımızla bir sorunumuz da yok. Bunu sizden öğrenecekte değiliz. Yaptıklarınıza baktığımızda Dünyada bize en son inanç öğretecek kesim bile olamazsınız.

Biz eğitim ile inanç işleri ve inanç kurumlarının karıştırılmaması gerektiğini, bunun toplumsal yaşam ve ülke geleceği açısından gerekli olduğunu, bunları değiştirmeye yönelik zorlamalarınızın ayrıca mevcut yasalar karşısında suç olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Siz ne istiyorsunuz onu açık söyleyin. Şer'i eğitim mi istiyordunuz.

İşte her şeyin birbirine karıştırıldığı böyle bir ortamda, çocuklarımız çeşitli tarikat cemaat, dernek vb. oluşumların eğitim faaliyetleri adı altında uygulama ve zorlamalarına maruz kalıyor. Milli eğitim Bakanlığı ya da Milli Eğitim Müdürlükleri ile yaptıkları söylenen protokoller üzerinden yüzlerce ev, derslik, kurs merkezi vb. üzerinden çocuklarımız toplanıyor. İnanç eğitimi yaklaşımı adıyla ideolojik, siyasal yönlendirmelere zorlanıyor. Buralarda kim hangi yetkiyle çalıştırılıyor? Ne anlatıyor? Resmiyeti var mı? Bakanlık programları mı uygulanıyor? Tüm bunları sorduğumuzda kimseden ses çıkmıyor. Buralarda çocuklarımız Karaman'daki gibi istismar da edilebiliyor.

Bizim görevimiz her boyutuyla bu istismarcılardan çocuklarımızı ve ülkenin geleceğini kurtarmaktır.

Siz neden Karaman'da başta Milli Eğitim Müdürlüğü olmak üzere yetkililerin olayda ihmalini konuşmuyor da bize saldırıyorsunuz? Neyin telaşındasınız? Yoksa oralarda o kişiyle çekilen resimler mi sizi telaşlandırıyor?

Eğitim Sen, LGBTİ ile ilgili açıklama ve çalışma yapıyormuş ta ahlaksızlığı körüklüyormuş. İşiniz hep çarpıtma olduğundan kamu oyu bizden duysun.

Bu kapsamda olabilecek eğitim çağında çocukların ya da eğitim süreçleri içindeki kişilerin tespiti ve yapılabileceklerdir sendikamızın yaklaşımı. Bu konular eğitimin ya da bilimin konusu değil de nerenin konusudur sizce?

Ahlaksızlık, yalancılık, hırsızlık, her türlü kötülüklere karşı başta eğitim , bilim ve akıl olmak üzere toplumsal tüm değerlerin kullanılması bizim temel yaklaşımızdır. Bu nedenle ağzınızdan çıkanı kulağınız duymalıdır. İnanç istismarı ile bu işlerin yürümeyeceğini örneklerde görüyoruz. Bırakın bu işleri siz kendi işinize bakın .Yani gölge etmeyin yeter.

Diğer taraftan sendikamıza Kemalist, bölücü, marjinal solcu gibi değerlendirmeler ve buradan mağdur edebiyatı içinde olunmasına gelince. Bu ülkede çalışan eğitimcilerin siyasal yaklaşımlarına bakılmaksızın üye yapmak her sendikanın tüzüğü gereğidir. Bizim sendikamız, darbelerden ve faşizan yönelimlerden en çok mağdur olmuş ve bedel ödemiş bir sendikadır. Sizin gibilerin bu dönemlerde ortaya çıkarıldığı ve özel desteklerle palazlandırıldığını çok iyi biliyoruz. Onun için 12 Eylül öncesi esameniz okunmuyordu. Onun için AKP öncesi 10 -15 bin üyeyle var olmaya çalışıyordunuz.

Bizim bölücülükle, terörle, şiddetle hiç bir işimiz olmaz. Kimden gelirse gelsin şiddetle kınarız.

Bizim farkımız, bu ülkede tüm kesimlerin demokratik haklarını kullanabileceği ortamların sağlanması, barış içinde bir ülkede ve dünyada yaşanmasıdır.

Sendika olarak bu bakışımızı desteklemek için eylem ve etkinlikler, grevler de yaparız.

Ama mağdur edebiyatı yaparak, Eğitim Sen 'i suçlayarak bu işler olmuyor. Ülkede bizim bakışımıza benzer siyasi yönelim ile ülkede barış ve kardeşliğin sağlanması için birçok uygulamayı yapan AKP iktidarına ve uygulamalarına sesiniz çıkmamıştı. O zaman siz de bize dedikleriniz gibi miydiniz? Yoksa marjinal sağcı irticacı mıydınız ?

Bir de terör, şiddet gibi olaylarla ilgili suçlamalarınız karşısında şunu soralım: Eğitim Sen 'inde içinde olduğu sendika ve çeşitli kurumlar 10 Ekim'de Ankara 'da" Emek Barış ve Demokrasi "talebiyle miting yapmak istedik. Cumhuriyet tarihinde bir ilk oldu ve başkentte 2 canlı bomba ile bir mitinge saldırıldı. 7'si öğretmen 27'si kamu çalışanı 101 arkadaşımız öldü. 450 yaralı vardı ve hala tedavileri devam edenler var. Ölen ve yaralananların çoğu öğretmen yakınları.

Ülkede hemen her kesimden insanlar aradı. Acımızı paylaştılar. Ama bir tek sizden ses çıkmadı. Aramadınız.

Bu ülkede başta çalışanlar olmak üzere, toplumsal tüm kesimleri karşı karşıya getiren politikalardan beslendiğinizi çok iyi biliyoruz. Onun için gene bu ülkede bir ilk oldu. Bu saldırının hemen ardından Konya'da oynanan milli maçta, kaybedilen arkadaşlarımız için yaptırılan saygı duruşu yuhalatıldı.

Onun için sizlerin de, zihniyetinizin de ülkeyi ne hale getirdiğini biz biliyoruz. Yapmaya çalıştıklarınızın hepsini biliyoruz. Bize saldırılarınızın arkasında korkunuzun olduğunu da biliyoruz. İşlediğiniz suçların er geç hesabını yargı önünde vereceksiniz.

Korkun bizden.

* Eğitim Sen Genel Başkanı

Kaynak: Birgun.net