ANIL YURDAKUL

Yeşilçam Sineması’nın bitmesiyle beraber sinema emekçileri iş bulmamanın zorluğunu yaşadılar. Birçok sanatçı parasız kaldı, güç şartlara mahkûm oldu. Zaman zaman ise bazı sinema dernekleri oyunculara sahip çıkarak yardımlarda bulundu. Konuyla ilgili olarak Beyoğlu’nun arka sokaklarında rastladığımız oyuncu Recep Bülbülses, Gönül Gül ve önemli ışık şeflerinden Ömer Ekmekçi ile bugünkü durumu konuştuk. Hepsinin ortak sitemi devletin kendilerine sahip çıkmaması.

Recep Bülbülses:Nankör bir meslek
Birçok Yeşilçam emektarı gibi otel odalarında kalan 51 yaşındaki Recep Bülbülses, eski günlerini özlemle anarak, 1990’lardan itibaren Yeşilçam’ın bitmeye başladığını, 2000’li yıllarda ise dizilerin artmasıyla tamamen bittiğini belirtti. Geçimini sürdürmek için barlarda sahne almak zorunda olduğunu sözlerine ekleyen Bülbülses şöyle devam etti: “Recep Bülbülses olarak 36 yıllık sanat yaşamımda 4 başrol oynadım. Bu filmler Oğuz Gözen’in verdiği başrollerde toplamda 2 bin, 3 bin lira kazandım, ev parası diye bir durumda olmadı nankör bir meslek. Geçmişe baktığımda bugün insanlar, senaryolar, yapımcılar yönetmenler değişti, değişmeyen kalmadı ki. Artık roller teklifler gelmiyor, Yeşilçam’daki bizler açlıktan sefillikten ölsek ne var diyecekler, öyle bir durum. Devlet bize sahip çıkmıyor, Yeşilçam’ın bazı insanlarına özel olarak yardım ediliyor ama başrollerde oynamamış yan rollerde veya figüran olan sanatçılar hor görülmeye devam ediliyor. Geberirsek geberelim fark etmiyor artık, başroldekiler hatırlanıyor ama diğer sanatçılar unutuluyor.

Yeşilçam’ın önemli isimlerine yardımlarda bulunan derneklere de değinen Bülbülses derneklerin kendi kendilerine yardım ettiklerini ifade ederek şunları söyledi: Başroldekilere falan yardım ediliyor ama Yeşilçam emektarlarına yardım edilmiyor. Bizim için açlık sefillik devam ediyor, biz koruma altında değiliz açlığa mahkûm oluyoruz. Yeşilçam emektarı ölmüş sürünmüş kimsenin umurunda değil.

Ömer Ekmekçi:Karşılığı bu olmamalıydı
Kanlı Nigar, Şark Bülbülü, Kaçak, Maden, Yüz Numaralı Adam gibi birçok filmde Işık Şefi olarak çalışmış Yeşilçam’ın en önemli emekçilerinden 75 yaşındaki Ömer Ekmekçi Tarlabaşı’nda kirası 400 lira olan bir evde yaşamını tek başına sürdürüyor. Ekmekçi, yeni çekilen filmlerin aceleye getirildiğini belirterek şöyle devam etti: “Yeni çekilen dizilere bakıyorum ışık, oyuncunun yüzünde patlıyor. 5 para etmez çekimler yapılıyor, yine de çekiyorlar az para vererek yapılan işler ama iyi bir şey değil ki. Benim aktif olduğum dönemde kameramanla anlaşarak yavaş ama kaliteli işler çıkarıyorduk. Bugün teklif gelmiyor artık, benim yanıma kafama uyan iki elemanı alıp çok güzel işler çıkartabiliriz fakat herkes ucuz ve hızlı işin peşinde. 50 yıllık emeğim var Yeşilçam’da ve 17 bin lira alacağım var, alacaklılarımı görüp istediğimde ‘Ya bir dur Allah aşkına param yok’ diyorlar. Karşılığı bu olmamalıydı”. Yeşilçam’ın gözden kaçan seks filmlerinde de oynayan Ekmekçi, o filmleri şöyle anlattı: “Yeşilçam Sokağı’nda otururken teklif geldi, iki tane filmde oynadım yarım saatlik işler zaten. Öp dediler öptüm, sarıl dediler sarıldım zaten iş olarak bakıyorsun olaya.

Gönül Gül:Eski yılları özlemle anıyorum
Beyoğlu’nun arka sokakları sanatçılar için dram sahnesini ortaya koymakta. Belediye işçileri çaylarını içerken, içki parasını çıkarmak için işçilerin işi olan sokakları süpüren Gönül Gül’e rastlıyorum. Gül, turne tiyatrolarında oynamış, Yeşilçam’da figüranlık yapmış işine âşık olmuş bir emekçi. Hacı annesinin de yardımları olmayınca sokaklarda yaşamaya mahkûm olmuş Gül. Yaşadıkları ağır gelen ve psikolojisi bozulan, hor görülen bir sanatçı. Gül, yaşadıklarını şöyle özetliyor: “Sanat dünyası stresli bir hayat. Eski yılları özlemle anıyorum gider oynardık arkadaşlar gırgırdı, makaraydı çok değişik bir ortamdı, bozuldu artık. 56 yaşındayım, huzurevine başvurdum 60 yaşından önce alamıyorlarmış 4 yıl daha bekleyeceğim. Yeşilçam’dan tanıyanlar beni temizliğe çağırıyor içki paramı çıkartıyorum her akşam bir büyük ile 5 paket sigara bitiriyorum. Tepebaşı’nda saçımdan çekerek sürüklediler, zor kurtardılar beni. Birkaç kere de döven oldu kaşım patladı (kaşındaki yarayı gösteriyor). Bu durumda olma nedenim devletin bana sahip çıkmaması. Ben bir sanatçıyım ama devletin sanatçıyı koruyan politikası olması gerekirken aşağılayan, ayaklar altına alan bir politika izliyorlar, sanatçıya emeklilik hakkı tanımıyorlar. Büyük rolde oynayanlar emekli oldu ama yan roldekiler görülmüyor.”

Kaynak: Birgun.net