ZEYNEP KURAY / [email protected]

Yaklaşık 4 ay süren çatışmaların ardından ağır tahribata uğrayan Diyarbakır’ın Sur ilçesi için Bakanlar Kurulu’nun 25 Mart 2016 günü ‘acela kamulaştırma’ kararına ilişkin tartışmalar devam ediyor. Sur için ‘acele kamulaştırma’ kararının ardından ilçede inceleme ve tespitlerde bulunan Mimarlar Odası Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Dayanışma Kurulu Başkanı Mücella Yapıcı BirGün’e konuştu.

Sit alanı yıktılar
“Sur tarih olmasın” diyen Yapıcı, ilçedeki gözlemlerini şöyle anlattı: “Esas tespitlerde bulunmak istediğimiz Dört Ayaklı Minare’nin olduğu noktaya sokulmadık. O noktada çok sayıda tahkimat vardı. Bizi rahatsız eden ve hayrete düşüren husus asker, tank ve zırhlı araçlara çok sayıda moloz kamyonunun eklenmiş olmasıydı. Bu moloz kamyonları yıkılan evlerden sürekli bir şeyler boşaltıyorlardı. Bu bizi çok rahatsız etti çünkü operasyonların bittiği söylenmesine rağmen halk mahallelerine dönemezken bir yandan da evleri yıkılıyor ve eşyaları başka bir bölgeye atılıyordu. Tarihi bir sit alanı yıkılıp içindeki eşyalarla birlikte bir yerlere dökülüyor. Bir de Dört Ayaklı Minare’nin yan tarafından güvenlik güçlerinin araçlarının geçebileceği genişlikte bir yolun açılmış olduğunu tespit ettik. Sur’un tarihi dokusu Koruma İmar Planı’nda da dikkate alınmıştır ancak şimdi bu planda olmayan bir yolun açıldığı görülüyor. Dünya kültür mirası güvenlik politikalarıyla güvenli kılınamaz. Sur’da şu anda yürütülen her faaliyet 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası’na aykırı.“

Aynı mantık

Sur için ‘acele kamulaştırma’nın İstanbul Sulukule ve Tarlabaşı yıkımlarıyla aynı mantığı taşıdığını kaydeden Yapıcı şöyle devam etti: “Kentin yoksulları, çalışanları, işçi sınıfı, ötekileri bu kent merkezlerinde istenmiyor. Bu bir bakıma bir kültürel kıyım. Sulukule’de Romanlar binlerce yıllık mahallelerinden atıldılar. Zorla mı atıldılar? Hayır, insanlar korkutuldu ve acele kamulaştırma adı altında kentlerin çok uzağına sürüldüler. Mülkleri varken, mülksüzleştirildiler. Sulukule’deki yerleşimlere Suriyeli zenginler yerleşti. Şimdi aynı yöntemle Sur’u da boşaltmaya çalışacaklar. Bu anlamda Sur’da bir yandan ekonomik rant gayesi var, diğer yandan da en önemlisi bir nüfus ve mülkiyet dönüşümü amaçlanıyor. Bugün mesela Başbakan Davutoğlu’nun eşi Sare Hanım Sur’da bir ev istediğini söylüyor. İşte Sur’da artık ancak Davutoğlu’nun eşi gibi zengin insanlar ev isteyebilir. Dünyada emperyalist kapitalist savaşların en büyük sonucu budur.”

Kaynak: Birgun.net