ADNAN ÇOBANOĞLU
Üzüm Sen Genel Başkanı

Üzümde hasat dönemini yaşıyoruz. Bahar aylarında yaşanan ayaz ve don olayları doğuşun yüzde 30-35 zayıf olmasına yol açtı. Bir üretim sezonu boyunca yaşadıklarımızdan biliyoruz ki, istediğimiz ürünü elde edemeyeceğiz.

Yetkililer çözüm sunmuyor

Doğanın ve atmosferin kirletilmesinin sonucu olarak Dünyamız 'imdat' diyor. Dünya’nın 'imdat' çağrısına cevap vermesi gereken yetkililer ise kılını kıpırdatmadıkları gibi, gıda, enerji, sanayi ve savaş politikalarıyla Dünya’nın yok edilişine katkı sunuyorlar.

Kürsel ısınma

Küresel ısınmanın ortaya çıkardığı iklim değişiklikleri mevsimleri bile mevsiminde yaşamamamıza sebep olmakta. Bunun zararlarını da en çok çiftçiler çekmekte. Üreticiler bağ küllemesi hastalığı, bağ uyuzu ve unlu bit zararı, sürgün ve yapraklarda külleme, ölükol, kav hastalığı, bağların salkımlarında uç kuruması, güneş yanığı gibi problemlerle uğraşmakta.

Jeotermaller

Bu yıl Salihli-Alaşehir ovalarında çalışmaya başlayan jeotermal elektrik santrallarının olumsuz etkileri de görülmeye başlandı. Üreticiler hastalıklara karşı daha fazla ilaç kullanmak zorunda kaldılar. İzmir Ticaret Borsası’nın raporlarında bile bu durum şu şekilde tespit edilmiştir: "Özellikle Alaşehir İlçesinin Piyadeler, Örnekköy ve Alkan bölgelerinde yer alan jeotermal tesislerin artmasından kaynaklı bağ alanlarında verim ve kalitenin olumsuz etkilendiği ve yapraklarda bor fazlalığı zararı olduğu gözlenmiştir.” (bknz. http://itb.org.tr/ 2016/2017 Sezonu Ege Bölgesi Rekolte Tahmin Raporu) Üzüm hasadının başlamasıyla endişe ve korkularımız daha da büyüdü; meydana gelen şiddetli yağmur ve dolu yağışı bağlarda büyük zararlar meydana getirdi. Son iklim olaylarının meydana getirdiği zararlar sadece bu yılın üretimini etkilemeyecek önümüzdeki 2 yılın üretimini de doğrudan etkileyecek. Üzüm bağlarının gelecek yıllarda üzüm verecek olan filizlerinin de kırılmış olması nedeniyle üreticiler önümüzdeki 2 yıl daha bu zararın sonuçlarıyla karşı karşıya kalacaklar. Aşırı sıcak ve mevsimsiz şiddetli yağışlar üreticilerin daha fazla ilaç kullanmasına neden oldu. Yağmur ve dolu yağışı üzüm kalitesini olumsuz etkiledi.

Dış politikadaki hatalar

AKP hükümetinin uygulamış olduğu yanlış dış politikalar da yaş üzüm ihracatını olumsuz etkiledi. Suriye’de ve Irak’ta yaşanan savaş nedeniyle farklı rotalardan Orta Doğu’ya ihracat yapmanın nakliye maliyetini arttırdığından dolayı Suudi Arabistan ve Orta Doğu ülkelerine üzüm ihracatı yapılamaz hale geldi. Rusya ile yaşanan “Uçak krizi” nedeniyle Rusya'ya yaş üzüm ihracatı da yapılamadı. Geçmiş yıllarda Alaşehir ve Sarıgöl’den yurtdışına gönderilen yaş üzümün büyük bir çoğunluğu Rusya’ya gönderiliyordu. Bu yıl Rusya kapısı da kapanınca üreticiler üzümlerini sergiye yatırmak zorunda kaldılar.

Tüccarların manipülasyonu

Bütün bu olumsuzluklara rağmen 2016 yılı kuru üzüm rekoltesi en iyimser bir rakamla 210.000-220.000 ton civarında olacağını tahmin ediyoruz. Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Ege İhracatcı Birlikleri ise her zamanki taktikleriyle manipülasyona devam ediyorlar, üretici örgütlerini dışlayarak yaptıkları rekolte açıklamalarında 323.000 ton civarında rekolte tahmini yapmışlardır. Ülkemize ve Dünya’ya baktığımızda yaşanan küresel iklim değişikliğinin yarattığı doğa olayları sonucu Dünya çekirdeksiz kuru üzüm stokları ve üretimi devamlı düşmektedir. Bu örgütler geçmiş yıllarda da benzeri yüksek rekolte tahmininde bulunmuşlardı ama gerçekleşen rekolteler ise üretici örgütlerinin tahminlerinin doğruluğunu kanıtlamıştır. Yarın tartışmaya devam edeceğiz.

Kaynak: Birgun.net