NURCAN GÖKDEMİR
[email protected]

Denetlenmeyen hatta himaye edilen vakıf yurtlarında, okullarda çocuklara yönelik cinsel taciz ve tecavüz olaylarını önlemeye yönelik denetim ve farkındalık görevini yerine getirmediği gerekçesiyle eleştirilen Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda ‘’cinsellik ve cinsel istismar’’ soruları yer alan araştırmalara izin vermiyor. Ensar Vakfı’nın Karaman Şubesine ve KAİMDER’e ait yurtlarda yaşanan tecavüz olaylarının ortaya çıkmasının ardından AKP’nin tüm oyalama çabalarına karşın kurulan komisyon, çalışmalarını sürdürüyor. Komisyonun önceki gün yaptığı toplantıya üniversitelerin ilgili bölümlerinden uzman öğretim üyeleri katıldı.

Yüzde 50’yekadar çıkabilir

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinden Profesör Doktor Figen Şahin Dağlı toplantıda yaptığı sunumda, üniversite öğrencileri arasında yaptıkları araştırmada, cinsel istismara maruz kalma olasılığını yüzde 10 olarak belirlediklerini anlattı. Bu çalışmanın daha geniş bir kesimde yapılması durumunda rakamın çok yüksek çıkacağını ifade eden Dağlı, ‘’Bunların başına yüzde 10 geliyorsa, okumayı başaramamış, sokaklarda kalmış, sokak çocukları arasında yapsanız bu çalışmayı, belki yüzde 50 çıkacak. Onun için her sosyokültürel düzeyi, her eğitim düzeyini ve her bölgeyi temsil eder büyük çaplı bir çalışma yapmamız gerekiyor’’ dedi. Bakanlığın bu konudaki engelleyici tutumundan da yakınan Dağlı, şunları söyledi: “Bu konuda şöyle bir girişim vardı, çok acı, onu söyleyeyim: Balkan Epidemiyolojik Çalışması benzer şekilde yapıldı, toplam 5 ülkede diye biliyorum, Türkiye de onun partnerlerinden biriydi ve okullarda 6-11 yaş arası çocuklara, sadece cinsel istismar değil, fiziksel, duygusal, cinsel, bu başlarına gelebilen olumsuz çocukluk çağı deneyimlerinin sorulacağı bir çalışma planlandı. Bakanlıktan izin istendi ve bir yıl kadar süren uğraşılardan sonra bakanlık cinsel istismar sorularının çıkarılması kaydıyla çalışmaya izin verdi, o çalışma yapıldı. Elimizde fiziksel ve duygusal istismara ait temsil eder bir veri var, ama cinsel istismar verilerimiz yok. Bu yine neyi getiriyor? ‘Cinsel istismar bir tabudur, bizim toplumumuzda konuşulmamalıdır, çocuklara böyle şeyler sorulmamalıdır’ diye bakan bir kültürden geliyor demek ki.’’

‘Gözümüzü kapatarak yok sayıyoruz’’

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinden Profesör Doktor Ayşe Rezan Çeçen Eroğul da benzer yakınmalarda bulundu. Batı’da okullarda yürütülen rehberlik çalışmalarının olumlu sonuçlar verdiğini anlatan Eroğlu, şunları anlattı: “Biz de yeni yeni başladık ama çok sistemli değil, elimizde bilimsel veriler yok, işe yarıyor mu, yaramıyor mu, bizim kültürde işliyor mu, işlemiyor mu noktasında verilerimiz yok. Bunun bir nedeni sabah ifade edildi, ben yine ifade edeyim: Bunun bir nedeni bilimsel çalışma yapmamıza izin vermiyor Milli Eğitim Bakanlığı. Özellikle, içerisinde “cinsel” lafı geçiyorsa biz reddediliyoruz Milli Eğitim Bakanlığı ya da Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından. ‘Hocam, başımıza iş açma’... Çalışmaların hepsi etik kurullardan geçiyor ve yapılabileceğine dair en az 5 profesörün imzasıyla onay alıyoruz, okullarda çocukların rızasını, ebeveynlerin rızasını alıyoruz. Buna rağmen hiç okula yaklaştırılmamak, bence bu konuyla ilgili var olan durum için gözümüzü kapatmayı aklıma getiriyor. Yani, sorun orada devam ediyor ama gözümüzü kapattığımızda yok gibi düşünüyoruz, yok sayıyoruz.’’

MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Rehberlik Hizmetleri Daire Başkanı Veysel Öztürk, akademisyenlerin bu sözlerine karşı araştırmalarda çocukları olumsuz etkileyecek sorular yöneltildiğini söyledi.

Kaynak: Birgun.net