NURCAN GÖKDEMİR
[email protected]


Taksim’de yüzbinlerin bir araya gelerek darbeye ve diktatörlüğe karşı duruşu, 7 Haziran seçimleri sonrası geri çekilen toplumsal muhalefete soluk aldırdı. Mitingin katılımcılarının önemli bir bölümü Gezi Direnişi’nin aktörleriydi. Alanda bir yandan darbe girişimi lanetlenirken diğer yandan da Gezi’nin talepleri dile getirildi. Solun birçok kesimini bir araya getiren mitingi, Taksim'de yer alan emek ve meslek örgütü temsilcileriyle, siyasi parti ve yapıların temsilcileri BirGün'e değerlendirdi.

Hilmi Yarayıcı (CHP Hatay Milletvekili):

Yaşadıklarımız darbe girişimi miydi bir oyun muydu bir tarafa bıraktığımızda tamamlanmamış ya da tamamlanamamış bir darbe olduğu söylenebilir. Biz ilk günden darbeye kesinlikle karşı çıktığımızı, demokrasiyi sahiplendiğimizi söyledik. Darbe karşıtlığı konusunda hemfikir olunmasına karşın cumhurbaşkanının, başbakanın ve bakanların çağrılarıyla meydanları dolduranların tepkileri kedi partilerinin yararına kullanıldı.

İlk günden bu yana tabanda darbeye karşıtlık konusunda ciddi bir talep bir heyecan vardı. Ancak sürekli bir algı operasyonu yürütüldü, 9-10 gün boyunca bu heyecanı meydanlardan yansıtacak bir tavrı gösteremedik, ‘’Kim ne der?’’ kaygısı yaşandı. Bundan korkmamak lazım, gördük ki Taksim’de yaratılan heyecan gelen yüzbinlere umut, ışık oldu, demokrasi eşitlik, hak, hukuk, insan hakları mücadelesinde yer alan herkesi kucakladı.

Mücadelemizi ortaklaştırmalıyız, farklılıklarımızı unutmadan ancak bir tarafa bırakarak bunu yapmalıyız. CHP, HDP, TKP, DİSK, TMMOB ivedilikle bir araya durmalıyız. Aksi halde bizi ezip geçecekler. Üzerine ölü toprağı serpildiğini düşündüğümüz çevrelerin böyle olmadığını, birarada ne kadar güçlü olduğunu gördük, muhteşem bir ortam vardı. Artık birbirimizi çekiştirmek yerine ortak politik bir hat oluşturmalıyız.

Emin Koramaz (TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı):

Taksim Meydanı’nı dolduranlar sokağın sadece gericilere kalmayacağını gösterdi. Toplumun demokrasiden, emekten yana kesimleri flamaları, dövizleri ile Taksim’e gittiler. Taksim, her dönem solla anılan bir yerdir, emeğin, barışın, özgürlüklerin meydanıdır, demokrasi şehitleri ile anılır, bu 1977’den Gezi’ye kadar böyle oldu. ‘’Ne darbe ne dikta’’ diyerek ‘’Taksim özgürlük meydanı olsun’’ diyerek biz de oradaydık.

Kani Beko (DİSK Genel Başkanı):

Yüzbinlerin yıllar sonra “Ne darbe ne dikta” ortak sloganıyla Taksim meydanında buluşarak, laik demokratik bir cumhuriyete dair özlemlerini, taleplerini bir arada kardeşçe dile getirmesi tabii ki milyonlara umut verdi. 2013’ten beri yasaklı olan bir meydanda, 1 Mayıs meydanımızda bu çağrının yükselmesi de ayrı bir önem taşımaktaydı. Bugüne kadar meydanları işçi sınıfına ve halka yasaklayanlar umarım yüz binlerin mesajını doğru algılar ve meydanların demokrasinin sigortası olduğunu kavrar.

Meydanın söyledikleri de Türkiye’nin geleceğine dair umut verdi. Kadınlar-erkekler, gençler yaşlılar ve hatta çocuklardan oluşan yüzbinler, darbenin panzehirinin OHAL, idam cezası, işkence ve dikta uygulamaları değil Türkiye’nin laik-demokratik-sosyal bir hukuk devleti olması gerektiğine inandıkları gösterdiler.

Bu büyük buluşma, Türkiye’de emek-barış-demokrasi ve laiklikten yana olanların bir araya gelmesinin ne kadar önemli sonuçları olabileceğini bizlere gösterdi ve tüm demokrasi güçlerinin birlikteliği için son dönemde yoğunlaşan çabalarımızı da güçlendiren bir etkide bulundu.

Prof.Dr. Gamze Yücesan Özdemir (Haziran Yürütme Kurulu üyesi):

Taksim’de Gezi iradesi kendini yeniden gösterdi. Meydanı dolduranlar, “ne darbe ne dikta” diyerek dinci gericiliğin ve faşizmin hiçbir türüne geçit vermeyeceklerini haykırdı. AKP iktidarı, CHP’nin çağrıcısı olduğu ve toplumsal muhalefetin geniş kesimlerinin katılacağı belli olan mitingi sabote etmek ve “darbeye karşı milli mutabakat” görüntüsü yaratmak için yaptığı bilinçli müdahalelerden sonuç alamadı. AKP’nin planları, Taksim’i dolduran ilerici yurttaşlarımızın ve sol/sosyalist hareketin mücadeleleri sonucunda boşa düşürüldü.

Bu, eşit, özgür ve laik bir ülkede, barış içerisinde bir arada yaşama iradesidir. Bu irade karanlığın en koyu olduğu zamanda bile boyun eğmeme, dik durma, mücadele etme iradesidir. Bu irade AKP-Saray rejimini reddetme iradesidir. Ülkemizin geleceği, AKP/Saray rejiminin kendini meşrulaştırma, güçlendirme girişiminin ifadesi olan ‘milli mutabakatta’ değil TAKSİM meydanının iradesinde ve çağrısındadır.

Kaynak: Birgun.net