ONUR EREM
[email protected]
@onurerem

İspanya’da Aralık ayındaki seçimin ardından hükümet kurulamadı. Meclisin sağ kanadında Halk Partisi (PP) ve Yurttaşlar, sol kanadında ise sosyal demokrat İspanya Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ve Podemos yer alırken mecliste kendilerinin yanı sıra hem sağcı hem solcu ayrılıkçı partilerin olması nedeniyle iki kanat da hükümeti kuracak çoğunluğa sahip olamadı. Podemos’un solcu ayrılıkçılarla birlikte geniş bir koalisyon kurma teklifini ise PSOE reddetti. Tabanının önemli bir kısmını Podemos’a kaybeden Birleşik Sol, yüzde 3,5 oy almasına rağmen seçim sistemi nedeniyle sandalyelerin binde beşini, yani yalnızca iki sandalye alabildi. 26 Haziran’da gerçekleşecek erken seçime 6 hafta kala Podemos ve Birleşik Sol seçim ittifakı yapacaklarını duyurdu. İttifakın PSOE’yi geçerek İspanya’nın ikinci büyük partisi olmasına kesin gözüyle bakılırken ittifaktan temsilciler PP’yi de geçerek ilk sırayı alabileceklerini söylüyor. İspanya’daki son gelişmeleri, seçim beklentilerini ve Podemos-Birleşik Sol ilişkisini, İspanya’dan Eski Marksist Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Javier Navascués’e sorduk:

» İspanya daha önce yaşamadığı bir siyasi krizin içine düştü. Ülkenin bu noktaya gelmesine neler yol açtı?

İspanya 40 yıldır böyle bir siyasi kriz yaşamamıştı. Buna yol açan etkenlerin arasında küresel ekonomik kriz ve neoliberal yönetim anlayışı yer alıyor. Bu açıdan Avrupa’nın diğer çevre ülkelerinin yaşadığıyla benzer bir ekonomik krizin içinde İspanya. Fakat İspanya’ya özgü etkenler de var. 1970’lerdeki “demokrasiye geçişten” beri sistemin derin çelişkilerinden olan işsizlik, maaşlar ve sosyal güvence sorunlarını çözmeye yönelik hiçbir adım atılmaması bütün politik sistemin bir meşruiyet sorunu yaşamasına yol açtı.

» Son seçimin ardından hükümet kurulamamasına halk nasıl tepki verdi? Bu tepki önümüzdeki seçimin sonuçlarını nasıl etkileyebilir?

İspanya’da ana akım medya, bir uzlaşıya varılmamasına halkın tepkili olduğunu söyleyerek “demokrasiye geçiş” dönemindeki uzlaşıyı hatırlatıyor ve muhafazakarlarla rejimi modernize etmek isteyenlerin bir koalisyon kurması yönünde baskı yapıyor. Böylece daha radikal bir değişim arzulayanları ya isteksizce bu koalisyona katılmaya ya da izole olmaya itmek istiyorlar.

Fakat PP gücünü kimseyle paylaşmama konusunda kararlı, PSOE ise Podemos ve Birleşik Sol’la ilerici bir koalisyon içine girmeyi reddederek Yurttaşlar’la bir koalisyon kurup Podemos’un dışardan desteğini almaya ve böylece “ılımlı” bir hükümet kurmaya çalıştı. Böyle bir hükümet PP’nin emek, eğitim ve ifade özgürlüğü gibi alanlarda yaptığı tüm gerici reformları olduğu gibi koruyacaktır; Katalan sorununu görmezden gelip AB’nin dayattığı neoliberal kemer sıkma politikalarına boyun eğecektir.

Bugün, 1970’lerdeki gibi geniş bir uzlaşı beklemenin hayal olduğunu düşünüyorum çünkü o dönemdeki gibi geniş bir çevrenin arkasında buluşabileceği ortak bir hedef yok. O zamanlar “Avrupalı olmak” pek çok kişinin gözünü kamaştıran ortak hedefti ancak bugün özellikle de kökten bir değişim isteyen gençler arasında bir umutsuzluk kaynağına dönüştü. Eskiden herhangi bir merkez koalisyonun stratejik temeli sayılan Katalan milliyetçilerinin de son yıllarda aldığı yol da uzlaşıyı zorluyor. Bu yüzden önümüzdeki seçimde muhafazakârlar ile bugün ülkenin içinde bulunduğu durumdan bir kopuş arayan insanlar arasındaki kutuplaşmanın artacağını düşünüyorum.

» Podemos İspanya’daki Öfkeliler hareketinin ardından ortaya çıktı ve bütün dünyadan solcuların ilgisini çekti. Fakat Podemos’la Birleşik Sol’un arasındaki ilişki epey karmaşık. Birleşik Sol’un içindeki İspanya Komünist Partisi’nin gençlik kollarından gelen Podemos lideri Pablo Iglesias, Birleşik Sol’u “arkaik sol” diyerek eleştiriyor ve Podemos’u farklı bir notada görüyordu. Öte yandan iki parti seçimlerde yerel ittifaklar yapsa da ulusal ölçekte yanyana gelemiyordu. Fakat bu ay seçim ittifakı açıkladılar. Podemos’un solla ilişkisinin zaman içinde nasıl değiştiğini anlatabilir misiniz?

Podemos 2 yıldan daha kısa süredir bir parti olarak var. Bağımsız bir politik güç olarak varolmasında solun 2014’teki Avrupa Parlamentosu seçimi öncesi yaptığı bazı hataların da etkisi oldu. O günden beri ise ilişki hep fırtınalı devam etti. AP seçiminden son genel seçime kadar Podemos liderliğinin açıkça ifade ettiği en öncelikli amacı örgütlü solu (Birleşik Sol) yok ederek buradan işine yarayacak şahısları kendi projesine dahil etmekti. Fakat bazı bölgelerde taban hareketlerinin etrafında iki partinin dayanışması ve seçim işbirliği de gerçekleşti. Bu işbirlikleri başarıya da ulaştı.

Aralık ayındaki genel seçimden sonra iki şey netleşti: Birincisi Birleşik Sol’un, Podemos liderliğinin tüm çabalarına rağmen yok olmayacağı. İkincisi ise mecliste en fazla sandalyeyi elde edebilmek için iki partinin birlikte çalışması gerektiği.

Seçimden sonraki aylarda PSOE’nin merkez-sol bir hükümet kurmaya yanaşmaması Podemos’un içinde solla seçim ittifakı yapma konusundaki basıncı artırdı ve ittifak gerçekleşti.

» Solun da Podemos’a dair eleştirileri var. Birleşik Sol üyesi ve Avrupa Sol Partisi Başkan Yardımcısı Maite Mola ile İstanbul’da görüştüğümüzde Podemos’un temel politikalarının ve hatta söyleminin bile soldan uzak olduğu, merkezdeki oy tabanını kaybetmemek için özellikle sola uzak durduğunu söylüyordu. Sizin sol perspektiften Podemos’a eleştirileriniz neler?

Podemos çok farklı tabanlardan gelen insanları bir araya getiren çok çetrefilli bir karışım: İçinde radikal soldan ve merkez soldan gelenler olduğu gibi farklı tabanlardan gelenler de var. Partinin liderliği ise Latin Amerika’daki sol popülist tecrübelere ve onların teorisyenlerine hayranlıkla bakan kişilerden oluşuyor. Bu etki yüzünden, sınıf sorunlarının yer almadığı bir söylemleri var. Burada kişisel yorumum, bunun ideolojik nedenlerden öte stratejik nedenlerle tercih edildiği.

Öte yandan Podemos liderliği 15 Mayıs 2011’de başlayan kitlesel eylemliliği etkisiz hale getirerek, medya patronları ve ünlü gazetecilerin de yardımıyla meydanlardaki eylemcileri popüler TV şovlarıyla pasifleştirme konusunda çok önemli roller oynadılar.

Her şeye rağmen Podemos’un içinde çok sayıda solcu var ve son gelişmeler bu kişilerin, benim geldiğim sol kültürde kabul edilemeyecek kadar aşırı merkeziyetçi olan parti yapısı içinde önemli yerlere gelmeye başladığını gösteriyor.

» Podemos bir yandan oy tabanını çalarak Birleşik Sol’u her zamankinden daha küçük bir parti haline getirirken diğer yandan da Birleşik Sol’la kurduğu seçim ittifakı ile muhtemelen PSOE’den daha fazla oy almayı başaran ilk sol parti olacak. Podemos’un Birleşik Sol ve PSOE üzerinde kısa ve uzun vadelerde nasıl etkileri olacağını düşünüyorsunuz?

Kısa vadede Birleşik Sol ve Podemos içindeki sol kanada bir nefes alma alanı açılacağını düşünüyorum. Sonrası içinse daha derin bir işbirliği yönünde gelişmeler umuyorum. Böyle bir sonuç sadece Podemos’un etkisiyle oluşmayacaktır: Katalonya ve Galiçya’daki yerel ittifakların başarılı örnekleri ve toplumsal hareketlerde varolan bu yönlü basıncın da etkisiyle geniş bir koalisyon bunu istiyor.

PSOE’yi ise çok zor zamanlar bekliyor. Seçmenlerinin büyük bir kısmı Podemos’a kaydı ve bu durum pekişirse PSOE’nin içindeki önemli sol aktörler de daha geniş bir sol projeye katılabilir.

» Haziran’daki seçimler için yapılan tüm anketler PP+Yurttaşlar veya PSOE+Podemos-Birleşik Sol ortaklığının Parlamento’da çoğunluk sağlayamayacağını gösteriyor. Eğer seçim sonuçları bu şekilde, önceki seçime benzer çıkarsa ne olur? PSOE, ayrılıkçı sol partilere olan tavrını değiştirerek Podemos-Birleşik Sol ve ayrılıkçı sol partilerle bir koalisyon kurabilir mi? Yoksa yine hükümet kurulamayabilir mi?

Öncelikle bir seçim daha yapılması ihtimalini son derece düşük görüyorum. Anketler de sandalye dağılımında niceliksel değişim görmüyor. Fakat niteliksel değişimler göreceğiz. İspanya’daki seçim sistemi nedeniyle seçimi ikinci veya üçüncü bitirmek sandalye dağılımını oy oranından bağımsız bir şekilde etkiliyor. Bu yüzden Podemos-Birleşik Sol ittifakının seçimi PSOE’nin önünde ikinci sırada bitirmesi önemli olacak.

Seçim sonuçları nasıl olursa olsun, PSOE liderliğinin kemer sıkma politikalarına karşı çıkan, kaybedilen işçi haklarını geri getiren veya Katalonya’ya kendi kaderini tayin hakkı veren bir program uygulayabileceğini kesinlikle düşünmüyorum. Bu yüzden tek alternatifleri PP ve Yurttaşlar ile bir büyük koalisyona gitmek olacaktır. Fakat PP ile koalisyona girmeleri PSOE’nin hem içindeki hem de tabanındaki sol kanattan büyük tepkiler çekecek, belki de partinin bölünmesine yol açacaktır. Bu olasılığı bilmelerine rağmen PSOE’yi yöneten güçler üzerinde PP ve Yurttaşlar’la koalisyon yapmaları için büyük baskı olacağından ötürü buna karşı duramayacaklar diye düşünüyorum.

Bu yüzden solun en büyük amacı, PSOE’den ve mümkünse PP’den daha fazla sandalye almak olacaktır. Eğer bunu başarırlarsa bambaşka bir senaryodan bahsedebiliriz.

*****

Yunanistan örnek olmalı

» Bugün SYRIZA, referandumda çıkan sonuca rağmen Troyka’nın dayatmaları karşısında direnemediği “PASOK’laşmakla” eleştiriliyor. Podemos veya Podemos-Birleşik Sol ittifakı için de benzer bir tehlike görüyor musunuz?

Troyka’nın taleplerini kabul ettiği için SYRIZA’yı sosyal demokratlaşmakla suçlamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Partinin içinde solcuların yanı sıra sosyal demokratlar da vardı her zaman. SYRIZA’nın sorunu, bir bütün olarak karşılaştıkları zorlukla baş edememeleri.

Tabii ki Çipras’ın büyük hataları oldu, ama hataların sorumluluğu yalnızca kendilerinde değildi. Örneğin SYRIZA ile hükümet kurmayı reddeden KKE’nin (Yunanistan Komünist Partisi) de büyük sorumluluğu var. Öyle bir koalisyon kurulsaydı bugünkü Yunanistan hükümeti sağcı bir partiyle ittifak yapmamış, daha solda bir hükümet olurdu. Fakat KKE, köşesinde oturarak SYRIZA’nın başarısızlığını keyif içinde izlemeyi tercih etti.

İspanya’da sol iktidara gelebilirse, Yunanistan’da olanlardan ders almış olmasını, AB’ye net bir şekilde karşı çıkabilmesini umarım. Bunu sağlamanın tek yolu ise halkı ilk andan mücadeleye dahil etmektir. Çipras’ın yapmadığı şey de buydu.

Kaynak: Birgun.net