Türkiye’nin dış politika açısından önünün tıkandığı bir dönemdeyiz. Bu tıkanıklıkların aşılması için atılması gereken adımlar var. Bunların başında da İsrail ve Mısır ile ilişkilerin normalleştirilmesi geliyor. Bu adımlar Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki rolünün geliştirilmesi ve oradaki toplum tarafından yeniden saygınlığın kazanılması açısından elzemdir. Bu adımların hangi safhada olduğuyla ilgili kesin bilgim yok. İsrail ile ilişkilerin normalleşmesini çok önemsiyorum. Aynı şekilde Mısır ile olan ilişkilerin normalleşmesi de oldukça önemli. Ama hâlâ aşılması gereken bir takım sıkıntılar olduğuna inanıyorum.

Öte yandan bu tıkanıklıklar Türkiye’yi o kadar çok bunalttı ki mutlaka bir yerden açılması gerekiyordu. Açılması gereken yer de burası. Bu çözüm girişimlerine şiddetle ihtiyaç var. Özellikle sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika ziyaretinden sonra Mısır ve İsrail ile ilişkilerin iyileştirilme çabası muhtemelen bir takım telkinlerin de olmuş olabileceğini akla getiriyor.

En önemli gelişme Rusya ile olan ilişkilerin normalleşmesi olmalı. Rusya ile henüz böyle bir açılım olduğunu pek göremiyorum. Bu iki ülke ile ilişkilerin iyileştirilmesi için mutlaka Rusya ile olan ilişkilerin de düzeltilmesi gerekiyor. Diğer yandan da Suriye’de Türkiye’nin izlediği politikanın gözden geçirilmesi ve Cenevre’de yapılan görüşmelere daha yapıcı bir şekilde yakınlaşılması gerekiyor.

Suriye’deki politikamızı iyileştirdiğimizle ilgili emareler yok denemez çünkü en azından Esad’ın rejimine karşı olan itirazımız biraz daha sessizleşti. Şikâyetlerimizi artık o kadar da yüksek sesle yapmıyoruz. Cenevre’de de bir yandan barış süreci devam ediyor. Ateşkes sekteye uğrasa bile iyi kötü devam ediyor. Amerika ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “PYD yüzünden Amerika’ya küsecek değiliz” şeklinde bir ifadesi oldu. Bunu da belki PYD konusundaki yaklaşımımızı bir gözden geçirme olarak yorumlayabiliriz.

Rusya ile bozulan ilişkilerin en kısa zamanda düzelmesi ve normalleşmesi gerekiyor ama ben bu konunun biraz daha uzayacağı düşüncesindeyim çünkü Rusya’nın beklentileri malum. Cezalandırma üzerinde ağırlıklı olarak duruyorlar. Uçağın inmekte olduğu yerdeki kişinin tutuklandığı biliniyor. Bu belki bir açılım sağlayabilir. Fakat bu konuda biraz ümitsizim. Bakın İsrail ile olan ilişkilerin düzelmesi bile kaç yıl sürdü, neredeyse altıncı yıldayız. Bu yüzden Rusya ile de o kadar kolay olacağını sanmıyorum. Düzelmesi gerekiyor fakat biraz zaman alacak gibi geliyor bana.

Türkiye’nin dış politika bağlamındaki en büyük hatalarından biri her şeyden önce Batı’yla olan müttefiklik ilişkilerini hafife aldı. Koordinasyonu olabildiğince daha az önemseyen ve daha çok kendi başına karar alan bir görüntü verdi. Bu adımlardan dolayı doğal olarak da müttefikler gözünde olumsuz bir algı oluşturdu. İkincisi de Ortadoğu’da çok ciddi bir şekilde taraf tutan bir ülke haline geldi. Hâlbuki Türkiye’nin geleneksel Ortadoğu politikası, taraf tutmayan bütün aktörlere eşit mesafede bir politikaydı. Bunu değiştirmesi Türkiye’nin en büyük hatasıdır.

Türkiye’nin yurtdışında oluşturduğu algı ile ilgili Avrupa Birliği’nin son ilerleme raporunda çok değişik bir takım eleştirilerin olacağı anlaşılıyor. Yayınlandığı zaman göreceğiz ama bunların hepsi birbiriyle bütünlük oluşturmaktadır. Türkiye, hem iç hem de dış politika açısından şu sıralar ciddi eleştirilere maruz kalırken bu alanlardaki politikalarını değiştirmesi gerekiyor.

Kaynak: Birgun.net