Gülistan Koç [email protected]

Ekim 2015 seçimlerinde iktidara gelen Kanun ve Adalet Partisi (PİS), adalet sisteminden medyaya, kamu hizmetlerinden kadın haklarına varan saldırılarıyla Polonya’yı ırkçılık ve gericilik kıskacında yeni bir döneme hazırlıyor.

Ülke, iktidar partisi PİS’in seçimlerde elde ettiği sonucun bedelini, elbise askısında bir geleceğe doğru yürüyerek veriyor. Parti kendisini demokrat-muhafazakâr olarak tanıtıyor; fakat göçmenlerin Yunanistan’a kolera, Viyana’ya dizanteri getirdiğini dile getiren ve “Polonya Polonyalılarındır” sloganlarıyla ırkçı bir ajandaya sahip olan, kürtaj karşıtı ve homofobik söylemleriyle iktidara gelen ırkçı, sağcı-muhafazakâr bir parti. Yüzde 37.6’lık oy oranıyla iktidara gelerek 1989 yılının ardından en büyük çoğunlukla iktidara gelen parti olma özelliğini de taşıyor. Nitekim bu özelliğini, iktidara geldiği günden bugüne ülkenin özerk ve demokratik değerlerini yok etme, işgücü piyasasını neoliberal-muhafazakâr yönde yeniden düzenleme ve Katolik propaganda ile kadın haklarına yönelik saldırılarını adım adım ilerletme yolunda kullanıyor.

Tanıdık gidişat: Hukuku yok et, yolsuzluğu yol et
İcraatlarına yolsuzlukla başlayan PİS’in uygulamaları bize hiç de yabancı değil. Ayrıca anayasa mahkemesinin birçok denetim yetkisini iktidar lehine budayan, iktidarını sınırsız pekiştirecek anayasa değişikliği yapan ve elbette medya özgürlüğünü rafa kaldıran Macaristan Başbakanı Victor Urban’ın da yolunda yürüyen bir müttefik. PİS’in bu kapsamda ilk hamlesi, anayasa mahkemesine karşı oldu. Bir yandan mahkemeyi yandaş hâkimlerle değiştirmeye çalışırken, diğer yandan mahkemenin meclis üzerindeki kontrol yetkisini kısıtlayan bir kanun çıkardı. Kanun, PİS’in yandaş hâkimleri iş başına gelene dek çıkarmak istediği yasaların mahkemeden geçişini kolaylaştıracak nitelikte. Mahkeme üyelerinin değişim çabası devam ederken kullanılan söylem ise muhafazakâr tabanın korkulu rüyasına oynuyor: “Çünkü anayasa mahkemesi eski komünistlerin siyaset organı!” Bu hamleler, Macaristan’da yaşanan demokrasi kıyımını eleştirmek dışında herhangi bir mekanizmasını çalıştırmayan Avrupa Birliği’nin Polonya için çanlarını temkinli çaldırmasını geciktirmedi; şimdi Polonya, hukuk kurallarını tehlikeye attığı gerekçesiyle Birlik tarafından soruşturuluyor.

İkinci hamle ise medyaya yönelikti. Parti, kamu elindeki medya kuruluşlarını kontrolü altına almak üzere halk televizyonu ve radyosu başkanını “Hıristiyan ahlakını yansıtmadıkları” gerekçesiyle değiştirdi; “Politikalarımızı eleştirenler durdurulmalı” diyerek PİS’i desteklemeyen gazetecilerin görevlerine son verdi.

Henüz 6 aylık iktidar olmasına rağmen partinin yolsuzlukta aldığı yol ise hatırı sayılır bir yolsuzluk geleceği vaadediyor: İnsan Hakları için Komisyon bütçesinden 1.25 milyon avro kesintisi yapıldı; genellikle PİS üyelerini programına konuk eden aşırı muhafazakar radyo ve televizyonun sponsor olduğu bir kuruluşa 4.7 milyon avro para aktarıldı.

Ayrıca doğum oranını artırmak ve aileyi kutsallaştırmak üzere kadınları doğuma teşvik eden para yardımı programı yaşama geçirildi. Programa göre, bekâr ebeveynin (ki çoğunluğu kadın) yardımdan yararlanma hakkı kısıtlanırken çiftlere yapılan yardımda herhangi bir kısıtlama bulunmuyor. Pek çok açığı bulunan programın, beklenen sonuçlarından birisi de kadınların çalışma yaşamındaki oranını düşürecek olması. Polonya’da çalışan kadın oranının dünyada ilk 6. sırada olduğu ise göz önünde bulundurulması gereken bir not.

Hükümetin ülkede yükselen ırkçılığı körükleyen uygulamaları ise mültecilerin Polonya halkının güvenliğini tehdit ettiği söylemiyle sürdürülüyor. Son olarak, Brüksel’de yaşanan metro ve havaalanı saldırılarının ardından Başbakan Beata Szydlo, ülkenin mültecileri kabul etmesinin mümkün olmadığını dile getirdi. Hâlbuki Polonya’nın AB ülkeleri arasında varılan anlaşma gereğince 7 bin mülteciyi kabul etmesi gerekiyordu.

Muhalefet sokağa dönüyor
Yapılan bu hamleleri Polonya muhalefetine kabul ettirmek de kolay olmuyor. Anayasayı ve özerk kurumları korumaya çalışan, yükselen ırkçılığı durdurmak isteyen Polonyalılar, itirazını, son yıllarının en kitlesel protestolarını düzenleyerek gösteriyor ki bu protestolar da muhalefet üzerindeki ölü toprağını atacak nitelikte. 2015 Mayıs’ında kurulan ve seçimlerde yüzde 3.62 oy alan sol ve kendisini 1948’de çözülen Sosyalist Polonya Partisi’nin ardından kurulan en geniş sol parti olarak tanımlayan Birlikte Partisi’nin (Partia Razem) anayasa mahkemesi önünde geceli-gündüzlü nöbeti de ülkede solun toplumsal duyarlılık yaratmada ne denli başarılı olabileceğini gösterdi.

Şimdilerde ise ülke sokakları PİS’in kürtaj hakkına yönelen hamlesine karşı doluyor.
Geçtiğimiz günlerde, Roma Katolik kilisesinde piskoposların Pazar ayini sırasında kürtajın tamamen yasaklanmasını talep eden mektubu okumasının ardından, aşırı muhafazakâr bir grup olan Ordo Iuris, kilisenin bu çağrısına uygun bir yasa değişikliği hazırladı. Başbakan Beata Szydlo da kürtajın tamamen yasaklanmasını kişisel olarak destekleyeceğini, Başbakan yardımcısı Jaroslaw Kaczynski ise bir Katolik olarak piskoposların kararını desteklemek zorunda olduğunu, partisinin de büyük bir çoğunluğunun bu kararı destekleyeceğini dile getirdi. Tasarı, eğer üç ay içerisinde 100 bin kişinin desteğini bulursa, en geç sonbahara kadar müzakere aşamasına girecek. Yasal olarak böyle bir zorunluluk olsa da tasarının yasalaşması isteniyorsa bu zorunluluğa genelde uyulmuyor.

Türkiye’deki kürtaj yasasının modeli olan Polonya mevcut yasasına göre, kürtaja sadece hamileliğin erken aşamalarında, annenin hayatı tehlikedeyse, fetüs ciddi bir sakatlığa sahipse ve hamileliğin tecavüz sonucu veya ensest sonucu olması durumunda izin veriliyor. Yasanın bu hali, kürtajı Türkiye’de olduğu gibi fiilen yasaklıyor. Tahminlere göre her yıl 150 bin kadın merdiven altı kürtaj yaptırmak zorunda kalıyor, maddi imkânı olanlar ise hamileliklerini sonlandırmak için yurtdışına gidiyor. Hazırlanmak istenen tasarı ise kürtajın tamamen yasaklanmasının yanı sıra, kürtaj yapan doktorlara ve yaptıran kadınlara 5 yıllık hapis cezası verilmesini öngörüyor, tüple döllenme yöntemine yapılan devlet desteğini kesmeyi, ‘ertesi gün hapı’ için reçeteyi zorunlu kılan uygulamayı getirmeyi de planlıyor.

Ne var ki, yapılan kamuoyu yoklamaları, halkın çoğunluğunun kürtaj yasasının tamamen yasaklanmasına karşı olduğunu gösteriyor. Buna göre, yüzde 50.9’u mevcut yasanın özgürleştirilmesi gerektiğini düşünüyor, yüzde 20’si Katolik kilise projesini destekliyor.

Gazeta Wyborcza’nın yaptığı araştırmaya göre, kilise projesini destekleyenlerin yüzde 65’inin 18-24 yaş aralığında olduğunu vurgulamakta da fayda var; aynı yaş aralığı, mülteciler üzerine yapılan araştırmada da mültecilere en düşmanca tavır alan yaş aralığı olarak ortaya çıkmıştı. Bu da Polonyalı gençler arasında muhafazakâr-milliyetçiliğin ne kadar yaygın olduğunu gösteriyor.
Tekrar asla: Elbise askıları yasağa karşı dalgalanıyor

Kürtaj yasa tasarısına karşı protestolar, metnin okunduğu sırada kadınların kiliseyi terk etmesiyle başladı. Ardından tasarıya karşı imza toplayan Razem, “Polonya’da kadınlara işkenceye hayır” diyerek çeşitli illerde sokağa çıktı ve kadın hakları platformları çağrılarıyla sürdürüldü. Kadınların ve erkeklerin birlikte düzenlediği ve katıldığı eylemlerde, çoğunlukla 1960’lı yıllarda kadınların hamileliklerini sonlandırmak üzere kullandığı, illegal kürtajın sembolü olan tel elbise askıları dalgalandırılıyor. Askılar, tasarının bu karanlık döneme dönüş anlamına geldiğini hatırlatmak üzere protesto sonrasında ağaçlara asılıyor.

İngiltere, Macaristan, Avusturalya, Amerika, İrlanda, Çek Cumhuriyeti, Belçika, Japonya gibi ülkelerde düzenlenen dayanışma protestolarıyla da destek bulan kürtaj hakkı savunucuları eylemlerini sürdürüyor.

Hükümetin uygulamaları ve tüm bu protestolar, PİS cephesinde beklenen girişimlerin gerçekleştiğini; ancak muhalefetin beklenmedik bir karşı çıkış sergilediğini gösteriyor. Bunda gençlerin siyasete daha aktif katılımı sonucunda muhalefetin yeni bir kuşakla buluşarak yenilenmesinin yadsınmayacak bir etkisinin olduğunu söylemek de mümkün. Öyle görünüyor ki, bu sokağı gösteren umut verici yenilik karşısında, ülkeyi elbise askısında karanlığa sürükleyen PİS’in işi pek de kolay olmayacak…

Kaynak: Birgun.net