HÜSEYİN ŞİMŞEK
[email protected]


Özgür Suriye Ordusu’yla birlikte Fırat Kalkanı Harekâtı’nı başlatan Türkiye, bu kez de Suriye’ye piyade birlikleri gönderme hazırlığında. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD yolunda yaptığı “El Bab’a kapsamlı operasyon şart” açıklamasının ardından doğrudan Genelkurmay Başkanlığı’na bağlı Özel Kuvvetler, savaş uçakları ve tankların yanı sıra, Kara Kuvvetleri’ne bağlı değişik muharip piyade sınıflarının da Suriye içine gireceği iddia edildi. Binlerce askerin Suriye’ye sokularak müdahaleye yeni bir boyut kazandırılması iddialarını Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Serhat Güvenç ve Emekli Koramiral Türker Ertürk BirGün’e değerlendirdi.

“Büyük kayıplı saldırılar olabilir”

Prof. Dr. Güvenç, olası bir aktif askeri güçle müdahalenin tehlikelerine dikkat çekerek, “Piyadelerle Suriye’ye giriş Türkiye’yi IŞİD’in hem içeride hem dışarıda açık hedefi haline getirebilir ve dolayısıyla sansasyonel, büyük kayıplı saldırıların olacağı bir döneme girilebilir. Felaket olabilir” dedi.

Türkiye’nin desteklediği grupların El Bab’a kadar inmesi durumunda, arkada kalan yerlerin savunulması gerekliliğine işaret eden Güvenç, “ÖSO’nun hepsini birden sağlayacak gücü bulunmuyor. Güneye inen birliklerinin ikmal hatları ve bağlantısı taarruza açık hale geliyor. Düzenli bir ordunun oraya girmesi şaşırtıcı değil. Bu işi de TSK yapacak çünkü ortada başka aday yok. Askerin bu bakımdan mecbur bırakıldığını söylemek de yanlış olmaz” diye konuştu.

“Ordu hazır değil”

15 Temmuz Darbe Girişiminin ardından TSK’deki hasarın sınır ötesi operasyonda güçlük yaşamasına neden olabileceğini kaydeden Güvenç, “15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ordunun muharebe etkinliğine ve harbe hazırlığına büyük darbe vurduğuna şüphe yok. 40 bin kişilik bir askeri birliğin yani kolordu büyüklüğünde bir grubun Suriye’ye girmesi konuşuluyor. Zabit kadrosu zaafa uğramış bir ordudan bahsediyoruz. Personel sayısı tarihinin en düşük seviyesine inmiş bir silahlı kuvvetler. Moralinin düşük olduğunu da varsayabiliriz” şeklinde konuştu.

“Yüksek maliyetli girişim”

Askerin Suriye’ye girmesi durumunda kamuoyunun alışık olduğunun ötesinde bir zayiat riskinin bulunduğunu anlatan Güvenç, şunları söyledi: “Bu operasyonun yüksek maliyetli bir girişim olacağını düşünüyorum ama sonunu düşünmeden Suriye’ye bu kadar müdahil olursanız arkası da gelecektir. Asıl hedefinizin ötesinde bir güç kaydırmanız ve sürekli bu gücü artırmanız gerekebilir elinizdekileri koruyabilmek için. Dolayısıyla Türkiye, artan maliyetlerle karşılaşabilir. Asıl tehlike, ele geçirilen yerlerde yaşanan direncin ardından yıpratıcı sonuçların doğabilecek olmasında.”

“Hava gücü sınırlı”

“Şimdi hava desteği de gerekiyor. TSK’nin hava gücü, önceki döneme göre daha sınırlı. Hem Irak’ın kuzeyine hem Suriye’ye yönelik hava saldırıları yapılmak isteniyor. Ciddi anlamda pilot sıkıntısı var. Yaşanan tank kayıpları da hava desteğinin yeterince verilememesine bağlanıyor. Kuvvetin çapı büyüyünce bu tür desteğe olan ihtiyaç da artacaktır. Suriye’ye yaklaşık 50 civarı tank girdi ve sıcak çatışma olmadan 6 tanesi imha edildi. IŞİD genel olarak vur-kaç taktiği ile yıpratmaya çalışacaktır. Yabancı bir coğrafyada bu durum maliyetli olacaktır.”

“Siyasi hedef muğlak”

İlk siyasi hedefin Kürt koridoru oluşumuna engel olmak olduğunu biliyoruz. Ama bu hedef elde edildikten sonra Türkiye’nin siyasi hedefinin ne olacağı muallak. Kervan yolda düzülür mantığı var. Biraz da gelişen şartlara göre, başlangıçta öngörülenin ötesine geçme hedefi. Çünkü IŞİD bir direniş koymayınca güneye ilerlemek daha kolay olacak gibi görünüyor. Daha geniş bir alanın Türkiye’nin kontrolüne girme isteği artabilir. Türkiye’ye dost unsurların yer aldığı siyasi ve askeri bakımdan bir yapılanmanın ortaya çıkması Türkiye’yi Suriye’de oyuncu konumuna getirebilir ve düzen yeniden kurulurken müzakere masasına oturtabilecek bir amaç olacak gibi gözükebiliyor.”

“Bataklığa girdiniz artık çıkamazsınız”

Türkiye’nin Suriye bataklığına girdiğini ve geri çıkmasının mümkün olmadığını ifade eden Emekli Koramiral Türker Ertürk “ÖSO ile bu operasyonların yönetilemeyeceği açıktı. Bu işe bulaştıysanız, bu kez kendi askerinizi sokarak ilerlemek durumunda kalacaksınız. Bir harekât yaparken bunun bir hedefi olmalı. Siyasi hedefiniz nedir, askeri hedefiniz nedir bilmelisiniz. Bugün ne hükümet ne Genelkurmay bu harekâtın askeri ve siyasi hedefini açıklayabilir. Çünkü kendileri de bilmiyor” diye konuştu.


“Vekalet savaşının getirdiği felaketler”

Suriye’de yaşanan vekalet savaşına Türkiye’nin müdahalesinin ardından acı sonuçların ortaya çıktığını anlatan Ertürk, şöyle konuştu: “Sizin Türkiye olarak siyasi hedefinizin Suriye’nin toprak bütünlüğü olması gerekiyor ama bu böyle değil. İran’dan, Rusya’dan ABD’den etkilenen, ne yaptığını bilmeyen bir politika izliyoruz. Omurgasız ve rotasız bir yöneliş söz konusu. MİT Müsteşarı ‘iki füze attırırım’ demişti. Suriye’ye askeri müdahalenin koşulları her fırsatta hazırlanıyordu. Çeşitli senaryolarla sınır ötesine asker gönderme işlemi sağlanmak isteniyordu. Şimdi bu senaryolara ihtiyaç kalmadan koşullar hazırlandı. Yarın bir uluslararası mahkemede yargılanırsak kime ne diyeceğiz? Kendimizi nasıl savunacağız? Hukuku ihlal eden bir durum söz konusu.

Kaynak: Birgun.net