CAN UĞUR
[email protected]
@canugur1987


Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’da gerçekleştirdiği görüşme, hem Türkiye hem dünya kamuoyunda geniş yankı buldu. İki ülke arasında aylardır oldukça gergin halde seyreden ikili ilişkinin normalleşmesi adına bir fırsat olarak değerlendirilen görüşmeyi İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Doç. Dr. Hakan Güneş’le konuştuk. Doç. Dr. Güneş, atılan adımları ‘iktisadi ilişkilerde normalleşme, siyasette zorlu bir müzakere dönemi’ diye yorumluyor.

Rasyonalite süreci

Türkiye-Rusya ilişkilerinin bundan sonrakini sorduğumuz Güneş, şöyle devam ediyor: 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden iki ay önce başlayan Rusya krizini çözme girişimleri darbe sürecinde Rusya’nın Ankara’ya verdiği destekle pekişerek 9 Ağustos Zirvesi’nde önemli bir noktaya geldi. Ulusalcı yorumcuların beklediği gibi Türkiye’nin NATO’dan çıkıp Şangay İşbirliği Teşkilatı’na tam üyelik başvurusu henüz ufukta gözükmüyor. Ancak Türkiye ve Rusya’nın farklı saiklerle de olsa bir iktisadi rasyonalitede buluşup siyaseten farklılıklarını tolere edebilecekleri noktaya gelebilecekleri görünüyor.

Yeniden canlanma

Meselenin Ortadoğu boyutuna değinen Hakan Güneş’in bu bağlamda söyledikleri ise oldukça dikkat çekici:

AKP iktidarları boyunca Rusya ile olan ilişkiler, alternatif bir siyasi kanal olarak açık tutulup Batı ile ilişkilere ayar verme aracı olarak kullanılıyordu. Suriye İç Savaşı’nın 3 yılında rotasından çıkıp 2015 Kasım ayında uçak düşürülmesi olayı ile ters yüz edilen ilişkiler şimdi Kasım 2015 öncesi normlarına dönecek şekilde “normalleşiyor.” Yani başta Suriye olmak üzere Ortadoğu denklemine ilişkin anlaşmazlıklar sürerken enerji nakil hatları ve nükleer santrallar gibi büyük projelerde ve tarım tekstil ve turizm gibi süreğen iktisadı ilişkiler başlıklarında yeniden canlandırılıyor.
Karşılıklı adımları 15 Temmuz sonrasında ortaya çıkan yeni tabloya gönderme yaparak açıklayan Güneş, ihtiyatlı olunması gerektiğinin altını çiziyor: 15 Temmuz sonrasında Batı ile ilişkilerin yeni parametreleri kurulurken Erdoğan’a yaşadığı “muhteşem yalnızlığı” aşmak için Putin’in uzattığı el havada kalmadı. Putin’in Erdoğan ile işbirliği konusunda fazlaca iyimser ya da hoşgörülü olduğu yönünde yapılan yorumlar ise fazla erken edilmiş laflara benziyor.

Normale dönüş

Hakan Güneş’e bu görüşmenin Ortadoğu denkleminin öne çıkan unsurları Esad’la ve PYD’yle olan ilişkilerini sorduğumuzda ise verdiği yanıt şöyle oluyor:

Putin Suriye’de Esad’ı, Suriye denkleminde PYD’yi Petersburg Zirvesi’nde gündeme dahi koydurtmadı. Bu meseleyle ilgili görüşme başlığı “terörizmle uluslararası mücadele” olarak şekillendirildi. Erdoğan isteyerek veya mecburiyetten Rusya’ya yakınlaştı diye Putin’in tüm Ortadoğu siyasetini yeniden düzenleyeceğini sanmak gerçekten fazlaca vehme dayalı analiz olur.
Erdoğan’ın her seferinde içerideki günahları bir öncesinde kullandığı bir kliğe yükleyerek yeni sayfa açma taktiği Moskova dolaylarında fazlaca itibar görecek değil. Ancak başta da söylediğimiz gibi nükleer santral, enerji nakil projeleri ve her türden iktisadi işbirliği yeniden bir yıl önceki “normal” seviyesine getirilecek gibi. Bundan ötesi Türk-Rus ilişkilerine değil Türk-Amerikan ilişkilerine daha fazla bağlıdır ki darbeye rağmen Ankara’nın diplomatik dilindeki incelik ve yumuşaklık bu konuda epeyce ipucu sunuyor.

Kaynak: Birgun.net