SERBAY MANSUROĞLU / [email protected]
​@serbaymansur

İstanbul Erkek Lisesi öğrencilerinin mezuniyet töreninde okul müdürleri Hikmet Konar’ı sırt dönerek protesto etmeleri bir isyan dalgasının başlangıcı oldu. Yüzlerce liseden öğrenciler bir araya gelip eğitim politikalarına karşı isyanlarını dillendiren bildiriler paylaştı. Liseli gençlerin taleplerini, isyanlarının ne ifade ettiğini yıllardır gençleri yakından bilen pedagog Belgin Temur ile konuştuk.

» Liseli gençlerin isyanı ne ifade ediyor? Neden tepki gösteriyorlar?
Gençler eğitim hayatlarını, günlük yaşamlarını olumsuz etkileyen uygulamalara tepki gösteriyorlar. Öncelikle bugüne dek alışık oldukları birçok uygulamanın değişmiş olması, kültürel, sanatsal faaliyetlerin çeşitli gerekçelerle engellenmesi, bildikleri tanıdıkları çeşitli konularda uzman kişilerin okula girişlerine yasak getirilmesi gibi çeşitli baskı ve kısıtlamalar ve bunun yanı sıra yönetim kadrosunun değiştirilip yerine okul kültürünü ve geleneklerini bilmeyen yeni yöneticilerin atanması gibi faktörler gençlerde ciddi kaygılara sebep olmaya başladı. Bunun yanı sıra gerici eğilimleri olduğu bilinen dernek ve vakıfların okulların içinde faaliyet göstermeye başlamaları da gençlerin endişelerini iyice arttırdı. Bu da yavaş yavaş birçok lisede öğrencilerin anlık protestolar geliştirmelerine neden oldu.

» Bu isyanı nasıl anlamalı, nasıl yaklaşmalıyız?
Ergenlik döneminin en önemli özelliklerinden biri güven ihtiyacıdır. Gençler bir yandan kişiliklerini geliştirip geleceklerini planlarlarken bir yandan da dış dünyaya ve kendilerine güven geliştirme ihtiyacındadırlar. Zaten yoğun iç çatışmalar yaşanırken bir de yaşadıkları dünyanın kural ve uygulamalarının tutarsızlığı doğal olarak gençlerdeki isyan duygusunu tetikleyebilir. Kendi duygu ve düşüncelerinin de iniş çıkışlar gösterebildiği bu dönemde gençler dış dünyanın zorlukları ve engellemeleri karşısında daha tahammülsüz olabilirler ve bu zorluklar iç dünyalarında yeni çatışmalar olarak ortaya çıkabilir. Çaresizlik hissi, özgürlük ihtiyacı ve geleceklerinin ellerinden alınma endişeleri gençlerin daha da tepkili olmalarına neden olabilir. Diğer yandan tüm bu uygulamalar ve gençlerin günlük yaşamlarını etkileyen değişimler aslında bazı siyasi uygulamaların okullara yansımasıdır. Dolayısıyla asıl etkilenen gençler ve çocuklardır ama bu sorunları engellemesi, çözmek için çeşitli adımlar atması gereken kişiler aslen gençler ve çocuklar olamaz. Daha çok muhalefetin ve toplumun yetişkin kesiminin ele alması ve tepki gösterip, değişim için demokratik adımlar atmasıgerekir.

» Milli Eğitim Bakanlığı ve hükümet bu süreçte kulak tıkayan hatta liselilerin kışkırtıldığı yönünde açıklamalar yaptı. Taleplerle ilgili doğru iletişim nasıl kurulmalı?
Bir problemi çözebilmenin öncelikli yolu o problemi iyi anlayabilmektir. Bu nedenle “kışkırtılmış” olsalar dahi neyle kışkırtılmış oldukları önemlidir. Konuyu sadece yasakçı uygulamalarla ört bas etmeye çalışmak bu gençlerin düşüncelerini, duygularını değiştirmeyecek. Aslında liseliler sosyal medyada duyurdukları mesajlarında ne istediklerini, nasıl zorluklar yaşadıklarını, endişelerinin ne olduğunu açıkça dile getiriyorlar.
Onları tekrar sorguya çekmek bu noktada çok gereksiz. Bunun yerine bu isyanın temelinde yatan şeylerin neler olduğunu saptayıp, bu uygulamaları başlatan ve sürdüren birimlerin uygulamaların etkisine bakarak toplumun büyük bir çoğunluğunu oluşturan bu gençleri rahatlatmaya çalışması gerekir. Gençleri ve çocukları memnun etmeyen hiçbir uygulama tam olarak doğru bir uygulama olamaz. Ülkede yaşanan çeşitli sorunlar gençlerin ve çocukların zaten geleceğe güvenle bakmasını engeller nitelikte. Seslerini duyurmaya çalıştıkları ve tam olarak endişelerini anlatmaya çalıştıkları bu dönemde biz yetişkinlerin öncelikle onları anlama sorumluluğumuz olduğunu unutmamamız gerekir.

» Velilere düşen görevler neler?
Bugünün gençlerinin anne babaları ülkenin çok zor günlerine tanıklık etmiş olan, gençlik yıllarında darbe ile büyümüş olan bir nesil. Dolayısıyla günümüz anne babalarının çoğunda çocukları genel olarak siyasetten uzak tutma ve böylece koruyabilme arzusu mevcut. Diğer yandan da yine günümüz anne babaları çocuklarını son derece özgür yetiştirmeye çalışıyor. İhtiyaçlarına çok duyarlı, hiçbir şeyin yoksunluğunu yaşamasınlar düşüncesi ile son derece verici davranıyorlar. Sonuç itibarı ile de aslında kendi hakları konusunda duyarlı bir nesil yetişiyor. Aslında anne babaların da çocukların politika ile ilgilenmeleri konusundaki hassasiyetlerinden kurtulması gerekir. Zira aslında düşüncelerin özgürce dile getirilmesi bir insanın onurlu ve güvenli hissetmesi için çok önemlidir. Bu nedenle bu çocukların kendilerini özgürce ifade edebiliyor hissetmeleri çok değerli. Sonuç alamıyor olabilirler ya da belki kısmen kendilerini tehlikeye atıyor olabilirler. Ancak yaşamda karşılaşılan zorluklarla baş edebilmenin yolu bazen risk almaktan geçiyor.

Kaynak: Birgun.net