Olağanüstü Hal (OHAL) gerekçesiyle çıkarılan Kanun Hükmündeki Kararnameler (KHK) ile çok sayıda muhalif kişi, hiç ilgileri olmadığı halde FETÖ kapsamına sokularak kamu görevinden ihraç edildi. Bir süre önce 50 bini aşkın kamu görevlisi memuriyetten çıkarılırken son kararnameyle de PKK ile ilişkisi olduğu iddiasıyla 11 bin 285 öğretmen açığa alındı.

KESK’e bağlı Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, “AKP hükümeti, öğretmenleri açığa alıp muhalif herkesi ‘terör suçu’ ile bağlantılı göstererek kendi işlediği suçların üstünü örtmeye çalışıyor” dedi.

Eğitim Sen’in açıklamasında, “Devleti ve eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik çıkarları doğrultusunda yeniden yapılandırmak isteyenler, karşılarında hiçbir örgütlü güç istemedikleri için tamamen siyasal bir operasyon gerçekleştirmişlerdir” denildi.

Aslında AKP hükümeti, çok uzun zamandır kamu görevlilerinin 657 sayılı yasadan kaynaklanan iş güvencesi hakkını ortadan kaldırmak için uğraşıyordu. Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminden itibaren memurların iş güvencesinin ortadan kaldırılması, sözleşmeli statüde güvencesiz bir konuma getirilmesi hedefleniyordu.

Objektif kriterlere dayalı olmayan bir bireysel performans sistemi ile kadrolu memur yerine sözleşmeli, güvencesiz, ucuz bir işgücü yaratılması amaçlanıyordu. İşte AKP hükümeti, 15 Temmuz Darbe Girişi sonrasında ilan ettiği OHAL ile uzun yıllardır yasal yolla yapamadığı bu uygulamayı şimdi KHK’lerle hayata geçirmeye çalışıyor.

Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, sendikal hakların da FETÖ ve PKK kapsamındaki soruşturmalara dahil edilip kamu çalışanlarının işten çıkarılmasına gerekçe yapıldığını söyledi. Kamuran Karaca, “29 Aralık 2015’te DİSK, KESK; TMMOB ve TTB’nin ortaklaşa düzenlediği grev eylemi FETÖ soruşturması ve ihraçları kapsamına sokuluyor. 9 ay önceki etkinliğin FETÖ ile ne gibi bir ilişkisi olabilir? Asıl amaç gözdağı vermek, OHAL bitmeden KHK’ler yoluyla kazanılmış haklarımızı ortadan kaldırmaktır” diye konuştu.

Eğitim Sen Başkanı Karaca, “Tüm yeni öğretmenler, kadrolu değil sözleşmeli statüde, yani güvencesiz bir biçimde atanmaya başladı. 15 bin yeni öğretmen atamasının 20 Ekim’e kadar bitirilmesi öngörülüyor. Hepsi sözleşmeli olacak. Normalde 657 sayılı yasaya tabi olması gereken bu kişiler, şimdi güvencesiz bir statüde çalıştırılacaklar” dedi.

Karaca, diğer bir örnek olarak da üniversitelerdeki araştırma görevlilerinin son kararname ile 33/A yerine 50/D statüsünde istihdam edilerek her an işten atılmasının mümkün hale getirildiğini ifade etti.

Yine bir süre önce Kocaeli Üniversitesi’nden barış bildirisine imza attığı gerekçesiyle 19 akademisyen işten çıkarıldı, daha doğrusu kamu görevinden ihraç edildi. Bu kişilerin arasında 2003 yılındaki doktora tez jürimde bulunan değerli akademisyen ve arkadaşım Prof. Dr. Kuvvet Lordoğlu ile yine bizim alanın, yani çalışma ekonomisinin hocalarından ve daha önce Petrol-İş Sendikası’nda uzman olarak çalışmış Yrd. Doç. Dr. Hakan Koçak yer alıyor. Eminim onlar da verdikleri mücadele sonucu yine üniversitedeki görevlerine dönecekler…

Sonuç itibariyle kamu çalışanlarının temel özlük haklarının, sendikal örgütlülüğünün ve iş güvencesinin ortadan kaldırıldığı, tasfiye edildiği bir süreç yaşanmaktadır. AKP, darbe girişimini fırsat bilip OHAL ile emek kesiminde tamamen güvencesiz, örgütsüz, esnek çalışmaya dayalı, ucuz bir işgücü yaratma politikasını hayata geçirmeyi amaçlamaktadır. Kiralık işçilik yasası ile işçi kesiminde bu süreç hızlandırılırken memur kesiminde de OHAL’den yararlanılmaktadır.

En temel insan hakkı olan sendikalaşma ve iş güvencesi için tüm emek örgütlerinin her türlü yasal olanakları zorlayarak ciddi bir mücadeleye girişmesi gerekmektedir…

Kaynak: Birgun.net