UĞUR ŞAHİN / [email protected]
@uugurs

Yükseköğretim Yerleştirme Sonuçları’nın açıklanmasının ardından öğrencileri ve ailelerini ‘kalacak yer bulma’ endişesi sardı. Bu yıl 792 bin 249 öğrencinin üniversiteyi kazanmasıyla birlikte yükseköğretimdeki öğrenci sayısı 6 milyona yaklaştı. Her yıl öğrenci kontenjanları artıran üniversitelerin ardından barınma sorunu da çığ gibi büyümeye devam ediyor. Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda(KYK) yer bulamayan öğrenciler, çareyi “cemaat ve vakıf yurtlarında” buluyor. AKP’nin cemaat yurtlarını teşviki ile yurt sorununu çözmek için “cemaat, tarikat ve vakıfları” paydaş hâline getirdiği bilinen bir gerçekken, cemaatler barınma olanakları karşılığında gençleri kıskacına düşürüyor. 2014-2015 yılı rakamlarına göre Türkiye’de 2 bin 86 yükseköğretim yurdu bulunuyor. 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası Gülen Cemaati’ne yönelik soruşturma kapsamında, 823 özel yurt kapatılırken, KYK’nin ise toplam 522 bin 294 öğrencinin kalabileceği 656 yurdu bulunuyor. Nitelikli barınma talebinin görmezden gelindiği KYK yurtlarının fiyatları ise 150 lira ve 265 lira arasında değişiyor. Milyonlarca öğrenimini sürdüren üniversite öğrencisine rağmen KYK’ye ait devlet yurtları ihtiyacı karşılayamıyor. Öğrenciler, devlet yurtlarında yer bulamadıkları için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜRGEV, Karaman’da çocuklara yönelik cinsel istismar skandalı ile gündemden düşmeyen Ensar Vakfı ile İlim Yayma Cemiyeti gibi dernek ve vakıf yurtlarına kalmaya mecbur bırakılıyor.

Yurtlarda kalan öğrencilerse, yemek fiyatlarının pahalılığından, odalarda bakımsızlık nedeniyle hijyen sorunları yaşanmasına ve çalışma salonlarında her öğrenciye bir masa düşmemesine tepkili. Fakat tek sorun ‘hijyen’ değil. Üniversitelerde demokratik tepki gösteren öğrencilere açılan soruşturmaların sonrasında, yurtta kalan öğrenciler her an yurttan atılma korkusu yaşıyor. Öğrenciler, kaldıkları yurtların genellikle okula çok uzak olduğundan ve metrekaresi çok küçük bir odada fazla kişi kalmak zorunda olduklarından şikâyet ediyor. Yaşanan sıkıntılardan bir diğeri ise, ‘güvenlik zafiyeti’. İstanbul’da KYK’ye bağlı Cevizlibağ Atatürk Öğrenci Yurdu’nda kalan kadın öğrenciler yurt yolunda karşılaştıkları ‘tacizden’ şikâyetçi olarak imza kampanyası başlatmıştı.

Mecbur bırakılıyor

BirGün’e konuşan Eğitim Sen Yükseköğretim Uzmanı İlker Akçasoy, yurt sayısının yetersiz olduğunun altını çizerek, barınma hizmetinin niteliksiz olduğunu aktardı. Akçasoy, “Yurt sayılarının artırılarak, barınma sorunun ortadan kaldırılması gerekiyor. Birkaç sene öncesinde Tunceli Üniversitesi’ne kayıt yaptıran öğrenci, barınma problemi nedeniyle kayıt dondurmak zorunda kalmıştı. Yeni yurtlarla kapasite arttırıldı ama bu ihtiyacın çok ama çok altındaydı. Bu bilinçli yapıldı çünkü sistem öğrencilerin, cemaat yurtlarına mecbur bırakılması üzerine kurulu” diye konuştu.

Cemaatlerin örgütlenme alanı

Yurtlar aracılığıyla cemaatlerin ciddi örgütlenme alanları oluşturduğuna değinen Akçaoğlu, AKP’nin yaşananlara göz yumduğunu vurguladı. Akçaoğlu, “Aynı kampüs içerisindeki karma yurtlar ayrıldı ve bunun sonucunda ciddi sorunlar yaşandı. Özellikle öğrenciler, büyükşehirlerde ciddi bir ulaşım sorununu göze almak zorunda kalıyor. Genel olarak sadece yurt meselesi değil. Üniversitelerde barınma ve ulaşım gibi sorunların kamusal finans yani kâr, zarar gibi hesapları devre dışı bırakarak yeniden ele alınması gerekiyor. Yurtların, cemaatlerin örgütlenebileceği alanlar olarak görülmesinden bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Çaresizliğin suiistimali

TBMM Milli Eğitim Komisyonu üyesi CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Cemaat yurtlarının, öğrencilerin ‘çaresizlik’ duygusunu suiistimal ettiğine değinerek, Gülen Cemaati’nin okullara, yurtlara ve üniversitelere sızarak organize olduklarını hatırlattı. İrgil, “Devlet, üniversitelerde, liselerde hatta ortaokul ve lise düzeyinde evi yurdu olmayan çocukların barınma ihtiyacını karşılamakla yükümlü. Yasalarımıza göre devlet, bu yükümlülüğünü başkalarına devredemez ve bu konuda izin ve ruhsat veremez. Fakat devlet geçmişten beri eğitim ayağını özelleştirerek, iktidara yerleşmenin bir aracı olarak görüyor. Bu yurtlar çaresizliğin suiistimal edilmesidir“ dedi.

Bir tane eksik F-16, yüz yurt eder

“Anadolu’nun yoksul çocuklarına mecburen, minnet duygusuyla o insanların istediklerini yerine getiriyor” diyen İrgil sözlerini “Bugün ‘FETÖ’ gitti, yarın başka bir şey gelecek. Burada bütün amaç bu çocukları kendi kontrollerine alabilmektir. Bunlar devletin koruyamadığı çocuklardır, devlet kaynaklarını Saray’a harcayacağına yurt yapmaya harcasın. F-16’lar, yaklaşık 60-70 milyon dolar. Bir tane eksik F-16 alsalar yüz tane yurt yapabiliyorlar, bu sadece tercih meselesi. Tercihini silahtan yana kullananlarla silahtan yana kullananlar arasında ki fark bu.“ ifadeleriyle sürdürdü.

***

Yüz öğrenciden 1’ine yurt

Ancak öğrencilerin yurt sorunu sadece üniversitelerde yaşanmıyor. İlk ve ortaokuldaki öğrencilerin sadece yüzde 0.97’sine yurt imkânı sağlanıyor. CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Lale Karabıyık’ın hazırladığı eğitim raporunda çarpıcı bilgiler mevcut: “2002 yılından bu yana, Yatılı İlköğretim Bölge Okulları’nın(YİBO) sayısında yüzde 34.54, öğrenci sayısında ise yüzde 66.07 oranında azalma meydana geldi. YİBO’ların sayısal durumuna bakıldığında 2002’de 521 olan okul sayısı 2015’te 341’e geriledi, YİBO’larda eğitim gören 278 bin 448 öğrenci sayısı ise 94 bin 445’e düştü. İlk ve ortaokuldaki yüz öğrenciden ancak biri yurt imkânından yararlanabiliyor.”

Kaynak: Birgun.net