“Üstünde güzel durmuş yakışıklı, ha?...” “Evet!” diyor. “Neyse ufaklık, ‘köşe yazısı’ dediğin nedir; o gün okunur, sonra unutulur gider büyük olasılıkla, hani içlerinden kırk yılda bir birileri çok ister de, bir yere kayıt ederse o başka...” “Benim kesip sakladıklarım var…” “İyi… 2011 yılında, BirGün’de yalnızca pazarları yazdığım için tam bir ay sürmüştü bölüm bölüm ‘Che, Ulrike ile Ne Konuşuyorsun Öyle?’ Harıl harıl çalışıyorum şimdi, geçmişteki o yazılarımdan bir derleme yapmayı düşünüyorum ki ancak hazır ederim, az kaldı 9 Ekim’e Che’nin öldürüldüğü güne… O, biliyor musun neden bir kahraman…” derken, ufaklık bölüyor lafımı: “Bu, şey diyen Kahraman mı? Ona mı soruyorsun; ‘Che, neden kahraman?’ ya da ‘Neden konu Che, İsmail Kahraman?” diye…” Kafan çalışıyor. İkili anlamda…“ “Şey demiş: ‘Gençler onun gömleklerini giymişler. Che 39 yaşında öldürülen, bizzat kendisinin infazlar yaptığı bir katil kişilik. Bu eşkıya benim gencimin yakasında, göğsünde olamaz…’ Bi dakka yaa, ne öyle ‘benim gençlerim’ falan? Nerden onun çocuğu oluyorum!? Babam sen değil misin?” “Bak ufaklık, ‘kahraman’ deyince anlamını genelde biliyoruz da bunun sahtesi ucuzu da var, gerçeği de var. Burada soyadı biçiminde beliren Kahraman, kendisini önemli bir yere koyarak, bir erk olarak, güç ve yetki gösterisinde bulunmak ve de bunu sunmak istiyor bir fırsatını bularak, ‘benim evlatlarım’ aracılığıyla… Sen TBMM Başkanısın işlerine bak…” “İşleri ne?” “Kahraman’ın başkanı olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinin kimi görevleri: Kanun yapmak, değiştirmek. Bakanlar Kurulu ve bakanların görevlerini denetim altına almak. Bakanlar Kuruluna belli konularda kanun niteliğinde kararname çıkarma konusunda yetki vermek. Genel ve özel af ilanı konusunda kararda bulunmak. Savaş ilan etme yetkisi vd… Diğer ayrıntılarına baktığında da görevlerinin içinde Che, devrim, devrimcilere mok atmak gibi maddelerin olmadığını görürsün… “Komiksin valla babacık…” “Daha da komiği bir kitap armağan etmek istiyorum İsmail Kahraman’a; sanırım kulaktan dolma bilgileri, şöyle doğru dürüst incelesin Che’yi. “İyi gırgır yaa… Hangi kitap?” “Şaka yapmıyorum. Ciddiyim. Çok var da Anderson’un kitabı yeterli olur bence. Ancak nasıl okuyacak bu düşündürtüyor beni. 781 sayfa…” “Hem istemez, hem de vakti yoktur…” diyor ufaklık. “Doğru vaz geçtim, göndermiyorum kitap mitap, boş ver bilgi milgi…” “Ama en azından birkaç şey söyle hakkında!” diyor. “Tamam, diyorum. Yazarı Jon Lee Anderson’dan; az bir şey alıntılayacağım da, araya, biliyorum kendimi tutamayıp sorucuklar sokuşturacağım Kahraman’a… Evet, yapıtın adı: Che Guevara-Devrimci Bir Hayat/ Çeviren: Yavuz Alogan/ Yayına Hazırlayan: Melih Pekdemir/ (İthaki Yayınları) Kısa satırlar alacağım aşağıya izinleriyle:

‘Che, Bolivya askeriyesi tarafından(Vallegrande yakınlarındaki La Higuera’da) ekim 1967’de yakalanıp katledildikten sonra, bir CIA ajanının gözetiminde yok edilmişti…” Neden İsmail?

(…)Dünyanın en karizmatik gerilla savaşçısını yenilgiye uğratanlar onun bir mezarı olduğunu inkar etmeye çalışmışlardı. Mezarın bir ziyaret haline gelebileceğinden kaygılanıyor, cesedin ortadan kayboluşuyla birlikte, Che Guevara efsanesinin de sona ereceğini umuyorlardı. Oysa Che efsanesi kimsenin denetleyemeyeceği ölçüde büyüdü ve giderek zirvelere tırmandı…’

Kaç milyon insan onun ardından yas tuttu İsmail?

ABD ve Batı Avrupa’da gençlik Vietnam Savaşı, ırksal önyargı ve toplumsal taassup konusunda kurulu düzene başkaldırırken, Che’nin meydan okuyan çehresi, onların coşkusunu ifade eden en son ikon haline geldi. Che’nin cesedi yok edilmiş olabilirdi, ancak ruhu yaşamaya devam ediyordu işte; Che aynı anda her yerde ve hiçbir yerdeydi…

Neden Che’ye saldırın Kahraman? Efendim?... Bu mudur İsmail, kahraman?

‘Vallegrande’de geriye bir kamu telefon binasının kerpiç duvarına kazınmış şu İspanyolca sözcükler kaldı: “Che yaşıyor, asla istemedikleri kadar!” Bu sözler Che’nin gerçek mirasını belki de bütün diğer sözlerden daha iyi ifade ediyor. Halkın hayalinde zamana ve mekana meydan okuyan haliyle, öfkeli ve amansız bakışlarıyla Che ölüme de meydan okumaktadır. (…)O, hiç değişmeden varlığını sürdürmektedir. Che, insanlar onun ölümsüz olmasını istedikleri için, bir zamanlar yaşayan ve insanları peşinden sürükleyen Yeni İnsan’ın tek örneği olarak ölümsüzdür…’

Getir şu satrancı ufaklık…” “Off ya, oynamak istemiyorum şimdi bu konuların üzerine…” “Che çok severdi satrancı…” “Peki, peki…” “Söylemiş miydim; Che çok güzel durmuş gömleğinde, demiş miydim bunu?…”

Gülüyor ufaklık göğsünü okşayarak: “Demiştin…”

Kaynak: Birgun.net