Cumhuriyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş'ın "kadınlar aslında sadece solcu erkeklere âşık olur" sözlerinin ardından başlayan tartışmaya, Milliyet yazarı Nagehan Alçı da katıldı.

"'Solcu Rasim’ lafı bir oksimorondur" diyen Alçı, "Benim de inandığım bir davası olan ve bunun uğruna savaşma cesareti gösteren erkek bence âşık olunacak erkektir. Yani karnından konuşan, uy diyenin uyuntusu olan değil, tavır koymaktan çekinmeyen ama aynı zamanda eğlenceli ve komplekssiz bir erkek. Demokratik yolla seçilmiş siyasi lideri ve siyaset kurumunu ister Kemalizm ister Gülenizm adına her türlü vesayetçiye ve darbeciye karşı kanının son damlasına kadar savunan demokrat bir duruş. Rasim’e de tüm bunlardan ötürü ve hayatta durduğu yeri tutkulu bir şekilde ifade etme yeteneği nedeniyle âşık oldum herhalde" diye yazdı.

Nagehan Alçı, bu tartışmayı başlatan Cumhuriyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş'a da yanıt verdi. Aydıntaşbaş'ın, Tarık Akan'ın ölümünün ardından köşe yazısında kullandığı, "Kadınlar aslında sadece solcu erkeklere âşık olur. Gerisi fasa fiso. Bir kadının yüreğini hoplatan, içini sızlatan, asla unutamadığı hep o mahalledeki serseri solcudur" sözlerine ilişkin Alçı, "Ey erkekler! Kendinizden utanın! Konu siz olunca ‘Sarışından mı hoşlanırlar, esmerden mi? Balıketi mi severler, zayıf mı?’ boyutunda tartışılan bir meseledir ‘aşk’. Ben bir kadının fikir boyutunun ne yönde olması gerektiği üzerinden bir ‘âşık olunacak kadın’ tartışmasına hiç rastlamadım" dedi. Alçı, Tarık Akan'a ilişkin ise, "Tarık Akan etkileyici bir aktör ve tutkulu bir Kemalistti ama asla evrensel anlamıyla solcu değildi" ifadelerini kullandı.

Nagehan Alçı'nın Milliyet'te "Kadınlar ne sever?" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

"Ey erkekler! Kendinizden utanın! Konu siz olunca ‘Sarışından mı hoşlanırlar, esmerden mi? Balıketi mi severler, zayıf mı?’ boyutunda tartışılan bir meseledir ‘aşk’. Ben bir kadının fikir boyutunun ne yönde olması gerektiği üzerinden bir ‘âşık olunacak kadın’ tartışmasına hiç rastlamadım. En fazla ‘Akıllı olsun canım, aptal kadın bir yere kadar’ diyerek kendilerini feminist zanneden erkekler çıkar, etrafa da hava attıklarını zannederler.

Halbuki kaç gündür ‘Kadınlar solcu erkeğe mi âşık olur, sağcı erkeğe mi? İsyankârı mı severler, düzene uyanı mı?’ diye bir tartışma var. Gerçi bu tartışma bana ‘iç güzellik’ meselesini hatırlatıyor. Erkeklerin kadının iç güzelliğini sevmesi ne kadar doğruysa, kadınların solcu sevmesi de o kadar doğrudur bence. Tartışmanın detaylarına aşağıda gireceğim ancak başlı başına bu konu bile kadınların erkeklerden aşka bakışta ne kadar daha sofistike olduklarını göstermeye yetiyor...

‘Solcu Rasim’ lafı bir oksimorondur

Dün Ertuğrul Özkök bu konu üzerine bir yazı yazmış ve ‘Nagehan, Rasim’e solcu bir serseriyken mi âşık olmuş?’ diye sormuş. Yazıda Rasim solcu, ben de muhafazakâr olmuşum! Hiçbir zaman muhafazakâr olmadım. Bilindiği gibi, kendimi liberal ve demokrat olarak tanımlarım. Ama neyse, şimdi konu ben değilim...
Hele Rasim hiçbir zaman solcu bir yazar olmadı. Tutkulu ve ikonoklast bir liberal-demokrat olarak çıkış yaptı. Hatta ilk kez Türkiye gündemine solcuların putlarını yıkarak girdi ve yazdıkları büyük yankı yarattı. Türk 68 hareketinin liderlerinin evrensel 68 ruhuyla ve enternasyonal solculukla da hiçbir ilgisinin olmadığını öyle bir ispatladı ki bu isimleri kutsal sayan tüm silahlı radikal sol örgütler Rasim’e ölüm tehditleri yağdırdılar. Öte yandan, Alevilere yönelik 80 öncesi korkunç katliamların Türk sağ hareketiyle organik bağını ortaya koyduğu için de 12 Nisan 2009’da bir yayın çıkışı faşizan bir saldırıya uğrayan ve hastanelik edilen de oydu. Bu faşist saldırıya solcuların nasıl sevindiğini iyi hatırlıyorum... Zaten ister sol, ister sağ maskeye bürünsün, totaliter ve militarist zihniyete hiç korkmadan hatta bağıra çağıra meydan okuduğu için Rasim kısa zamanda parladı.
Bizimle ilgili kısma gelince: Benim de inandığım bir davası olan ve bunun uğruna savaşma cesareti gösteren erkek bence âşık olunacak erkektir. Yani karnından konuşan, uy diyenin uyuntusu olan değil, tavır koymaktan çekinmeyen ama aynı zamanda eğlenceli ve komplekssiz bir erkek. Demokratik yolla seçilmiş siyasi lideri ve siyaset kurumunu ister Kemalizm ister Gülenizm adına her türlü vesayetçiye ve darbeciye karşı kanının son damlasına kadar savunan demokrat bir duruş. Rasim’e de tüm bunlardan ötürü ve hayatta durduğu yeri tutkulu bir şekilde ifade etme yeteneği nedeniyle âşık oldum herhalde...

Tarık Akan solcu muydu?

Bu tartışmanın başlangıcı Tarık Akan’ın solcu olması ön kabulüne dayanıyor. Hiç tartışmadan kabul ettiğimiz bir gerçek sanki, geçen hafta vefat eden ünlü sanatçının siyasi pozisyonu. Öyle mi peki?

Tarık Akan etkileyici bir aktör ve tutkulu bir Kemalistti ama asla evrensel anlamıyla solcu değildi. Zira Mustafa Kemal Atatürk hiçbir şekilde solcu değildi. Onun üzerine olan tüm akademik literatürün birleştiği gerçeklerden biri budur. Atatürk’ün solcu olduğunu iddia eden bir tek saygın tarihçi ve akademisyen yok. Sol-Kemalizm denen şey apaçık bir hurafe. Dolayısıyla, ‘Mustafa Kemal’in askeriyim ben’ diye demeç veren bir insan da solcu olamaz.

Öte yandan, Tarık Akan’ın çok sevdiği Nâzım Hikmet enternasyonal bir solcuydu ve Mustafa Kemal’den de hiç hoşlanmazdı. Malum şiiri bu konuda açık bir kanıttır. Atatürk de Nâzım’dan hiç hoşlanmazdı elbette. 17 Ocak 1938’de Nâzım Hikmet Kemalist rejimin komünist masası ekipleri tarafından tutuklandı ve ancak 15 Temmuz 1950’de Adnan Menderes döneminde hapisten çıkabildi. 12 yıllık CHP iktidarı boyunca Nâzım hapiste çürütüldü. Bu gerçekleri unutturup hem Atatürkçü hem Nâzımcı olabilmek bizim sahte solculara özgü bir tuhaflık olsa gerek... Alın size bir oksimoron daha.

Kaynak: Birgun.net