NURCAN GÖKDEMİR- CAN UĞUR

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın, “Yeni anayasada laiklik ifadesi olmamalı” sözlerine toplumun birçok kesiminden tepki geldi. Muhalefet partileri, siyasiler ve Haziran Hareketi başta olmak üzere birçok demokratik kitle örgütüyle yurttaşlar, eylem ve açıklamalarla bu sözleri eleştirdi. Eylemlere yönelik polis saldırıları ise eksik olmadı.

Kahraman’ın açıklamalarının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da dahil olmak üzere neredeyse tüm AKP’lilerden gelen ilk açıklamada; bu sözlerin Kahraman’ın kişisel görüşü olduğu iddia edildi. Son olarak dün de Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Hazırladığımız yeni anayasada laiklik bir ilke olarak yer alacaktır. Otoriter bir laikçilik değil özgürlükçü bir laiklik anlayışına yer vereceğiz. Bu konuda herhangi bir spekülasyon yapılmasını doğru bulmuyoruz" derken, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise şu ifadeleri kullandı; "Biz konuyu Meclis Başkanımızın kendi bireysel görüşü olarak görüyoruz. Partinin görüşü değildir. Anayasa Komisyonu çalışmalarında, parti olarak yaptığımız çalışmalarda gündeme gelmiş bir konu değildir. Anayasanın tartışıldığı bir ortamda böyle bir konunun da temel konulardan birisi olarak tartışılması kadar da tabii bir durum yok."

'Doğru ama zamansız'
Tepkilerin büyüklüğü bu tablonun ortaya çıkmasında etkili olurken laiklik konusunda sarf edilen sözlerin Kahraman’ın kişisel görüşünün çok ötesinde olduğu biliniyor. Nitekim AKP kulislerinde de yorumun yanlışlığından ziyade “İsmail Abi zamansız bir açıklama yaptı” eleştirileri yapıldığı iddia ediliyor. Türk sağının ‘simge’ örgütlerinden olan Milli Türk Talebe Birliği’nden yetişmiş, Erdoğan ve AKP çizgisiyle organik ilişkisi çok açık olan birisinin yine Erdoğan’ın davetiyle Meclis başkanlığına getirilmesi, aslında AKP iktidarının giderek belirginleşen İslamcı-faşizan çizgisini özetler nitelikte.

'Radikal’ İslamcı görüşleriyle teşkilatta bilinen Kahraman’ın Erdoğan’ın deyişiyle ‘İsmail Abi’nin, hazırlayıcıları arasında yer aldığı Birlik Vakfı’nın anayasa taslağında da laiklik ifadesine yer verilmezken ‘Allah’ ifadesinin de anayasada geçmesi isteniyor. Bu kısa bilgileri dahi yan yana getirdiğinizde AKP rejiminin laiklikle olan hesaplaşmasının kişisel görüşten çok daha derinlere dayandığı ve iktidarın kurumsal görüşü olduğu anlaşılıyor.

Alper Taş: ‘Laikliği kazanacağız’
Haziran Hareketi, Kahraman’ın sözlerine en çabuk tepki veren ve ses getiren eylemleri yapan örgütlerden biri oldu. Biz de Haziran Türkiye Yürütmesi Alper Taş’a Kahraman’ın ‘kişisel olduğu’ iddia edilen sözlerini sorduk. Taş konuya ilişkin şunları söyledi: “İsmail Kahraman’ın fikirleri bilinen fikirler. Sürpriz bir açıklama değil. Ağzındaki baklayı meclis başkanı olmadan önce de çıkarmıştı. Bu adamın seçilmesi de bilinçli bir tercihti. Bizce açıklama da bilinçli bir açıklama. Kamuoyunun tepkisini ölçmeye çalıştılar. Bu görüşler AKP’nin fikriyatıdır. AKP’nin arka planıdır. Bunları görmemek için kör olmak gerekiyor. AKP’nin anayasaya bakış açısı, başkanlık, piyasacılık ve İslamcılığa tekabül ediyor. 12 Eylül anayasasını güçlendiren, onun devamı niteliğinde bir anayasa yapmak istiyorlar. Bunlara karşı güçlü bir tepki verildiği için şimdilik yelkenleri suya indirdiler. HAZİRAN’ın, Veli-Der’in bu konuda ciddi çalışmaları oldu. Özetle halk, laikliği aşağıdan yukarıya ortaya koyduğu mücadele hattıyla kazanacaktır.”

Korkut Boratav: ‘Laiklik yanlış tanımlanıyor’
Laiklik tartışmaları yapılırken laikliğe dair yapılan tanımlar da dikkat çekiciydi. Türkiye düşünce hayatının önemli isimlerinden Prof Dr. Korkut Boratav, laikliğe ilişkin hatalı tanımlamaları eleştirdi. Boratav laikliğin ‘din ve vicdan özgürlüğü’ olarak tanımlanmasına karşı çıktı. Boratav, şu ifadeleri kullandı; “İsmail Kahraman’ın künyesi açık. Durduğu nokta da biliniyor. Bu konuda bu görüşler onun kişisel görüşleridir demek doğru olmaz. Başka bir mesele daha var. Laikliği din ve vicdan özgürlüğü diye tanımlamaya başladılar. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da buna benzer bir açıklama yaptı. Bir kere bu yanlış. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili bir şey değildir. Aydınlanmanın bir ögesidir. Laiklik, ortaçağ kurumlarına, ortaçağın devlet anlayışına karşı verilen mücadelenin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Devletin ve toplumun dini kurallardan arınmasıdır. Kavramları karıştırmamak lazım. Zaten devlet ve toplum dini kurallardan arınırsa din de bireysel alana, bireyin dünyasına çekilecektir. Doğrusu da budur."

Özgür Özel (CHP Grup Başkanvekili):‘AKP uygun zaman ve zemini görene kadar geri çekildi’
Zamanlamaya dikkat çeken Özel ise, şu yorumu yaptı; “İsmail Kahraman’ın Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümü gündemi varken tesadüfi bir günde şahsi görüşlerini açıkladığını düşünmüyoruz. Kahraman’ın laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma suçundan kapanan partilerden bugüne gelen bir siyasi bir kişilik olduğu herkesin malumu. Bir adım atıldı, bütünleşik bir toplumsal refleks, parlamento içinden ve dışından gelen tazyik karşısında geri adım atıldı. Hep gördüğümüz mehter yürüyüşlerinin bir benzeri bu. Hiç kimse AKP’nin vazgeçtiğini düşünmesin, uygun zaman ve zemini görene kadar geri çekildiler, ilk fırsatta ileriye doğru iki adım birden atacaklardır. Kahraman’ın kendini tekzip eden açıklaması, inkâr manzumesi, temsilcisi, zabiti olarak gördüğümüz Saray’ın bile arkasında durmaması, geri vitese takmaları hep birlikte yükselttiğimiz toplumsal muhalefetin sonucu. Ancak unutulmamalı ki; bu bir işaret fişeği. Bu işaret fişeğini attılar, arkasını kesinlikle getirecekler. AKP yaptığı açıklamalarda samimi ise Kahraman’ın o koltuktan kalkmasını sağlamak zorunda. Meclis Başkanlarını azil mekanizması yok. İstifa ettiremiyorlarsa getirsinler bunu içeren bir Anayasa değişikliğini, biz arkasında duralım.

Engin Altay (CHP Grup Başkanvekili):‘AKP’nin hedefi Cumhuriyet’ten rövanş almak’
AKP’nin cumhuriyetle ‘hesaplaşmak’ istediğine dikkat çeken Altay ise, “29 Ekim 1923 bir devrimdir, modernleşme projesidir. Her devrimin karşı devrimcileri olur, devrimler var olduğu sürece de olacaklardır. 1923’de ayaklarında kara lastik, kafalarında sarık vardı, şimdi ayaklarında iskarpin, boyunlarında kravat var. Karşı devrimcilerin temsilcisi olan, laikliği içine sindiremeyen İsmail Kahraman’a yakışan o koltuğu edebiyle bırakmasıdır. Tüm seçmenleri için aynı şey düşünülemeyecek olmakla birlikte AKP’de laiklik karşıtlarının ağırlıklı olarak kümelendiğini bugüne kadar defalarca gördük. Cumhuriyet’ten rövanş almak her zaman hedefleri oldu” dedi.

***

'Laikçi anlayışla vuruşa vuruşa bir yerlere geldi'
Meclis Başkanı'nın açıklamasına destek veren AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, eleştiren kesimleri 'topa tuttu'. Çamlı, "Meclis Başkanımız laikçi anlayışla vuruşa vuruşa bir yerlere gelmiş bir insan. Millete zulmeden bu kadim laikçi, darbeci anlayışla mücadele eden bir Meclis Başkanımız olması hasebiyle bunları birebir yaşamış bir insan" dedi.


AP: Kabul edilemez
İsmail Kahraman’ın çıkışı, AB'de de tartışma konusu oldu. Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grubu, Kahraman’ın sözlerini “kabul edilemez” olarak niteledi. Sosyalist Grubu tarafından yapılan açıklamada, "Katılım için aday ülke olarak Türkiye, iki temel ilke olan laiklik ve demokrasiye tam olarak saygı göstermeli, aksi halde AB üyeliği perspektifini tehlikeye sokabilir” denildi.


'Laiklik din ve vicdan hürriyetinin garantisi'
Laiklik açıklamasının Kahraman'ın kişisel görüşü olamayacağını belirten MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, "Laiklik din ve vicdan hürriyetinin garantisidir. Dinle ilgili her kavram milletin kalbindedir. Bu eksende tartışma yaratmak yeni bir algı operasyonun hazırlıklarıdır. Kimse kimsenin dinini sorgulama hakkına haiz değil" diye konuştu.

Kaynak: Birgun.net