Özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi verilmesini öngören yasa tasarısının Meclis Genel Kurulu’nda başlayacak görüşmeleri, haftaya ertelendi. Tasarıya yönelik tepkiler ve eylemler ise sürüyor. Bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın dünyadaki kiralık işçilik uygulamaları üzerine hazırladığı rapor, bu tepki ve endişelerin haklılığını ortaya koyuyor.

Dördüncü sırada

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Tasarısı’nın görüşmelerinin tamamlanmasının ardından bu hafta Genel Kurul gündemine getirilmesi beklenen kiralık işçilik tasarısı, önceki gece AKP’nin grup önerisinin kabul edilmesiyle ikinci sıradan dördüncü sıraya alındı. ‘İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarı’nın görüşmelerine, ön sıraya alınan üç tasarının görüşmelerinin tamamlanmasının ardından, haftaya başlanması bekleniyor.

Tasarıya yönelik tepkiler ve eylemler ise sürüyor. Sendikalar ve demokratik kitle örgütleri, yasalaştırılmak istenen kiralık işçilik uygulamasının, taşeronlaştırmayı bile mumla aratabilecek, esnek ve güvencesizliğin zirve yaptığı bir istihdam biçimi olduğuna dikkat çekiyor. Bu modelin istihdam sorununa çözüm üretmeyeceğinin altını çizen sendikalar, aksine işçilerin iş güvencesinden ve temel işçilik haklarından yoksun biçimde, yoğun sömürü ve istismar altında çalıştırılmasına yol açacağını, çeşitli ülkelerde yaşanan deneyimlerin de bunu açıkça gösterdiğini vurguluyor.

Rapordaki gerçekler

Diğer taraftan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Özel İstihdam Büroları Aracılığa ile Geçici İş İlişkisi Çalışma Meclisi Hazırlık Toplantısı Raporu’ da (s.34-35) sendikaların bu iddialarını destekler nitelikte. Rapora göre, çalışma koşulları bakımından pek çok ülkede, ‘eşit muamele’ ilkesi benimsenmiş olsa da, özel istihdam bürolarında (ÖİB) çalışan işçiler, emsal çalışanlara göre daha kötü çalışma koşullarına sahip.

1 - İş güvenceleri yok

ÖİB işçilerinin büyük kısmı işinden memnun değil ve kısa süreli işlerde çalıştıkları için iş güvenceleri yok. Ekonomik ve finansal krizle birlikte işlerini ilk kaybedenlerin, geçici olarak çalışan bu işçiler olduğu tespit edilmiş durumda. Ekim 2008 sonrasında, 4 ila 6 ay içerisinde 100 bin-150 bin ÖİB işçisi işini kaybetmiş.

Bakanlığın raporunda, gelir güvencesi sağlanmadan ÖİB’ler aracılığı ile geçici iş ilişkisi kurulmasının ev işçilerinin mevcut sorunlarının çözümü bir yana, sorunlarının ağırlaşmasına yol açabileceği belirtiliyor. Rapora göre, geçici işin yaygınlaştırılması gibi esneklik politikalarının İspanya gibi ülkelerde yarattığı olumsuz etkileri gösteren çalışmalar da mevcut.

2 - İş kazası riski daha fazla

Rapora göre, ÖİB işçileri işçi sağlığı ve iş güvenliği riskler hakkında en az bilgi verilen çalışan grupları arasında. Belçika, Fransa ve Hollanda’da yapılan araştırmalar, ÖİB işçilerinin diğer işçilere kıyasla daha fazla işçi sağlığı ve iş güvenliği risklerine maruz kaldıklarını ortaya koyuyor. Belçika’da ÖİB işçileri için iş kazası riski, diğer çalışanlar için olan riskin iki katından fazla. Fransa’da oluşturulan iş kazaları endeksinde ortalama iş kazası oranı 1,94 iken, ÖİB işçileri için bu oran 6,10.

3 - Ücretleri daha az

Bakanlığın raporunda, ücret bakımından pek çok ülkede ‘eşit ücret’ ilkesi benimsenmiş olsa da, emsal çalışanlar ile kıyaslandığında ÖİB işçilerinin daha az ücret aldıkları da ifade ediliyor. Örneğin Almanya’da ÖİB işçilerinin ücretleri yüzde 30 daha az. Birleşik Krallık’ta ise ÖİB işçilerinin ücreti, diğer işçilerinin ücretinin yalnızca yüzde 68’ine denk geliyor. Kanada’da da ÖİB işçileri, yüzde 40 daha az ücret alıyor.

4 - Sendikalaşma oranı düşük

Raporda, ÖİB çalışanlarının sendikalaşma oranının da oldukça düşük olduğu ifade ediliyor. Örneğin Fransa’da ÖİB işçilerinin sendikalaşma oranı yüzde 0,9 iken, İtalya’da yüzde 1,4-1,7. Hollanda’da ise bu oran yüzde 7 düzeyinde.

‘Gerçek ortada’

DİSK Sosyal-İş Sendikası Uzmanı Onur Bakır, bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan raporda yer alan bu bilgi ve verilerin, kiralık işçi gerçeğini gözler önüne serdiğini, kiralık işçiliğin ‘modern kölelik’ anlamına geldiğini vurguluyor. İnsan Hakları Derneği’nden önceki gün yapılan yazılı açıklamada da yine Bakanlığın bu raporuna dikkat çekilerek şu tespite yer veriliyor: “Bu tasarı işçinin sendikalaşma, toplusözleşme bağıtlama, sosyal hak talep etme, direniş, grev yapma hakkını ortadan kaldıracak, emekli olma şansını yok edecek; hem köle tüccarı şirket, hem işveren tarafından çifte sömürüye tabi tutacaktır.”

ODTÜ işçileri: Kiralık işçi olmayacağız!

ODTÜ’de çalışan taşeron işçileri, dün yürüyüş düzenleyerek kiralık işçilik yasa tasarısının geri çekilmesini talep etti ve kadro haklarını istedi. “Kiralık işçiliğe ve güvencesiz çalışmaya hayır”, “Özel statülü sözleşme değil, kamuda güvenceli kadro istiyoruz” pankartlarıyla Rektörlük önünden A1 kapısına yürüyen DİSK Genel-İş Sendikası üyesi işçiler, “Kiralık işçi olmayacağız”, “Kadro hakkımız söke söke alırız” sloganları attı. Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan, Meclis gündemine gelen ve kiralık işçiliğin önünü açan yasa tasarısını asla kabul etmeyeceklerini, sonuna kadar direneceklerini açıkladı. Genel-İş Ankara 2 Nolu Şube Başkanı Turan Kütükbaş ise kamu taşeron işçileriyle ilgili yapılmak istenen düzenlemenin ‘kadro müjdesi’ olarak lanse edilmesinin aldatmaca olduğunu, bu düzenlemenin yasalaşması durumunda taşeron işçilerinin bugünkü durumlarını bile arar hale geleceklerini belirtti.

Kaynak: Birgun.net