NECLA AKGÖKÇE [email protected]

AKP hükümetinin Özel İstihdam Büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurmayı ve evden çalışmayı yasalaştırmak amacıyla hazırladığı İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, geçtiğimiz günlerde Meclis komisyonunda kabul edildi. Özel İstihdam Büroları aracılığıyla işçi kiralama, kadınların yabancı olduğu bir konu değil, çünkü doğum izni sonrası kadınlara yarı zamanlı çalışma “hakkı”nın formüle edildiği, hâlâ Meclis’te bekleyen Aile ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunmasına Dair Kanun’da, Özel İstihdam Büroları ve onların işleyiş mekanizmalarına çok geniş bir yer ayrılmıştı. Burada, diğer yarı zamanda çalışacak kadınların Özel İstihdam Büroları aracılığıyla kiralanması şartı getiriliyordu.
Biliyorsunuz, son torba yasada doğum izni sonrası kadınlara dayatılan kısmi zamanlı çalışma “hakkı”- tırnak içinde diyoruz, çünkü süt izni hakkı gibi bir haktan feragat edilerek kullanılan bir şey hak değil olsa olsa dayatmadır- yasalaşmıştı. Biz, Özel İstihdam Büroları aracılığıyla kiralanacak ve ömürleri boyunca büyük ihtimalle kısa süreli, geçici ve güvencesiz iş ilişkisine mahkûm olacak kadınların durumunu belirleyecek bu yasayı o torba yasada bekliyorduk, ama amaçlarının ne olduğu ayan beyan ortaya çıkacağından, düzenlemeyi bu torbaya bırakmışlar.

Yasa kadınları vuracak
Kadın istihdamı açısından yasayı (tasarı) okumaya çalıştığımızda karşımıza şunlar çıkıyor, çıkacak:
l Özel İstihdam Büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisinin kurulacağı durumlardan en önemlisi hamilelik. Doğum izninden sonra yarı zamanlı çalışmayı tercih eden kadının işinin öğleden sonraki bölümü yapan bir grup kadını, Özel İstihdam Büroları, o işletmeden bu işletmeye- dört aylığına deniyor- kiralayabilecekler.

l Fabrikalarda büyük işletmelerde altı aylık, iki defa olmak üzere işçi kiralayabilecek ve kiralık işçi sayısı düzenli çalışanların dörtte birini geçmeyecek. Büyük işletmelerde, düzenli ve sendikalı işler genel olarak erkek işleri olacağından, işçi lehine olan bu kısıtlamadan kadınlar pek yararlanamayacak.

l Mevsimlik tarım işçileri, temizlik işleri, hasta ve yaşlı bakımı işleri, yani kadınların çalıştığı işler, Özel İstihdam Bürolarının sürekli iş ilişkisi kurabileceği işler olarak tanımlanıyor. Devlet bir grup işçinin geleceğini tümüyle Özel İstihdam Bürolarına terk ediyor. Bu işçiler kadın işçiler oluyor.

l Mevsimlik işlerde dayıbaşlarının yerini Özel İstihdam Büroları alacak, ev işçileri kendi aralarında kurdukları ağ üzerinden değil, bağlı bulundukları Özel İstihdam Büroları aracılığıyla kiralanacak. Özel İstihdam Büroları arası kıyasıya rekabetin konusu olarak hem ücretler, hem de işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından ciddi sorunlar, kayıplar yaşayacaklar.

l Küçük işletmelere tanınan ayrıcalık: 10 kişiye kadar işçi çalıştıran küçük işletme sahipleri 5 işçiye kadar geçici işçi çalıştırabilecekler. Türkiye’de genç kadınların büyük bölümünün küçük ve orta boy işletmelerde çalıştığı bir gerçek. Devlet küçük işletmeleri korurken, burada çalışan kadın işçileri; düşük ücretli, güvencesiz, sendikasız ve ömür boyu emekli olamayacakları bir işe mahkûm ediyor.

Ayrımcılığı körükler
Özel İstihdam Büroları yasa tasarısının, erkeklerin ağırlıklı olduğu sektörlere geçici işçi çalıştırma süresi ve sayısı açısından kısıtlamalar getirirken, kadınların ağırlıklı olduğu işlere ve sektörlere Özel İstihdam Büroları aracılığıyla sürekli iş ilişkisini dayattığını görüyoruz. Bu yönüyle ayrımcılığı ve cinsiyetçiliği körükleyen, kadın istihdamını artırmaya değil; kadın işsizliğini, düşük ücretli işleri, güvencesizliği meşrulaştırmayı hedefleyen bir düzenlemeyle karşı karşıyayız.

Patriyarkal ittifaka karşı ortak mücadele
Yasayı toplumsal cinsiyet açısından okuduğumuzda devlet, işverenler, düzenli istihdamın temsilcisi sendikalar arasında kurulan patriyarkal bir ittifakın izlerini görüyoruz. Türk-İş’e bağlı sendikaların bir bölümü ve yandaş sendikalarla devlet arasında sürdürülen ‘Kıdem tazminatını fona devretmeyin, biz de Özel İstihdam Büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisine ses çıkarmayız’ şeklindeki pazarlığın, kadın emeği üzerinden gideceği açık görülüyor. Sendikaların kriz dönemlerinde kadınları düzenli çalışmadan ve belli sektörlerden dışlamak için bu tür patriyarkal ittifaklar yaptığını biliyoruz. Örneğin 2. Dünya Savaşı sırasında cephane fabrikalarında çalışan kadınların savaş sonrasında işten çıkarılacağına dair, devlet, teknisyen sendikaları ve fabrika sahipleri anlaşmışlardı. Bu durumda kadınlara dik durmak, pazarlıkları teşhir etmek, kadın dostu sendikaları bu konuda bilinçlendirmek, emeğimizin güvencesizleştirilmesine karşı ortak hareket etmek düşüyor.


Kaynak: Birgun.net