BURCU CANSU [email protected]
@burcu_cansu

Ankara Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın ile birlikte tutuklanan ve cezaevinde intihar eden Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı başta olmak üzere birçok davayı ‘cemaatin yönlendirmesi’ yle açtığını itiraf etmesi gözleri Ergenekon, Balyoz, KCK, Umut Kitapevi ve Şike dosyalarına çevirdi.

BirGün’e konuşan Balyoz ve Ergenekon davalarının avukatlarından Celal Ülgen, dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya başta olmak üzere darbe girişimi sonrası televizyon kanallarında ve gazetelerde itirafta bulunarak çok sayıda kişinin mağdur ettiklerini anlatan kişiler hakkında bir an önce işlem yapılması gerektiğini söyledi.

‘İnsanların ölümlerine neden oldular’
İtirafçıların özür dilemesinin yetmeyeceğini ifade eden Av. Ülgen, Türkan Saylan başta olmak üzere Rektör Yücel Aşkın ve birçok isme toplu komplo kurulduğuna belirterek, itirafçıların yol açtıkları mağduriyetlerin can kayıplarına da neden olduğunu kaydetti. Av. Ülgen şunları söyledi: “Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ne yönelik operasyon Cemaat’in ilk büyük operasyonuydu. Dönemin Van Savcısı Ferhat ​Sarıkaya’nın talimatıyla​ ​‘yolsuzluk’​ adı altında yapılan operasyonda Rektör Aşkın ve üniversitenin genel sekreteri Enver Arpalı tutuklandı. Van’a İstanbul Barosu adına ziyarete gitmiştik. Tutuklularla görüşürken gözüme Genel Sekreter Arpalı ilişti. Elinde bir tespihe benzer oval ipi çevirip duruyordu. Konuşmalarımıza hiç tepki vermeden öylece köşede oturup kalmıştı. Dikkatimi çekti. Toplantıya katılmasını sağlamak için gözlerinin içine bakarak konuşmaya çalıştım. Donuk ve duyarsız bir biçimde görüşmelerin bitmesini bekledi. Dışarı çıktığımızda bu durum beni olağanüstü etkilemişti. Bu duruma biz hukukçular Tutukluluk Koması deriz. Tutukluluk komasından çıkmak zordur. 11 Temmuz 2005’te tutuklanan Enver Arpalı’nın, 13 Kasım 2005’te cezaevinde kendisini asarak intihar ettiği haberini aldık.​“

Yeni mağduriyetler yaşatılmamalı​
Darbe operasyonları kapsamında çok sayıda insanın tutuklandığına dikkati çeken Ülgen, tutuklamalara dikkat edilmediği taktirde tutukluluk komasına girecek yeni insanlar da olabileceğini söyleyerek şunları kaydetti: “Tutukluluk koması şudur; Haksız tutuklanan her şüpheli ya da sanık bu yanlışlığın ya da haksızlığın giderileceğini ve özgür kalacağını düşünür. İlk 5 ve 6’ncı gün bu umutla yaşar ve direnci yerindedir. İtirazı reddedilince üzerinde kara bulutlar dolaşmaya başlar. Birinci ay sonunda hala umudu sürmektedir. Ancak ikinci ve üçüncü aylar umudun tükendiği aylardır ve artık hiç çıkamayacağı görüşünün beyinde hakimiyeti başlar.​ ​Bu dönem tutuklu koması dediğimiz dönemdir.​ ​Bu süreci atlatanlar nadirdir​. Haksız yere tutuklandığının farkında olan insanlar, önce yasalara güvenecek, ‘nasıl olsa suçsuzluğum açığa çıkar’ diyecektir. Bu süreç uzadığı taktirde ise sahipsiz ve kimsesiz kaldıkları duygusu ağır basacaktır. O yüzden titizlikle hareket edilmelidir.”

Ülgen: “Bu kişiler yaptıklarını anlatabiliyorlar ise kendilerini güvende hissettikleri içindir. Bu garantiyi kim verebilir, bunun yanıtı dayandıkları gücü de göstermektedir. Cumhurbaşkanı da bugün yaptığı açıklamada, ‘Benim de aslında hesap vermem gerekir, ben de bir dönem yanlış yaptım’ dedi. Bu çok önemli bir açıklamadır. Fakat Cumhurbaşkanı ile Savcı Sarıkaya’nın yanlışı arasında büyük farklar var. Sarıkaya bizzat operatör ve uygulayıcıdır. Hukuken zamanaşımının dolmadığını düşünüyorum. Bu nedenle bu kişi hakkında gerekli kovuşturmanın yapılması şarttır.”

Kaynak: Birgun.net