İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 3. İstanbul Tasarım Bienali 22 Ekim’de kapılarını ücretsiz olarak ziyaretçilerine açacak 20 Kasım’a dek sürecek. Beatriz Colomina ve Mark Wigley küratörlüğünde “BİZ İNSAN MIYIZ?: Türümüzün Tasarımı: 2 saniye, 2 gün, 2 yıl, 200 yıl, 200.000 yıl” başlığı altında gerçekleştirilecek bienalde,13 ülkeden tasarımcı, mimar, sanatçı, tarihçi, arkeolog, nörolog ve bilim insanının 70’in üzerindeki projesi yer alacak.

İnsan, cep telefonu ve ayna
3. İstanbul Tasarım Bienali, en ilginç tasarım olan insanı afişlerine taşıyor. İnsan ve cep telefonu arasındaki ilişki üzerinden kurgulanan çalışmada aynadan kendisini çeken insanın yansıması, onun da serginin bir parçası olduğu mesajını veriyor. Patlayan flaş görüntüsü bir yandan insana anonim kalma imkânı sağlarken bir yandan da insan imgesine müdahale ediyor. Küratörler, sergi kataloğundaki sunuş yazılarında “Bu bienal bir tür ayna. Asıl eser sergilenenler değil; eser, aynada her zaman gördüğümüz şaşırtıcı yansımaya bakınca verilen beklenmedik ve yaratıcı tepkilerde gizli,” önerisinde bulunuyor. Aynada “selfie” çeken insanların fotoğraflarından oluşan afişler bienal izleyicilerini #BizİnsanMıyız etiketi ile kendi fotoğraflarını sosyal medyadan paylaşmaya davet ediyor.

70’den fazla proje 4 kümede toplanıyor
3. İstanbul Tasarım Bienali, iç içe geçmiş 4 proje kümesinden oluşuyor: Bedeni Tasarlamak, Gezegeni Tasarlamak, Yaşamı Tasarlamak ve Zamanı Tasarlamak. ‘BEDENİ TASARLAMAK’ başlığı altında sergilenen projeler, insan bedeninin kendisinin nasıl sürekli yeniden inşa edilen değişken bir yapı olduğunu, ellerimizin benzersiz işleyişinden beyin üzerine yapılan son araştırmalara kadar farklı yönleriyle keşfe çıkıyor. Projeler insanın her boyutuyla sürekli ayarlanabilir veya değiştirilir olmasından besleniyor.

‘GEZEGENİ TASARLAMAK’ ise bizi geniş toprakların ve ekolojilerin insan tarafından tasarlanması üzerine yeniden düşünmeye davet eden bir dizi proje sunuyorken ‘YAŞAMI TASARLAMAK’ ise üretilen yeni mekanik, elektronik ve biyolojik yaşam formlarını inceliyor. Makinelerin, organizmaların, hesaplamaların ve genetiğin içinde olduğu bir karışım laboratuvarlardan gündelik hayata, toprağa, havanın ve okyanusların içine taşınıyor. Son proje ‘ZAMANI TASARLAMAK’da bizi, en eski tarihlerdeki ilk insan aletleri ve süslemelerden, insanlara kendilerini ve eşyalarını 2 saniye kadar kısa bir sürede tekrar tasarlayabilme olanağı veren sosyal medya kanallarına uzanan benzersiz bir arkeoloji ile tanıştırıyor.

Son 2 saniyeden geçtiğimiz 200.000 yıla kadar uzanan bir zaman dilimine yayılarak “insan” ve “tasarım” arasındaki ilişkiye odaklanacak.

Kaynak: Birgun.net