İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşan Birleşik Krallık'ta dün gerçekleştirilen referandumdan AB’ye hayır sonucunun çıkması üzerine Başbakan David Cameron “Çıkış sürecini başkası yönetsin” diyerek görevinden istifa etti. Sonuç AB ülkelerinde dalgalanmalara yol açtı. İspanya ve Fransa’nın da referanduma gideceği belirtildi.

Sandık sonuçlarına göre;

AB'den ayrılmasını isteyen seçmenlerin oranı yüzde 51,9 iken AB yanlılarının oranı yüzde 48,1'de kaldı. Ortaya çıkan sonuç, hem referandum öncesi hem de oylama sürerken yapılan anketlerin neticeleriyle farklılık gösterdi.

Referandumda İskoçya yüzde 62'ye yüzde 38 ve Kuzey İrlanda yüzde 56'ya yüzde 44, AB'de kalma yönünde oy verdi. Galler seçmeninin yüzde 52,5'i AB'den ayrılma yönünde oy verirken, yüzde 47,5'i "AB'de kalalım" dedi.

Referanduma katılım oranı yüzde 72.2 olarak açıklandı. 46.5 milyon kayıtlı seçmenden 33 milyon 568 bin 184'ünün geçerli oy kullandığı duyuruldu. Seçmenler referandumda, "Birleşik Krallık AB üyesi olarak kalmalı mı, yoksa AB'den ayrılmalı mı?" sorusunu yanıtladı.

Cameron istifa etti

Referandum sonuçları nedeniyle görevi bırakacağını açıklayan ve Muhafazakar Parti'nin Ekim'deki kongresinde aday olmayacağını duyuran İngiltere Başbakanı David Cameron, İngiltere'nin istikrarını sağlamak için gelecek haftalarda ve aylarda elinden geleni yapacağını belirtti. Cameron, "Ama ülkeyi sonraki hedefine taşıyacak kaptan olarak kalmaya çalışmayı doğru bulmuyorum. Bu, kolay aldığım bir karar değil. Bir istikrar döneminin, sonrasında ise yeni bir liderliğin gerekli olduğunu düşünüyorum. Bugün kesin bir takvim vermeye gerek yok ancak bence ekim ayındaki Muhafazakar Parti kongresinde yeni bir başbakana sahip olmayı hedeflemeliyiz" diye ekledi.

“Çıkarlar korunmalı”

Açıklamasında, "Bu karar hafife alınmamalıdır; Britanya halkının kararlarına saygı göstermek gerekir" diyen Cameron, "Tüm çıkarların korunduğu bir çözümle ilerlenmelidir. Şimdi AB ile görüşmeler yapmak için hazırlanmalıyız. Her zaman büyük kararlarla yüzleşmek gerekiyor" ifadesini kullandı. Cameron, İngiltere'nin AB ile daha güçlü olduğunu düşündüğünü de sözlerine ekledi.

Geçen yıl yapılan genel seçim öncesinde AB konusunda referanduma gitme sözünü Muhafazakar Parti'nin seçim manifestosuna koyan İngiltere Başbakanı Cameron, ülkesinin üyelik koşullarını değiştirmek için birlik ile yeni bir müzakere süreci başlatmıştı. Müzakereler çerçevesinde AB'den egemenlik, göç ve siyasi birliğin dışında kalma başlıkları altında yeterli tavizleri aldığını savunan Cameron, tarihi 23 Haziran olarak ilan edilen referandumda ülkesinin birlikte kalması için Şubat ayından beri kampanya yürütüyordu.

Ayrılma süreci nasıl olacak?

Britanya’nın AB’den ayrılması bir hayli sancılı olacak. Sonucun yasal açıdan İngiliz hükümeti açısından bağlayıcılığı yok. Ancak böyle bir sonucu siyasi açıdan görmezden gelmenin imkânı olmadığından İngiltere Başbakanı Cameron’ın ilgili prosedürü hızla başlatması bekleniyor. Cameron’ın kararı, Lizbon Antlaşması’nın 50’nci maddesine bağlı olarak AB Konseyi’ne bildirmesi gerekiyor. Süreç bu bildirim yapıldığında başlayacak. Taraflar ayrılığı müzakere edip bir anlaşma sağlayacak. Bu anlaşma sağlandığı andan itibaren ya da bildirimden sonra en geç iki yıl içinde AB antlaşmaları İngiltere için uygulanır olmaktan çıkacak. Bu süreyi uzatma imkânı olsa da AB ve İngiltere’nin oybirliği gerekiyor.

Alternatif oluşumlar

İzlanda ve Norveç modeli: Bunlardan ilki ve en sık dile getirileni İngiltere’nin İzlanda ve Norveç’in de yer aldığı Avrupa Ekonomik Alanı’na dahil olması. İngiltere, ortak pazara erişim sağlayacak, ancak AB kararlarına ortak olamayacak.

İsviçre modeli: Yüzlerce anlaşmaya dayanan İsviçre modeli de bir başka model ancak bu anlaşmanın İsviçre’yi bile tatmin etmediği düşünüldüğünde İngiltere için bir opsiyon olabileceğini düşünmek zor. AB’yle Serbest Ticaret Anlaşması ya da Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği benzeri bir anlaşma imzalamak da öteki seçenekler arasında.

Kuzey İrlanda'daki Sinn Fein partisi de referandum sonuçlarının Kuzey İrlanda’daki siyasi durumu “tamamen değiştirdiğini” ileri sürerek “Kuzey İrlanda'da, birleşik bir İrlanda için referandum yapılmasını” talep etti. İrlanda Cumhuriyeti ile birleşilmesi için referanduma gidilmesini isteyen Sinn Fein Britanya'nın AB'den çıkması durumunda bu ülkenin Kuzey İrlanda halkının çıkarlarını temsil etme yetkisinden mahrum kalacağını söyledi. AB referandumunda Kuzey İrlanda'daki seçmenlerin çoğunluğu, AB'de kalınmasından yana oy kullandı.

Etkileri ne olacak?

AB’nin ilk hamlesi Britanya’dan çıkan sonucun diğer üye ülkeleri etkilemesini engellemek olacak. Fransa’nın da aralarında bulunduğu çok sayıda AB ülkesinde popülist partilerin güç kazanmaya devam etmesi dikkate alınarak, Brexit örneğinin izlenmesini engellemek amacıyla radikal adımlar atılabilir.

Brexit etkisi altına girme riski en yüksek ülkelerden biri Fransa. Fransa’da aşırı sağın iktidara gelmesi sürpriz olmayacak. Brexit, bazı AB ülkelerinde ekonomi alanında çok olumsuz sonuçlar doğuracağından ekonomik ve sosyal şoklar olabilir. Bunlar da yeni krizleri tetikleyebilir.

İskoçya’nın durumu

Birleşik Krallık'taki referandumdan çıkan sonuç İskoçya'nın durumunu da yeniden tartışmaya açtı. İki yıl önce gerçekleştirdiği referandumda Birleşik Krallık'ta kalmaktan yana karar veren İskoçya'nın, yeni gelişme karşısında bağımsızlık için yeniden bir referanduma gitme ihtimali kuvvetlendi. Referandum kampanyasında birçok defa, Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılığının İskoçya'da yeni bir bağımsızlık referandumunu tetikleyebileceği uyarısında bulunan İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) lideri ve İskoç bölgesi Başbakanı Nicola Sturgeon, "İskoç halkının kendi geleceklerini AB'nin bir parçası olarak gördüklerini" söyledi. İskoçya Kültür, Avrupa ve Dış İlişkiler Kabine Bakanı Fiona Hyslop da, “Kararların sonuçları olur. Birleşik Krallık da İskoç halkının çıkarlarına karşı bir karar aldı. Bunun sonuçları olacak" dedi.

Kıtadan tepkiler

Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, İngiltere’nin AB’den ayrılma kararını ‘Avrupa için üzücü bir gün’ olarak yorumladı. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault, ‘Birleşik Krallık için üzücü’ diye yorumladığı kararın ardından Avrupa’nın devam edeceğini ancak halkının güvenini kazanması gerektiğini söyledi. Hollanda Başbakanı Mark Rutte, İngiltere’nin kararının AB’de reform yapılması için bir ‘uyarıcı’ olması gerektiğini söyledi. İngiltere’nin bu kararından dolayı oldukça üzüntü duyduğunu dile getiren Rutte, Avrupa’nın işbirliğine devam etmesi gerektiğini vurguladı. Brexit kararının ‘geriye döndürülemez’ göründüğünü belirten Rutte, sürecin uzun sürebileceğini ifade etti. Polonya Dışişleri Bakanı da Brexit kararının ‘Avrupa için kötü haber’ olduğunu söyledi. Ayrıca bu kararın, AB konseptinin değişmesi gerektiğine dair bir işaret olduğunu belirtti.

Kaynak: Birgun.net