Gözaltına alınmak için arandığı haberlerini okuduğumda yine, aynı değilse de, benzeri bir savunma yapar mı diye düşünmüştüm. Çünkü Nazlı Ilıcak, savunduğu düşünceler, aldığı tavırlar toplumsal inandırıcılığını ya da meşruiyetini yitirdiğinde, tutumunu hep kişisel yanılgılarına bağlayan tiplerden. O nedenle bu kez de daha önce yaptığı gibi işi yine basit bir hesap hatasına iliştirir mi diye aklımdan geçti doğrusu. İddiaya göre öyle de yapmış meğer. Cemaat destekçiliğini “aldatılmış”lıkla açıklamış.

Bilmem hatırlayan çıkacak mı ama Nazlı hanım bunu ikinci kez yapıyor aslında. Türkiye 12 Eylül 1980 öncesi tam bir provokasyon cennetiydi adeta. Türkiye’nin ABD kaynaklı istikrarsızlaştırılması projesi, sonraki yıllarda “devlet içinde illegal bir devlet yapılanması” olduğu iyice ortaya çıkan Kontrgerilla eliyle sürdürülüyordu. Derin Devlet’in amaçlarına hizmet eden kişiler, kurumlar da bu uğursuz projede yer almışlardı elbette. Nazlı Ilıcak’ın bunlardan biri olduğunu, hem de kendisinden, öğrenecektik.

12 Eylül’den yıllar sonra, 8 Eylül 2008’de Ece Temelkuran ile Erdoğan Aktaş’ın Habertürk televizyonunda birlikte sundukları “Türkiye’nin Nabzı” adlı programda bunu itiraf etmişti Ilıcak, “12 Eylül öncesinde kontrgerilla tarafından kullanıldım” diyerek. Bu bir itiraf mıydı, emin olmak zordu benim açımdan. İtiraftan çok bir ifşaata benziyordu bu ifade. Bir pişmanlık duygusunu değil, bir “kabulü” barındırıyordu “kullanıldım” sözcüğü.

Hepsi bu: “Kullanıldım”. 12 Eylül öncesinde yaşananlara Nazlı Ilıcak gibi bakmayanlar bunun böyle olmadığını biliyorlardı oysa.

“Kullanılma” söylemi, kişinin kendisinden bağımsız bir fiili tanımlıyor olsa da, Kontrgerilla’nın, özellikle sosyalist sola karşı Ilıcak gibilerini “kullanmadığı”, onlardan kendi rızalarıyla üstelik, “yararlandığı” biliniyordu. “Milli güçlerin”, “içerideki hainlere” karşı sözüm ona devlet-millet eliyle, topyekun verdiği mücadelelerinde “kullanılma”nın sözü bile edilemezdi. Öyle ki, kendisini devletle el ele bu mücadelenin bir neferi gibi gören kimileri, bugün bile o uğursuz geçmişleriyle gurur duyuyorlar.
Kontrgerilla gibi yapılar kendilerine iman etmiş, “amaçlarını” amaçları bilmiş gönüllü kişileri her zaman bulurlardı. Ilıcak da bulunmuş olanlardandı belli ki. O nedenle “kullanıldım” açıklaması itiraf değil, “yaptım, destekledim” anlamında bir ifşaattı benim açımdan.

Yine de yararı yok değildi. İster itiraf, ister ifşaat olsun, belli ki taşınması zor olan ahlaki bir yükü sırtından atma çabasındaydı demek ki Ilıcak. 12 Eylül öncesinin kanlı, karanlık ortamında, bilerek ya da bilmeyerek rol üstlenmiş olma mahcubiyetinin yıllar sonra ortaya çıkışıydı bu. Yazılarında Ergenekon’a yüklenirken, “siz de geçmişte Ergenekon benzeri yapıları savunmuştunuz” türü anımsatmalarla “sıkıştırılmasının” bir rolü var mıydı bu açıklamayı yapmasında bilinmezdi ama, Ilıcak’ın tavrı yine de iyiydi.

Tuhaftır, darbeleri soruşturma komisyonları, darbe mağdurlarının kurduğu sivil toplum örgütleri, darbenin çok sayıdaki mağduru Nazlı Ilıcak’ın 12 Eylül öncesinde Kontrgerilla tarafından nasıl kullanıldığını sorma, araştırma gereğini duymadı. Oysa bu itiraf en azından bu kullanılmanın kimleri mağdur ettiğini anlamak açısından araştırılmaya değerdi. Koskoca ülkenin kamuoyu, adliyesi, sivil toplum kuruluşları Nazlı Ilıcak’ın “kullanıldım” demiş olmasının üzerinde durulacak önemde bir ifşaat olduğunu düşünmediler bile. Ülkemizin en karanlık, en kanlı dönemlerin sorumlularının hesap veremeden ölmelerinin ya da izlerini kaybettirmelerinin nedenleri arasında işte bu duyarsızlık vardır.

Nazlı Ilıcak, daha sonra da, “kullanılmak” gibi bir sabıkası da varken “kamu yönlendirici” figürü olmayı sürdürdü. Çatışmalı kesimler arasında en fazla halk desteğine sahip olduğuna inandıklarının yanında durdu, onların safında gazetecilik de yaptı milletvekilliği de. Muhafazakâr destekçisi olmanın avantajlarını yaşamadığını da kimse söyleyemez. “Demokrasi kahramanı” bile diyenler oldu malum.

Basra harap olduktan sonra gelen özeleştirinin de, itirafından da, ifşaatın da bir kıymeti harbiyesi yok elbette. Nazlı Ilıcak bu tür ifşaatlar sonrası hiçbir soruşturmanın konusu olmayacağından çok emin biri. 12 Eylül öncesinde kontrgerilla tarafından kullanıldığını açıklaması kimilerince dürüstlüğüne yorulmuştu. Açıklamasının gerçek bir dürüstlük olabilmesi için “kullanılmakla” kimlere zarar verdiğini de söylemesi, onlardan, nihayet tüm toplumdan özür dilemesi gerekirdi.

Nazlı Ilıcak yakında serbest bırakılır. “Kandırıldım, aldatıldım” diyen biri olarak içeride tutulması son derece mantıksız. “Kullanıldım” diyerek her türlü sorgulamadan yırtmış biri olarak bu kez de yırtma şansı var. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ından, komedyen Atalay Demircisine kadar tüm eski cemaat dostlarının “aldatıldım” diyerek tüm sorumluluklarından soyulduğu bir ortamda Nazlı Ilıcak’ı neden içeride tutsun?

Bir gün herhalde sorarız Nazlı hanıma. “Kontrgerilla seni nerede, nasıl kullandı?” diye.

Bizim 12 Eylülcülerle hesabımız kapanmadı çünkü.

Kaynak: Birgun.net